Kansere karşı ‘Umut Dozuyla’ mücadele ediyor

İnas el-Bedran, meme kanseriyle mücadelesinden ilham alarak başlattığı “Umut Dozu” girişimiyle kadınlara moral ve yaşam sevinci aşılıyor ve erken teşhisin önemini vurguluyor.

Basra - Kansere karşı bazı kadınlar korkuya değil umuda, yenilgiyi kabullenmeye değil güce tutunuyor. Bu kadınlardan biri de “Umut Dozu” girişiminin kurucusu İnas el-Bedran. Kendi hastalık sürecinden yola çıkarak başlattığı bu girişim, kanserle mücadele eden kadınlara moral ve yaşam sevinci aşılıyor.

Tanı ve ilk mücadele

Basra kentinden olan İnas el-Bedran, meme kanseri teşhisi konduktan sonra tümörün alınması için ameliyat geçirdi ve ardından altı ay süren kemoterapi tedavisi gördü. Bu dönemi “hayatımın en zor ama en dönüştürücü zamanı” olarak şu sözlerle tanımlıyor:

“En büyük mücadelem hastalığı yenmekten çok, bedenimden bir parçayı kaybetmeyi kabullenmekti. Saçlarımın yeniden çıkacağına, cildimin eski sağlığına kavuşacağına, hatta tekrar çalışabileceğime inanmamıştım. Ameliyat kararı, hayatımın en zor kararıydı.”

İnas el-Bedran, bu süreçte en büyük desteği annesinden aldığını söyleyerek, “Yanımda sadece annem vardı. Gerçek gücüm o oldu. Onun varlığı olmasaydı devam edemezdim” diyor.

Umut Dozu’ fikrinin doğuşu

İnas el-Bedran, “Umut Dozu” girişiminin nasıl başladığını şöyle anlatıyor:

“İlk kemoterapi seansına girmeden önce büyük bir korku içindeydim. O anda kendi kendime düşündüm: Bu ilaç bana yaşam şansı veriyorsa, neden ona başka bir anlam yüklemeyeyim? Böylece ona ‘kemoterapi dozu’ değil, ‘umut dozu’ demeye karar verdim.”

Tedavi sırasında hemşirelerin ve daha önce hastalığı atlatmış kadınların moral verici sözlerinin kendisine ilham olduğunu belirten İnas el-Bedran, bu dayanışmanın başkaları için de umut olabileceğini fark ettiğini dile getiriyor.

“Kendi hikâyemi paylaşmanın sadece kişisel bir deneyim değil, hayat kurtarabilecek bir mesaj olduğunu gördüm” diyen İnas el-Bedran, kadınları erken teşhise teşvik etmek ve tedavi sürecinde moral desteği sunmak için “Umut Dozu” girişimini kurdu. Ayrıca daha sonra “Deneyene Sor” adlı başka bir projeyi başlatarak, kanseri atlatan kadınların deneyimlerini yeni teşhis alanlarla paylaşmasını sağladı.

Toplumun rolü

İnas el-Bedran, toplumun kanser hastalarına yaklaşımını eleştirerek sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Toplum genellikle nasıl destek olunacağını bilmiyor. Sözde iyi niyetli ama moral bozucu davranışlarla karşılaşıyorsunuz, ağlamak, acıyarak bakmak ya da olumsuz cümleler kurmak. Bunlar iyileşmeyi zorlaştırıyor.”

Toplumsal desteğin sadece sözle değil, somut yardımlarla da verilmesi gerektiğini ifade eden İnas el-Bedran, “Tedavi gören bir kadının ev işlerine yardım etmek, alışverişine gitmek ya da sadece yanında olup güzel sözler söylemek bile çok şey fark ettiriyor” diyor.

Erken teşhis: Kurtuluşun anahtarı

İnas el-Bedran, kadınlara yaptığı çağrıda erken tanının önemini vurgulayarak, “Kanser dünyanın sonu değil. Erken teşhisle yüzde 99 oranında iyileşme mümkün. Korkmayın, kontrole gidin. Gerçek tehlike hastalıktan değil, onu görmezden gelmekten geliyor” şeklinde değerlendiriyor.

Ekim ayı farkındalık kampanyası

Ekim ayında, meme kanseri farkındalık ayı kapsamında “Umut Dozu” çatısı altında “Deneyene Sor” kampanyasını başlatan İnas El-Bedran, bu proje ile kadınların deneyim paylaşımı yapabilecekleri toplantılar, çevrim içi oturumlar ve bilinçlendirme etkinlikleri düzenlemeyi planlıyor.

İnas el-Bedran amacının özetini şu sözlerle anlatıyor:

“Hastalık acımasız olabilir ama insanın içindeki irade ve umut her şeyden daha güçlüdür. Bu mücadelede hiçbir kadın yalnız kalmamalı.”