Soykırımdan Özgür Yaşama -Kürt Dirilişi: Yarım asırlık bir tarih okuması-SÖYLEŞİ
Soykırımdan Özgür Yaşama -Kürt Dirilişi Belgeseli’ni konuştuğumuz Şehit Gülistan Tara Belgesel Komünü Yöneticisi Nûdem Têkoşer, belgeselin bir döneme ışık tutacak önemli bir arşiv oluşturduğuna vurgu yaptı.

EVRİM RONAHÎ- NUCAN ARAS
Haber Merkezi- Kürdistan, Türkiye, İran, Irak, Suriye, Avrupa’nın çeşitli ülkeleri ve Rusya gibi birçok ülkede yapılan röportaj ve çekimlerle tamamlanan “Soykırımdan Özgür Yaşama -Kürt Dirilişi” belgeseli geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Kürtçe’nin Kurmancî lehçesinde ve Türkçe hazırlanan belgeselin yönetmenliğini Doğan Çetin yaptı. 100 kişilik bir ekip ve dev bir müzik orkestrası ile hazırlanan belgesel 3 Sezon şeklinde yayınlanacak. PKK tarihiyle birlikte bir döneme ışık tutan belgesel, tanıklıklar, belgeler ile geniş bir arşivi de kamuoyuna açıyor.
Şehit Gülistan Tara Belgesel Komünü ve Soykırımdan Özgür Yaşama -Kürt Dirilişi Belgeseli Proje Yöneticisi Nûdem Têkoşer ile yaptığımız söyleşide belgeseli, hazırlık aşamasını ve toplanan arşivi konuştuk.
* Şehit Gülistan Tara Belgesel Komünü olarak 90 bölümlük “Soykırımdan Özgür Yaşama -Kürt Dirilişi” dizi belgeselini hazırladınız. Öncelikle böyle bir projeyi hazırlama amacınız neydi?
Soykırımdan Özgür Yaşama Kürt Dirilişi belgeseli epey uzun bir zaman alan uzun soluklu bir çalışma oldu. Bu çalışma Şehit Gülistan Tara Belgesel Komünü bünyesinde yapıldı. 2 Mart’ta Komünümüzü ilan ettik. Ancak bu çalışma 8 yıllık bir çalışmadır.
Bu çalışma, her şeyden önce bu toplumun en geniş tarihini ve özgürlük mücadelesini ele alan bir ihtiyaç olduğu için açığa çıktı. Çalışma 90 bölümlük bir dizi-belgesel şeklinde sonuçlandırılacak. Öncelikle bu çalışmanın içeriği, oluşumu hangi ihtiyaçlar üzerinden nasıl şekillendi? Gerçekten özgür basının büyük bir birikimi, mirası, deneyimi tecrübesi sonucunda oluştu diyebiliriz. Hem içinde yer alan arkadaşlar hem de beslendiği ve yararlandığı arşiv açısından tamamen özgür basının mirası üzerinden şekillendi. Bu çalışmada yer alan arkadaşlarda zaten özgür basının çalışanlarından oluşuyor. Bu belgeselin esas fikri PKK’nin kendi tarihinden ve mücadelesinden, bu süreç içerisinde yer alan yönetiminden ve arkadaşlardan çok fazla görüş ve öneri alınarak açığa çıktı. PKK ve PAJK’ın bu çalışmaya dair içeriği ve projesine dair değerli görüşleri ve katkıları oldu. Her şeyden önce bu çalışma elbette ki Önder Abdullah Öcalan’ın önerisi ve fikriyatının herkese açılması gerektiğine inanılması doğrultusunda ihtiyaç olarak ortaya çıktı diyebilirim.
*Şehit Gülistan Tara Belgesel Komünü’nü kurdunuz? Belgesel Komünü’ne neden Gazeteci Gülistan Tara ismini verdiniz?
Şehit Gülistan Tara Belgesel Komünü ismini Güney Kürdistan’da katledilen Şehit Gülistan Tara’dan aldı. Heval Gülistan Tara özgür basın alanında kadın basın yayıncılığında çok emeği olan bir arkadaştır. Bu alanda en zor koşullarda çalışmış, kadın temsiliyetini, iradesini, kimliğini, dilini, rengini oluşturmada katkısı olan arkadaşlardan birisidir. Bizim çalışmaya da katkısı çok oldu. Belgesel çalışması yürürken kendisiyle görüşmelerimiz paylaşımlarımız oluyordu, çok güzel katkıları oldu, ama maalesef katledildi. Aynı şekilde Gülistan Arkadaş şahsında tüm şehitlerimize, özelde de basın şehitlerine karşı bir borçtu. Ona daha fazla çalışarak ürünler çıkartarak bu komünü yaygınlaştırarak içini doldurarak tarihsel çalışmalara imza atarak ancak layık olabiliriz. Onu saygı ve minnetle anıyorum.
*Hazırlık süreciyle ilgili bilgi verebilir misiniz? Kaç ülkede çekimler yapıldı? Kimlerden görüşler alındı. Bu çalışmayı yürütürken hangi zorluklarla karşılaştınız?
Çalışmanın aslında nasıl oluştuğu, örgütlendirildiği, nerelerde çekimlerin yapıldığı çok kapsamlı bir mesele. Kürt Özgürlük Hareketi’nin tanıkları sadece bir parçada bulunmuyor, PKK çok geniş kapsamda etkide bulunmuş mücadele yürütmüş, örgütlülüğünü sağlamış bir parti. O yüzden de PKK’nin sadece dağda yönetimiyle yapılabilecek bir röportaj belgeselimizin ihtiyacını karşılamayacağını gördük. Her şeyden önce dört parça Kürdistan’da, Avrupa’da, Rusya’da ve Ortadoğu’nun çeşitli yerlerinde isimler ve tanıklar tespit edildi. Bu tanıklar ile görüşmeler yapıldı yaklaşık 600 isim belirlendi ama 400 kişiyle bizzat çekim ekibimiz tarafından röportaj yapıldı.
Ekiplerimiz, dağda, Rojava’da, Kuzey Kürdistan’da, Güney Kürdistan’da, Avrupa’da, Rojhilat’ta da dönemin tanıklarıyla birebir görüşerek, arşivlerinden yararlanılarak çalışma yapıldı. Röportajlar ve görüşler alındı. Yapılan her röportaj kendi döneminin tanıklığı üzerinden yapıldı. Dönemin üzerinde etkisinin bulunduğu, rol oynamış kişiler belirlendi. Çünkü PKK tarihi canlı bir tarihti ve sürekli akış halinde olan bir tarihti. Hala akan bir tarihtir. Belgeselimize konuşan tanıklar, bu tarihin neresinde yer almış olursa olsun hakikatleri objektif olarak dile getiren ifadeler de bulundular.
Bu belgeselin hikayecisi Önderliktir, Başkan Apo’dur. Senaryo onun çözümlemelerinden anlatımlarından oluşturuldu. Bu senaryo anlatım ve belgeler ile bir belgesel kurgusuna dönüştürüldü ve birbirini tamamladı. Esas PKK tarihini 50 yılı aşkın mücadelesini anlatan Önderliktir. Onun izinde onun gittiği, dokunduğu yaptığı bütün çalışmaları çok yakından takip ettik, çok canlı tanıklara rastladık. Bunlar bizi çok etkiledi. En başta kadınların bu partinin tarihinde çok belirleyici bir rolü vardı. Onlara ulaşmak, onlarla görüşmek bize çok değerli katkılar sundu.
*Belgesel 3 sezondan oluşuyor. Bu sezonlar hangi dönemleri kapsıyor? Bu dönemleri neyi baz alarak belirlediniz?
Önderlik, parti tarihini, Kürt özgürlük mücadele tarihini üç doğuş olarak ele alıyor ve değerlendiriyor. Önderliğin belirlediği bu üç doğuş çerçevesinde bizde belgeselin dönemlerini planladık. Birinci sezon Önderliğin doğuşundan başlıyor 15 Ağustos atılımına kadar sürüyor. Bu yönüyle birinci sezon 28 bölümden oluşmaktadır. Birinci sezon şu an yayında. Bu bölümde Önderliğin soy ağacı, ailesi ve doğuş süreci işleniyor.
İkinci sezon, 15 Ağustos’un ardından Kürdistan ve PKK’de yaşanan gelişmeler, yankıları kazanımları 1999 uluslararası komploya kadar devam eden süreci ele almaktadır.
Üçüncü sezon, 15 Şubat uluslararası komplosundan 2015 Dolmabahçe mutabakatına kadar olan süreçtir. En son Dolmabahçe mutabakatının devrilmesiyle sona erdirilecek. Yani 3 sezon bu şekilde planlandı.
*Yayınlandığı zaman açısından da ayrı bir öneme sahip belgesel. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısının hemen ardından yayınlanıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
27 Şubat 2025 Kürt Özgürlük Hareketi tarihi açısından önemli bir süreç. Önderliğin manifestosu yeni bir sürecin işareti oldu. Bu çalışma 8 yıl önce başladı. PKK tarihi, Önderliğin de söylediği gibi klasik bir parti gibi ele alınamaz. Milyonlarca insanın hayatını değiştirmiş, Kürt kadınlarından başlatılarak büyük bir kadın devrimine girilmiş, kadınların hayatında çok büyük etkisi olmuş, yaşam duruşlarını değiştirmiş, Kürtlerde ulusal ve toplumsal bilinç yaratmış, ölü Kürt’ü diriltmiş böyle bir parti ve harekettir. Bu partinin tarihinin de işlenmesi gerekiyordu. Topluma ve geleceğe bu partinin hakikatinin aktarılması gerekiyordu. Gücümüz yettikçe bu hakikati doğru vermeye çalıştık. Belki biz çok yetersizde işlemiş olabiliriz, daha fazla da işlenmesi gerektiği çok açık. 90 bölümlük dizi belgeselle anlatmaya çalıştık. PKK hareketini; PKK’den, kendi belgelerinden, anlatıcılarından, kendi yöneticilerinden, önderinden tanımak için çok iyi bir fırsat olacak. Bu açıdan eminim ki PKK’nin kendisini yeniden inşa etme sürecinde belgeselimizi izleyenler için de çok büyük bir ufuk uyandıracaktır.
PKK kendisini yeniden inşa ederken, toplumun tüm dinamikleri, halk, aydınlar bütün kesimler aslında PKK’yi kendi belgeselinden izlerse bundan sonrasında da çok büyük katkısı olacak, ön açıcı olacak diye düşünüyorum. Önderlik’de Kadın Rönesansı dedi. Böyle bir rönesansın gerçekleştiği bir dönemden geçiyoruz. Elbette bu dönemi karşılamak için öncelikle tarih bilinci gerekiyor. Rönesans olarak tanımlanan süreç elbette. Her şeyden önce bilgiyle olur, donanımla olur, bilinç kazanmayla olur. Bizlerde belgeselimiz aracılığıyla bu tarihi, PKK’nin özgürlük tarihini, Kürt Kadın Hareketi’nin mücadelesini her yönüyle işlemeye çalıştık. Bu sürece de çok büyük katkısı olacağına inanıyorum.
*Bu çalışma kapsamında önemli bir arşivde elde edildi. Bu arşivin tamamını belgesel de kullandınız mı? Kalan arşivi paylaşacağınız bir proje hazırlığı da olacak mı?
Şehit Gülistan Tara Belgesel Komünü şu an çok ciddi bir arşiv çalışmasının yapıldığı bir kuruma dönüştü. Kürt Diriliş’i belgeselinin çok ciddi olarak büyük bir arşiv havuzu oluştu bunların hepsi komün bünyesinde toplandı.
Her şeyden önce Önderliğin oluşturduğu bir arşiv var. PKK’nin bu kadar sağlam bir arşive sahip olmasının en büyük nedeni Önderliktir. Yıllarca yapılan tüm toplantıların resmi olarak tutanakları tutulmuş, belgeleri tutulmuş, saklanmış, korunmuş, bütün bu saldırılara rağmen bütün bu yönelimlere rağmen belgeler arşivler bir şekilde korunmuş. Biz belki belgesel aracılığıyla bu belgeleri gün yüzüne çıkaracağız. Bu ulaşmak isteyenlere çok büyük bir veri sunuyor. PKK arşivi dışında Serxwebûn Dergisi; kuruluşundan günümüze kadar, PKK’nin mücadelesine silahlı ve ideolojik mücadelesine yönelik, içerde ve dışarda verilen mücadeleleri çok net işlemiş, objektif bir şekilde işlemiş Serxwebûn ve Berxwedan yayınlarından çok faydalandık. Bize çok önemli veri sundu bu iki yayın.
Belgeselimiz, iki temel belgeselden, kendi dönemlerinde çok ciddi arşiv çalışması yapan Serhildan ve Ateşten Tarih belgesellerinden faydalandı. Önderlik romanını yazan Heval Sait Üçlü, Heval İrfan Güler, Abdurrahman Çadırcı, Heval Bawer, Fahri Çiftkuş gibi arkadaşların parti romanı yazımı süreci vardı. Dirilişin Öyküsü romanı yazıldı. Biz bu romanın röportajlarından da faydalandık. Bizim röportaj yapmak istediğimiz bazı isimler yaşamıyordu ama roman ekibinin yaptığı röportajlar vardı. Biz bunlardan da çok faydalandık. Önderliğin özellikle çocukluk arkadaşlarıyla, o dönem birebir arkadaşlar gidip röportaj yapmışlar kayıt altına almışlar. Ateşten Tarih belgeselinden de aldığımız bazı röportajlar var. Belgesel biraz bunların toplamı da oldu. Yani Serxwebûn, Berxwadan PKK arşivi, roman ekibinin arşivi, Ateşten Tarih Belgeseli’nin arşivi. Bütün bunlar bir araya getirildi, üzerinde duruldu, incelendi, çok ciddi anlamda araştırmalar yapıldı, sayfalar dolusu okumalar oldu. Uluslararası alanda gazete ve ajansların PKK hakkında yaptığı haberler araştırıldı.
Ayrıca bizim halktan aldığımız çok ciddi bir arşiv var. PKK sempatizanı yurtseverlerin evlerinde bulunan arşivlere ulaşıldı. Halk kendi arşivini bize açtı. PKK arşivinin aynı zamanda halk tarafından korunduğunu da gösteriyor. Her gerilla kendisi bir arşivdi zaten, her gerillanın koruduğu bir arşiv vardı. Kimileri dağların bir kuytuluğunda bir taşın altında saklanmıştı, bunların bir kısmı bize ulaştırıldı. Bu arşivlerin dönemin ruhunu yansıtması açısından büyük bir katkısının olduğunu belirtebilirim.
Belgeselimizin en zor koşullarda bir şekilde arşivleri toplayıp bir araya getirmesi, Önderliğin anlatıcılığında tamamlayıcısı olan röportajlar ve destekleyicisi olan belgeler ile bunları bir araya getirmeye çalıştık.
Önemle belirtmek istediğim bir diğer konu ise müzik çalışmamız oldu. Belgesele müzik yapan Hakan Akay Kürt Dirilişi belgeselinin müziğinin dönemin ruhunu yansıtan yüzden fazla müzik yaptı. İlk üç bölüme ilişkin canlandırmalar yapıldı. Burada özellikle sinemanın estetiğinin belgeselde yansıtılması hikayemize sinemasal bir katkı oldu.
*PKK içerisinde ciddi bir kadın mücadelesi söz konusu bu mücadeleyi nasıl işlediniz?
PKK tarihinde, kuruluşundan itibaren Kürt Kadın Hareketi’nin çok ciddi anlamda birlikte geliştiğini ve birbirini tamamladığını görüyoruz. PKK’nin tarihinde, kadın mücadelesinin çok hayati bir yerde durduğunu görüyoruz. PKK tarihi; Sakine Cansız, Çiçek Selcan, Rahime Kahraman, Hanım Yaverkaya gibi kahraman kadınların kendi dönemlerinde verdikleri mücadele sayesinde çok ciddi bir kadın mücadele mirası oluşturdu. PKK tarihini incelerken, Önder Apo’nun PKK içinde en fazla kadın mücadelesinin gelişmesi için mücadele verdiğini görüyoruz. Bu mücadelenin sonucunda bir özgür kadın kimliğinin yaratıldığına tanıklık ediyoruz. PKK tarihini biz işlerken kadın hareketinin oluşumunu da paralelinde işlemeye çalışıyoruz. Biz bir belgesel ile tamamen hakkını verebildik mi bunu belirtemeyiz. En azından bir alt yapı oluştuğunu belirtebilirim.
Birinci sezonun bölümlerinde PKK tarihi içinde Amed zindan direnişinde yer alan kadınlardan Heval Sakine gibi, Hilvan'da Hanım Yaverkaya gibi arkadaşların yine 1982’de İsrail Lübnan savaşında yer alan kadın arkadaşların varlığından, mücadelelerinden, ilk kadın grubu ve ilk kadın eğitim çalışmalarından yine 15 Ağustos hamlesinde yer alan, çeşitli savaşlarda en ön cephelerde yer alan kadın komutanların varlığını belgeseli izledikçe göreceksiniz. Belgeseli hazırlarken kadın ordulaşması, karargâhın oluşması, partileşmesi ve hareket olma süreçlerini çok canlı bir şekilde belge ve tanıklarıyla işlemeye çalıştık. Eminim ki izleyen arkadaşlara ilham ve referans kaynağı olacaktır.
*Birinci sezonun ilk bölümü yayınlandı gelen tepkiler nasıl oldu?
Belgeselimiz öncesinden büyük bir heyecan ile bekleniyordu çok büyük bir ihtiyaç vardı. Sterk TV’de Kürtçesi Medya Haber’de Türkçesi ve sosyal medya hesaplarımızda https://www.youtube.com/@KominaDokumanteraTara hesabından yayınlandığında herkes tarafından heyecan ve merakla izlendi. Yorumlar çok olumluydu. En azından birinci bölüme ilişkin; tarih bölümü, aslında çok uzun bir tarihi bir saatte anlatmaya çalıştık, gerçekten çok zordu. Herkes tarafından beğenilmesi bize çok büyük bir moral verdi. Destek verdi. İzleyicilerin önerileri daha fazla farklı dillerde çevirilerin yapılması yönünde oldu. İngilizce ve Arapça dillerinde çevirilere başlandı. Bu bir halk çalışmasıdır. Halkın görüş ve önerileri bizim için çok önemlidir. Şimdiden duyuyoruz öneriler şöyle; hemen hemen her yerde bir eğitim materyali olarak ele alınması. Belgeselimiz yayınlandıkça her komünde her kampta, her yerde her evde halkımız tarafından yine aynı şekilde bu partinin kadroları tarafından temel eğitim materyali olarak işlenecek, okunacak, takip edilecek, bunları bilmek, duymak bizi sevindiriyor. Çünkü bu belgeselin temel amacı topluma tarihi aktarmak, eğitmek, toplumu bilinçlendirmek eğer toplumdan böyle bir talepte geliyorsa demek ki belgesel amacına ulaşacağını göstermektedir.
*Böyle bir çalışmada yer almak size neler kattı, duygularınızı alabilir miyiz?
Diriliş tarihini kanıyla yazan şehitler belgeselin esas sahipleridir. Biz onların yazdığı tarihi çağımızın tekniğiyle bir belgeselde bir araya getirmeye çalıştık. Böyle bir çalışmada yer almak insanı onure ediyor. İnsana çok şey kazandırıyor yani heyecan uyandırıyor sadece bunla yetinmiyorsun aslında partinin tarihini okumak, Önderlik gerçeğini okumak, tanımak, onun içerisinde yer alan bütün kesimler ile temasta bulunmak, paylaşmak, dinlemek bu benim için çok çok önemli bir şanstı. Kadın tarihini yakından takip etmek, partinin kahramanlarının hikâyelerini dinlemek, okumak insana çok şey kazandırıyor. Büyük bir şanstı benim için böyle çalışmada yer almak. Canlı bir tarihi, belgeselde işlemek ve her günü bir tarih olan bu hareketin belgeselini yapmak, objektif bir yerden bakmak, Kürt sinemasına, romanına, edebiyatına, sanatının tüm dallarına önemli katkılar sunacağına inanıyorum. İzleyen herkese de teşekkürlerimi sunuyorum.