Efrîn’e dönüş umutlarını şarkılarıyla dile getiriyorlar
Efrîn’den zorla göç ettirilen kadınlar bugün yaşadıkları birçok zorluğa rağmen direnmeyi seçiyor. Kadınlar ezgileriyle topraklarına duyduğu özlemi dile getiriyor.

SİLVA İBRAHİM
Tabqa - Efrîn’i 2018 yılında işgal eden Türk devleti ve desteklediği çetelerin, zorla yerinden ettiği kadınlar, bugün göçmen kamplarında zorlu koşullara rağmen kültürlerini yaşatıyor. Davul ve zurnanın ritmi, bağlamanın ezgileri ve halk oyunlarıyla “dönüş umudunu” diri tutuyorlar.
Efrîn, zeytinlikleri ve doğasıyla bilinse de aynı zamanda zengin müzik kültürüyle öne çıkıyor. Güçlü sesleriyle tanınan Efrînliler, göç yollarında da sanatlarını bırakmadı ve sanat, göç sürecinde onlara yoldaş oldu.
‘Kültürümüzü korumaya kararlıyız’
Leyla Rashid, yedi yıldır Hilala Zêrîn Kadın Hareketi üyesi ve Şehba bölgesindeki Şehit Mizgin Müzik Grubu'nda yer alıyor. Göçlere rağmen kültürlerinden kopmadıklarını vurgulayan Leyla Rashid, "Yerinden edilmemize rağmen, bu koşulların mirasımızı canlandırıp yenilememizin önünde engel olmasına izin vermedik” diyor. Efrînlilerin Şehba'dan Tabqa Kantonu’na ve Kuzey ve Doğu Suriye bölgesindeki diğer kantonlara ikinci kez göç ettirilmesi sırasında sanatlarını icra etmeye devam ettiklerini söyleyen Leyla Rashid, Zerya Zerin folklor grubu ve Xwebûn Müzik Grubu’nun yeni oluşturulduğunu belirtiyor. Leyla Rashid, "Özellikle iki kez yerinden edilmemiz ve işgal edilmemiz göz önüne alındığında, kültürümüzü baltalama girişimlerine karşı korumaya kararlıyız" diye ifade ediyor.
Leyla Rashid, "Tabqa Kantonu’nda kısa bir süre bulunmamıza rağmen, Tabqa ve Rakka’da birçok konser ve festivale katıldık. Grubumuzu diğerlerinden ayıran şey, tüm üyelerinin kadın olması; çünkü kadınlar doğal olarak kültürlerine, doğalarına ve topraklarına daha bağlılar” şeklinde konuşuyor.
‘Dönüş direnmek için bir motivasyon’
Leyla Rashid ve grubu Efrîn'in sanatsal ve kültürel tarihinden ilham alarak stranları dinleyicilere sunuyorlar. Zor koşullar altında eğitim alan grup üyelerinin çalışmaları hakkında Leyla Rashid, şunları dile getiriyor:
"Yeterli ekipman ve birçok eksikliğe rağmen eğitimlerimize devam ediyoruz. Üyeler eğitimlerini, onları yaz sıcağından veya kış soğuğundan korumayan çadırlarda alıyorlar. Bu zorluklar bizim için bir engel teşkil etmedi. Basit kaynaklar ve mevcut koşullarla sanatımızı yeniden canlandırıyoruz, çünkü içimizdeki köklü düşünce bizi ileriye taşıyor. Nehirleri, dağları ve sanatıyla güzel Efrîn, kalbimizde yaşayan bir anı ve topraklarımıza dönene kadar bu koşullara direnmek için bir motivasyon."
‘Kültürümüz bize eşlik etti’
Zerya Zerin grubunun üyesi Nasreen Mohammed de, "Acımıza boyun eğmedik ve durmadık. Yaralarımıza rağmen müzik yapmaya devam ettik. Efrîn'e dönene kadar söylemeye devam edeceğiz" diyor.
Efrîn'in davul ve neyleriyle ünlü olduğunu anlatan Rubi Mohammed, "Efrîn'den göç ettirildiğimizde kültürümüz bize eşlik etti. Davul ve ney, üzüntülerimizde ve sevinçlerimizde yanımızdaydı. Tabqa'daki Barış Kampı'nda kurduğumuz, 12 kişiden oluşan grubumuz da bu iki enstrümanın ezgileri ve ritimleriyle çalıyor. Newroz, Dünya Kadınlar Günü, Önder Abdullah Öcalan'ın doğum günü ve daha birçok kutlamaya katıldık. Grubumuz Efrîn ritmiyle kendine özgü bir karaktere sahip" şeklinde konuşuyor.
Kampta eğitim aldı
Rubi Mohammed ise Xwebûn Müzik Grubu'nda şarkı söylüyor. Efrîn’den yerlerinden edildiğinde yedi yaşındaydı ve dokuz yaşında enstrüman çalmayı öğrendi. Rubi Mohammed şunları söylüyor:
"Şehba Kampı’nda, çadırlar ve yerinden edilme koşullarının ortasında saz çalmayı öğrendim. Annem beni çalmaya teşvik eden ilk kişiydi ve beni eğitecek bir öğretmen bulan da oydu. Şarkı söylemeye ve müziğe ilgi duyan tek kişi ben değildim; tüm çocuklar çalma ve şarkı söyleme konusunda yetenekliydi. Sanat gruplarında birlikte çalıştık ve Kuzey ve Doğu Suriye bölgesindeki kutlamalara katıldım. Yerinden edilmemizden sonra gruplarımızı yeniden canlandırdık. Şu anda Xwebûn grubunda çalıyor ve şarkı söylüyorum ve bu alanda kendimi geliştirmek için çalışıyorum. Biz Efrîn'e geri dönebilmek için bu koşullara direniyoruz."