RONÎDA HACÎ

Hesekê- Teknolojinin mutfaklara hâkim olduğu günümüzde bile Fatîma El-Mihemed, geleneksel yöntemlerle sac ekmeği (nanê sêlê) pişirmeye devam ediyor. Kendisine özel bir alan oluşturan Fatîma, tıpkı annesinin köyde yaptığı gibi ekmeğini sac üzerinde pişiriyor. Bu yöntemi yalnızca bir gelenek değil, aynı zamanda bir gurur kaynağı olarak görüyor.

Serêkaniyê’nin 6 yıldır Türk işgali altındaki Menacîrê köyünden olan Fatîma, 2015 yılından bu yana Hesekê’de yaşıyor. Üç çocuk annesi olan Fatîma, annesinden miras kalan bu geleneği yaşatarak hem geçmişle bağ kuruyor hem de köy hayatını şehirde sürdürebilmenin yollarını arıyor.

İşgalin sona ermesini bekliyor

Türk devletinin Serêkaniyê ve çevresindeki köyleri işgal etmesinden bu yana anne ve babasını göremediğini belirten Fatîma, onların evlerinden çıkamadığını ve yaşadıkları yeri yağma ile yıkımdan korumaya çalıştıklarını söyledi. Fatîma, “Ailem evden çıkmadı ve orada çok kötü durumdalar. Onları görmek istiyoruz ama gidemiyoruz, çünkü bölgede her türlü şiddet, cinayet ve suç yaşanıyor. Babam her zaman benimle konuşur ve ‘Keşke hepinizi görebilseydim’ derdi. Babam öldü, ne ona veda edebildim ne de mezarını ziyaret edebildim. Bu, benim için çok acı vericiydi. Annem ise hâlâ o evde. Her şeyin düzeleceğini, işgalin sona ereceğini ve babamızın mezarını bir gün birlikte ziyaret edebileceğimizi umuyorum” dedi.

Çocuklarının eğitimi için çalışıyor

Çocuklarının eğitimi ve akademik başarısı için iki işte birden çalıştığını belirten Fatîma, “Çocuklarım eğitimlerinde kritik bir aşamadalar ve en iyi öğrenciler arasında yer almalarını istiyorum. Bu nedenle onlar için özel kurslar ayarlıyor, tüm imkânlarımı seferber ediyorum. Bu yüzden çalışmayı tercih ettim. Hem dikiş dikiyor hem de ekmek pişiriyorum” ifadelerinde bulundu.

‘Büyük bir özlem duyuyorum’

Köyde geçirdiği günleri anmak için sac ekmeği pişirme yöntemini tercih ettiğini kaydeden Fatîma, sözlerine şöyle devam etti:

“Sac ekmeği pişirmeyi uzun zaman önce annemden öğrendim. Ben de ekmek yapmayı çok seviyorum çünkü her ekmekle annemin yaptığı ekmeği ve onunla ilgili anılarımı hatırlıyorum. Sac ekmeğinin kokusu bana köyümdeki güzel günleri getiriyor. Bu yüzden hep ekmek pişirmek istiyorum. Sac ekmeğini almak isteyen müşterilerim var, onlar için pişiriyorum. Benim sac ekmeği pişirme yöntemim, köylerde kullanılan geleneksel yönteme çok benziyor. Önce sacın altındaki ateşi kartonlarla yakıyorum, ardından hazırladığım hamurla pişirme işlemine başlıyorum. Ekmek pişirirken büyük bir özlem duyuyorum; annemin sevgisi ve yokluğu içimde acı bırakıyor ama bu duygularla ekmek yapmaya devam ediyorum.”

‘Asla pes etmedim’

Cizîr Bölgesi’nin, özellikle Therid “Merge” adlı yemekle tanındığını ve bu yemeğin kendi kültürel mirasının önemli bir parçası olduğunu ifade eden Fatîma, bölgenin sac ekmeğiyle de ünlü olduğunu söyledi. Fatîma, “Bu yüzden sac ekmeğine büyük bir talep var. Ben de mirasımı yaşatmak, aileme destek olmak ve annemle köyde geçirdiğim günleri anmak için bu mesleği seçtim” diye kaydetti.

Kadınların toplumun inşasında kilit bir rol oynadığını vurgulayan Fatîma, “Çalışan kadın, üretken bir kadındır; toplumda değer görür ve toplumu inşa etmeye katkı sağlar. Topluma yük değil, güç olmalıyız. Ekmek yapımında çalışırken ailemden, eşimden ve çocuklarımdan büyük destek aldım. On yıldır çalışıyorum ve asla pes etmedim. Özverili bir kadın olmayı seviyorum; annem ise ekmek yapımının her aşamasında hep yanımda oldu” dedi.

‘İşgal sona ersin’

Türk devletinin işgal politikalarına son vermesini isteyen Fatîma, "Çalışmak ayıp değil, insan için onurdur. Bu çalışma beni güçlü, kendine güvenen bir kadın yaptı ve geliştirdi. Bunu bana öğreten annem sayesinde başardım. İşgalcilerin köyümüzü ve şehrimizi terk etmesini istiyorum ki annemi görebileyim ve babamın mezarını ziyaret edebileyim” diyerek sözlerini tamamladı.