Uygarlıklara ev sahipliği yapan Bingazi tarihi birikimini koruyamıyor

Birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Libya’nın Bingazi kentinde çok sayıda tarihi eser müze olmadığı için korunamıyor. Müze projesi geliştiren Sayyide Es-Seravi, Bingazi’nin tarihini her yönüyle yarınlara taşımak kararlılığında.

İBTİSAM AXFİR

Bingazi – Libya'nın Bingazi kenti, sahip olduğu büyük arkeolojik zenginliğe ve tarih boyunca farklı dönemlere yaptığı ev sahipliğine rağmen, bu mirası yansıtacak ve gelecek nesillere aktaracak gerçek bir müzeden hâlâ yoksun.

Dünya her yıl 18 Mayıs’ı Müzeler Günü olarak kutlarken, müzeler ziyaretçilere kapılarını ücretsiz açıyor. Ancak Bingazi, tüm arkeolojik zenginliğine rağmen, bu nadide eserleri sergileyebilecek uygun donanımda bir müzeye henüz sahip değil. Şehrin tarihini, geçirdiği uygarlıkları ve çatışmaları belgeleyen eserler sergilenemiyor.

Bingazi Eski Eserler Denetim Birimi Müzeler ve Arkeolojik Depolar Bölüm Başkanı Sayyide Es-Seravi, şehirde bir müze kurulmasının yıllardır öncelikli taleplerinden biri olduğunu belirtti. Ancak yetkili mercilerden yeterli ilgiyi göremediklerini ifade etti.

‘Müzeler tarihi mekânlardır, korunmaları gerekir’

Sayyide Es-Seravi, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bingazi, birden fazla müzeyi destekleyebilecek kadar büyük bir kültürel mirasa sahip. Bu nedenle, tarih öncesinden Osmanlı ve İtalyan işgallerine, hatta 2015'teki Kerame Savaşı gibi günümüz çatışmalarına kadar uzanan süreci kapsayan bölgesel bir müze kurmak istiyoruz.”

Geçen yıl "Bingazi Yazı" etkinlikleri kapsamında İbtisam Eburkia'nın başlattığı küçük müze girişiminin, bu yönde atılmış önemli bir adım olduğunu söyleyen Sayyide Es-Seravi, müzenin Osmanlı dönemine ait Kaşla Sarayı ya da başka uygun bir binada kurulmasının planlandığını hatırlatarak, ancak Kaşla Sarayı'nın modern bir müze için uygun olmadığını, binanın mimari açıdan yetersiz olduğunu ve çağdaş bir müzenin sıfırdan inşa edilmesinin daha mantıklı olacağını da ekledi.

Müzelerin yıkılmadan korunması gerekiyor

Sayyide Es-Seravi, Kaşla Sarayı’nın Osmanlı ve İtalya işgal dönemine ait olmak üzere iki bölümden oluştuğunu, Osmanlı kısmının çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, bir kısmının tavanının zaten çöktüğünü kaydetti. Uygunsuz malzemelerle (çimento ve tuğla gibi) yapılan restorasyonların binaya zarar verdiğinin altını çizen Sayyide Es-Seravi, bu tür yapıların uzman şirketler tarafından restore edilmesi gerektiğini ve müze yerine bu yapının kültürel bir merkez olarak değerlendirilmesini önerdi.

İdari karmaşa ve destek eksikliği

Sayyide Es-Seravi, Bingazi Eski Eserler Denetim Birimi’nin resmi olarak Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı’na bağlı olduğunu, ancak aynı zamanda Trablus'taki Eski Eserler İdaresi’nin de yetki alanına girdiğini, bu durumun da destek eksikliğine ve koordinasyonsuzluğa yol açtığını belirtti.

Kişisel girişimlerle ayakta tutulan miras

Denetim biriminin, kendi çabalarıyla bazı eserleri restore etmeye başladığını; özellikle korozyona uğramış madeni paraları ve çok ağır olan "Lupa" (dişi kurt) heykelini restore etmeye çalıştıklarını, ancak özel ekipman eksikliğinden dolayı bu işin çok zorlaştığını söyleyen Sayyide Es-Seravi, projeye güven duyduğunu ve yurt dışındaki müzeleri ziyaret eden kişilerin burada da benzer müzelere ilgi göstereceğine inandığını ifade etti.

Müzenin sadece sergi salonları değil, aynı zamanda derslikler, onarım laboratuvarları ve eğitim alanları içermesini, Sirte'den Tobruk’a kadar uzanan geniş bir bölgeyi kapsamasını hedeflediklerini anlatan Sayyide Es-Seravi, küçük müze girişiminin ardından aldıkları olumlu geri dönüşlerin cesaret verici olduğunu kaydetti.

Bingazi’de 4 binden fazla arkeolojik eser bulunduğunu, bunların bir kısmının başka şehirlerdeki denetim birimlerine dağıtıldığını sözlerine ekleyen Sayyide Es-Seravi, Trablus'taki Saraya Müzesi’nde sergilenen bazı önemli eserlerin Bingazi kökenli olduğunun altını çizdi.

Sayyide Es-Seravi son olarak, İtalya işgali sırasında faşist lider Benito Mussolini tarafından Bingazi’ye getirilen "dişi kurt" (Lupa) heykeline değinerek, “Onu Mussolini’nin yerleştirdiği yere geri koymayacağız, ama Libya tarihinin bir dönemini simgeleyen bir parça olarak müzede sergileyeceğiz” dedi.