Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn: Özgür kadın gazetecilerin sembolü

Gazeteciler Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn şehit edildikleri günden bu yana, özgür medyada yer alan gazeteciler ve onlarla çalışmak isteyen kadınlar için bir sembol haline geldi. Onlar, kadın gazeteciler için düşünce özgürlüğünün kapısını araladılar.

AVAN KERİM

Haber Merkezi- Gazeteci Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymani’ye kentine bağlı Seyidsadîq ilçesinde 23 Ağustos 2024 tarihinde Türkiye’ye ait bir SİHA tarafından düzenlenen saldırıda katledildi.

Tarih boyunca özgür düşünceden korkanlar, bu düşünceyi savunan gazetecilerden ve direnişten de korkmuştur; çünkü özgür gazetecilerin gerçeği yayınlamak için hiçbir engel tanımadıklarını biliyorlardı.

Kadın gazetecilerin bilinçli ve özgür olma hali düşmanı her zaman korkutmuş ve bu bilinci kendilerine karşı bir tehdit olarak görmüşlerdir.

Gazetecilik engellenemez

Gazeteciler Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn’in katledilmesinin ardından Özgür Basın, başta genç kadınlar olmak üzere Kürtler tarafından basının önemini bir kez daha ortaya koydu.

Katledilen bu iki isim, kadın gazeteciler ve birçok aktivist için düşünce özgürlüğünün kapısı oldu. Yaşamını yitirmeleri, gazetecilik alanındaki kadın sayısını çoğaltmakla kalmadı, aynı zamanda Kürt kadın gazetecilerin özgür seslerini de destekledi. Onlar gazeteci, Kürt kadınlarının ve bölge halklarının zihninde devrimin temeli oldular.

Güney Kürdistan’da medyanın etkisi

Güney Kürdistan'da son yıllarda medya halkı köleleştirmek için kullanılan bir araç olmanın ötesinde aynı zamanda toplumu yozlaştırmak için de kullanıldı. Yönetime bağlı olan medyada gazeteciler, kötü projelerin bir kuklası olarak kullanıldı.

Ancak gazeteci Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn’in katledilmesinin ardından, halk iki medya gerçekliği arasındaki farkı gördü.

Sessiz kalmayı tercih ettiler

Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn, kadının medyadaki rolüne dikkat çekerek, toplumun yararına çalıştılar. Kadınların ve toplumun yaşadığı sorunları özgürce dile getirdiler.

Toplum için mücadele eden bu iki özgür kadının katledilmesine karşı ortaya çıkan büyük sessizlik, korku ikliminin sonucu olan bir zihniyeti de açığa çıkardı. İki şehidin davaları uluslararası mahkemelere taşınabilirdi ancak bunu basın özgürlüğünü reddettikleri için yapmadılar. Bu, sendikaların ve insan hakları savunucularının Güney’deki aşiretlerin, partilerin ve dayatılan otoritelerin nasıl bir zihniyet taşıdığını gösteriyor.

İsimleri sembol olarak kalacak

Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn, bir saldırıda katledilseler de onlar özgür kadınların ve özgür gazetecilerin sembolü oldu. Onlar her zaman bir sembol olarak kalacaklardır.