Kadınların elleri ile geçmişten bugüne taşınan bir kültür mirası: Babar Halısı
Amazig kültürünü ve kimliğini yansıtan Babar Halıları, kadınların el işçiliği ile bugünlere taşınarak, kültürü sonsuzlaştırıyor.

RABİA HURAYS
Cezayir- Babar Halısı, sadece bir dokuma ürünü değil; aynı zamanda Cezayir’in Aurès bölgesinde köklü bir kültürel mirası yansıtan bir semboldür. Bu halı, Amazig kimliğinin bir parçası olarak, kuşaktan kuşağa sosyal ve tarihi mesajlar ileten geometrik semboller ve süslemelerle bezenmiştir.
Keşla bölgesinde kadınlar tarafından el işçiliğiyle yapılan halılar, nesilden nesile aktarılarak kültürel zenginliğini ve özgünlüğünü korumaktadır. Babar Halısı hala Amazig toplumunun geleneklerini ve kimliğini koruyarak, geçmişin bir yansıması ve tanığı olmaya devam etmektedir.
Aurès Dağları eteklerindeki Keşla bölgesinde hemen her evde geleneksel halı dokuma araçlarına rastlanır. Bu araçlar, köklü bir kültürel mirası içinde barındırır.
Babar Halısı ve Şawi kültürünün korunmasına yönelik kurulan Jisr (Köprü) Derneği’nin Başkanı Masuda Boumaâraf, halı dokuma kültürünü ve dokuma sırasındaki ritüelleri anlattı.
Bahar aylarında, halı dokuma süreci sırasında, bölgedeki kadınlar bir araya gelir ve bu süreç özel bir anlam taşır. Masuda Boumaâraf, kadınların halı dokuma tezgahına kına sürerek, bereketin gelmesi için dua ettiklerini ve bu özel gün için ayrıca Tunus pilavı ve burbuşa (tavuklu kuskus) gibi geleneksel yemekleri hazırladıklarını söyledi.
Halı dokuma günleri
Masuda Boumaâraf, konuşmasına şöyle devam etti: “Kadınlar, halı dokumak için belirli günleri tercih ederler. Çarşamba günü, halı dokumak için uygun bir gün olarak kabul edilmez. Çünkü eski geleneklere göre, bugün yastık veya at eyerleme için ayrılmıştır. Pazartesi ve Perşembe günleri ise halı dokumak için daha uygun kabul edilir. Ayrıca Cuma günü, ibadet ve ziyaretler için ayrıldığından, o günde halı dokunmaz.”
Derin bir tarih Babar Halısı
Babar Halısı, adını dokunduğu köyden aldığını söyleyen Masuda Boumaâraf, “Babar ya da Bab War (Amazig dilinde "Aslan Kapısı") olarak bilinir. Eskiden bu bölge, aslanların yetiştirildiği bir yer olarak ünlüydü. Halıya ayrıca "Dereka" denir; bu terim, geleneksel toplumda kadınlar ve erkekler arasındaki ayrımı ifade eder, çünkü Amazig toplumu oldukça muhafazakardır” dedi.
Yünden halıya
Babar Halısı birçok aşamadan geçtiğini kaydeden Masuda Boumaâraf, bu aşamaları şöyle özetledi:
“İlk aşama, Mayıs ayında koyunlardan yün toplamak ve bu sürece "Tawiza" denir. Tawiza, bir topluluğun veya köyün, hayır işlerine katkı sağlamak amacıyla birlikte çalıştığı bir sosyal gelenektir. Yün toplandıktan sonra, geleneksel yıkama işlemi yapılır. Bölgedeki kadınlar, yünü, yerel temizleme maddeleri ve özellikle tuzlu kireçli toprakla yıkayarak, yünleri beyaz ve temiz hale getirirler.
Sonraki aşamalarda, yün kurutulur ve taraklanır, ardından kuruluş aşamasına geçilir ve bu işlemler yerel olarak yapılan, "Kerdash" adı verilen bir makineyle yapılır. Ardından, yünler ince ve dayanıklı ipliklere dönüştürülür. Son aşama ise, doğal boya ile boyama işlemidir. Bu boyalar, bölgedeki çeşitli bitkilerden ve otlardan elde edilir.”
Renkler ve semboller
Babar Halısı, görsel değeri ve kültürel önemini üzerindeki renkler ve sembollerle kazanır. Kırmızı, siyah ve sarı tonları, halının genelinde kullanılır ve bu renkler, halının üzerinde bulunan geometrik şekillerle birleşir. Amazig sembollerinin çoğu, bölgenin geçmişini ve tarihini temsil eder. Halıda yer alan figürler arasında, "Kherbeqa" (çocukların oynadığı bir taş oyunu) ve "Almashref" (geleneksel takılar) gibi semboller bulunur.
Doğanın renkleri
Halının iplikleri, yerel otlar ve bitkilerden elde edilen doğal boyalarla boyanır. Kına, nar kabukları, zeytin yaprakları ve zerdeçal gibi bitkiler, halının rengini vermek için kullanılır. Bu bitkiler, genellikle ilkbaharda toplanır ve kurutulup öğütülür. Ardından, yünler bu bitkilerin özleriyle boyanır.
Canlı bir kültürel miras
Yıllar geçse de Babar Halısı hala Amazig kimliğinin bir parçası olarak varlığını sürdürüyor. Bu halılar, sadece bir sanat eseri değil, aynı zamanda bir toplumsal ritüel, geçmişin ve kültürün yaşayan bir mirası olarak kabul ediliyor.