Pamuk tarlalarında çalışan çocuklar ve yarım kalan hayaller...

Pamuk tarlalarında çalışan çocuklar, zorlu koşullarda hem bedenlerini hem umutlarını yoruyor. Eğitim hayalleri yarım kalan çocuklar, ailesine destek olmak için sabahın ilk ışıklarından akşam karanlığına kadar çalışmak zorunda kalıyor.

SORGUL ŞÊXO

Til Temir- Pamuk, dünya genelinde en önemli tarım ürünlerinden biri olarak kabul ediliyor ve ekonomik değeri nedeniyle “beyaz altın” olarak adlandırılıyor. Küresel ekonomide büyük bir yer tutan pamuk, sadece tarım değil, sanayi ve ticaret açısından da stratejik bir ürün olarak öne çıkıyor. Petrol ve altınla kıyaslanabilecek derecede önemli görülen pamuk; dokuma, tekstil ve yağ üretiminde geniş kullanım alanına sahip. Yüzyıllardır insan hayatının bir parçası olan pamuk, dünyanın en eski tarım ürünlerinden biri olarak biliniyor. Gelişen teknolojiye rağmen, özellikle bazı bölgelerde pamuk hâlâ kadınların elleriyle toplanıyor. 21. yüzyıla gelinmesine rağmen bu geleneksel yöntem hem geçim kaynağı hem de kültürel bir miras olarak varlığını sürdürüyor.

Gün doğumundan batımına çalışıyorlar

Til Temir ile Hesekê yolu üzerindeki pamuk tarlaları, gün doğmadan önce başlayan sessiz ama yoğun bir hareketliliğe sahne oluyor. Sabah 05.00 civarında, çoğunluğunu zorla yerinden ettirilenlerin oluşturduğu kadınlar, pamuk hasadı için tarlalara doğru yola koyuluyor. Henüz güneş doğmadan yola çıkan bu kadınlar, kavurucu sıcaklara rağmen gün batımına kadar çalışmayı sürdürüyor. Ellerindeki yaralara aldırmadan, pamuğu titizlikle topluyorlar.

Pamuk hasadı, özellikle elle yapıldığında oldukça meşakkatli bir süreç. Toplanan ürünün temiz, tozdan ve kirden arınmış olması gerekiyor. Bu da hasadı hem fiziksel hem de zihinsel olarak daha yorucu hale getiriyor. Üstelik bu pamuk, artık nadiren giyilen kıyafetlerin üretiminde kullanılsa da, emeği her zamanki kadar yoğun. Güneşin ilk ışıkları toprağı ve dağları aydınlatırken, kadınlar yoldan ve doğadan bir tutam umut alıyor. Her biri bir çuval alıp pamuğu toplamaya başlıyor. Sadece kadınlar değil; kız çocukları, yaşlılar, hatta bazı aile büyükleri de bu zorlu sürece omuz veriyor. Tarlada herkesin bir hikayesi var.

Durmaksızın pamuk topluyor

Tarlalarda çalışan yerlerinden göç ettirilen kız çocukları, her gün yaklaşık 14 saat boyunca durmaksızın pamuk topluyor. Henüz oyun çağındaki bu çocuklar, yaşamın zorluklarını omuzlarında taşıyor. Kırmızı eşarbıyla saçlarını örtmüş, esmer yüzü güneşin altında bir gül gibi parlayan 9 yaşındaki Rewan Ebdilhemîd, avuçlarına doldurduğu pamuklarla kameralara yakalanıyor. Dudaklarındaki hafif büzülme, sessiz bir mesaj taşıyor: Türk işgali nedeniyle çocukluğunu yaşayamamış, göç etmek zorunda kalmış ve okulunu bırakmış bir çocuğun mesajı bu.

Eğitimlerine devam edemediler

Rewan, yalnızca üçüncü sınıfa kadar okuyabilmiş. Yaşı ilerledikçe, kendisinden küçük öğrencilerle aynı sırada oturmaktan utandığı için okula devam etmek istememiş. Ancak öğretmenlerinin yoğun çabaları sayesinde yeniden eğitime kazandırılmış. Şimdi okuluna devam ediyor; fakat tatillerde, ailesine destek olmak için pamuk tarlalarına dönüyor.

Pamuk tarlalarında sadece Rewan değil, 11 yaşındaki kız kardeşi Beyan da çalışıyor. Zorunlu göç, eğitimden kopuş ve geçim kaygısı bu iki küçük kız çocuğunun hayatını derinden etkilemiş. Beyan, okulunu bırakmak zorunda kalmış ve son dört yıldır her sonbaharda kardeşiyle birlikte pamuk topladığını anlatıyor. Eğer okuluna devam edebilseydi bu yıl altıncı sınıfı bitirecekti. Ancak şimdilerde sabah saat 05.00’ten akşam 18.00, hatta 19.00’a kadar tarlada çalışıyor. Pamuk çuvallarını taşımaktan sırtının ağrıdığını, yükün artık bedenine ağır geldiğini söylüyor. Yorgunluğunu gizlemeyen Beyan, "Nasıl yorulmayalım ki? Bu yaşta bu iş benim için çok zor. Ama çalışmak zorundayız" diyor.

7 yaşından bu yana pamuk topluyor

Henüz 11 yaşında olan Îman El-Xidir ise, Serêkaniyê kırsalından göç ettikten sonra Til Temir’in bir köyüne ailesiyle birlikte yerleşmiş. Dört yıldır pamuk tarlalarında çalışan Îman, sabahtan akşama kadar kavurucu sıcak altında çalıştığını söylüyor. Babasının geçirdiği iş kazası sonucu belinin kırıldığını ve evde çalışabilecek kimsenin olmadığını belirten Îman, "Hepimiz kız çocuğuyuz, aileme destek olmak zorundayım. Okulu sadece dördüncü sınıfa kadar okuyabildim. Okul bize ekmek vermiyor, bu yüzden pamuk topluyoruz" diyerek hayatın onları ne denli erken yetişkinliğe ittiğini gözler önüne seriyor.

‘Yorgunluktan ölüyoruz’

Yaşadığı zorlukları anlatırken sadece bedensel değil, duygusal yorgunluğu da dile getiren Îman, "Bu kadar çalışmaya ve yoğun sıcağa rağmen çavuşlar hâlâ doymuyor. Biz sadece yorulmuyoruz, yorgunluktan ölüyoruz" diye belirtiyor. En büyük hayali avukat olup ezilenlerin haklarını savunmak olan Îman, kadınların ve kız çocuklarının da erkekler gibi haklara sahip olması gerektiğini vurguluyor. Îman, "Sadece erkekler haklara sahip değil, kadınların da hakları var. Kadınların işi sadece çocuk büyütmek değil” diyor.

Eğitimine devam etmek istiyor

Pamuk toplama işi sadece yorucu olmakla kalmıyor, aynı zamanda kadın işçilerin uykusuz kalmasına da neden oluyor. Îman, zaman zaman iyi bir uyku çekmeyi çok sevdiğini ifade ediyor. Ayrıca işgal altındaki köyünün özgürleşmesini ve köyüne dönüp eğitimine yeniden devam etmek istediğini söylüyor. Îman, pamuk toplamanın şu anda onlara yiyecek sağladığını, ancak ileride bunun kendilerine fayda sağlamayacağını belirtiyor.