Gazzeli kadınlar yıkımın içinde doğa ile bağlarını korumaya çalışıyor
Gazze’de kadınlar, savaşın yıkıcı etkilerine rağmen hayata tutunmanın yollarını arıyor. Hayata tutunmanın yolu onlar için bazen çadırların etrafına ektikleri sebzeler, bazen de bir dal gül ya da fesleğen oluyor.

RAFIF ESLEEM
Gazze- Gazze’nin batısındaki kamplarda yaşayan kadınlar, savaşın yıkıcı izlerine rağmen hayata tutunmanın yollarını arıyor. İsrail bombardımanlarında evlerini kaybeden kadınlar, artık evleri olan çadırların etrafına ördükleri demir çitler, saksılara diktikleri bitkiler ve taşlarla yaptıkları süslemelerle, kaybettikleri yaşamı yeniden inşa etmeye çalışıyor.
Yıkıntılar içine fesleğen, nane, gül ekti
Yerinden edilen Gazze sakini Rahifa Şahin, çadırı düzenleme ve renklendirme fikrinin kendisine ait olduğunu söyledi. Rahifa Şahin, burayı insanların oturup sohbet edebileceği, psikolojik destek bulabileceği bir mekâna dönüştürmenin yollarını aramaya başladığını ifade etti.
Yeşil rengi çok sevdiğini söyleyen Rahifa Şahin, çadırını bir apartman enkazının üzerine kurmuş olmasına rağmen çevresini renklendirmekten vazgeçmemiş. Çimento zemini güzelleştirmek için birkaç saksı getirerek içine gül fidanları ile fesleğen ve nane gibi bitkiler eken Rahifa Şahin, bu sayede zor koşullarda bile doğayla bağını korumaya çalışıyor.
"Gazze Şeridi’ndeki çevresel mirasın korunmasına katkı sağlamak istiyorum" diyen Rahifa Şahin, elinde bulunan her malzemeyi değerlendirmeye çalıştığını söyledi. Rahifa Şahin, “Yıkılan dairemden kurtarabildiğim plastik kovaları ve bazı eşyaları buraya getirdim. Hepsini temizledim ve tekrar kullanmaya başladım. Bazılarını saksı gibi değerlendiriyorum, bazılarını da eşyalarımı koymak için kullanıyorum. Sokaktan topladığım fideleri çadırın etrafına diktim, her gün suluyorum” diye anlattı.
‘Burası benim için bir çadırdan fazlası’
Durumun sadece çadırın dışında bitmediğini kaydeden Rahifa Şahin, “İçeride de düzen kurmaya çalıştım. Çadırı mutfak, yatak odası ve küçük kızım için ayrı bir bölüm olacak şekilde ikiye böldüm. Hasarlı okul sıralarını yatak haline getirdim. Burası artık benim için bir çadırdan fazlası, adeta bir yuvaya dönüştü. Savaşın ve ölümün her an hissedildiği bu atmosferde, burada kurduğum düzen bana bir nebze olsun pozitif enerji veriyor. İsrail hava saldırıları sırasında yaşadığım dehşete dayanabilmemin tek yolu, kendime böyle bir alan yaratmak oldu” ifadelerinde bulundu.
‘Ölümün ve yıkımın ağır atmosferinden biraz olsun uzaklaşabiliyorlar’
“Çadırıma giren herkes mutlu oluyor” diyen Rahifa Şahin, “Çünkü burada ölümün ve yıkımın ağır atmosferinden biraz olsun uzaklaşabiliyorlar. Bu çadırın içinden, ölümün ortasında bile güzellik, hikâyeler ve kahkahalar yayılıyor. Kadınlar olarak çadır hayatının bizi ezmesine izin vermemeliyiz. Beton evlerimizde alıştığımız yaşam tarzını burada da sürdürmeye çalışmalıyız” dedi.
‘Bulunduğumuz her alanda değerleri yaşatmaya çalışıyoruz’
Kadınlardan Naima Sahweil ise, “Ben de tüm Filistinli kadınlar gibi toprağa bağlıyım” diyerek sözlerine şöyle devam ediyor: “Çorak topraklardan bıktığım için çiftçiliği seviyorum. Yerinden edildikten sonra geldiğim bölgede tarıma elverişli toprakları görünce içimde yeniden umut doğdu. Sebze fiyatları çok yüksek, bu yüzden domates, biber, nane, fesleğen gibi fideleri getirip burada kendi kendime yetebileceğim bir alan kurmak istedim. Ancak su sıkıntısı büyük bir engel. Kentte su kesintisi olduğunda bitkilerimi sulamakta çok zorlandım. Kullandığım kimi yöntemlerle bu krizi aştım. Fahiş fiyatlarla fide tohumu veya tarımsal gübre almak benim için ekonomik bir yük olsa da bitkiler büyüyüp güneş ışığına kavuştuğunda her şey çok daha kolaylaşıyor. Biz Filistinli kadınlar ister çadırda ister kampta, isterse evde bulunduğumuz her alanda değerleri yaşatmaya çalışıyoruz.”