Aman Kadın İttifakı kurucusu: Ayrımcılığı sona erdirmeyi hedefliyoruz

Aman Kadın İttifakı'nın kurucularından Doktor Joan Mirza, Irak’ta kadınların yaşadığı sorunları anlatarak, cinsiyet eşitliği ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması için çalışmalar yürüttüklerini belirtti.

MALVA MUHAMMED

Haber Merkezi – Kadınlar çeşitli zorluklarla karşı karşıya olmalarına rağmen, Ortadoğu’daki birçok ülkede kadınların güçlendirilmesini ve başta liderlik olmak üzere yaşamın her alanına katılımlarını artırmayı hedefleyen feminist çabalar giderek artmaktadır. Bölgede kadınların liderlik pozisyonlarına erişimini ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamasını engelleyen pek çok etken bulunmaktadır. Bu engeller arasında, kadınların eğitim, istihdam ve kariyer ilerleme fırsatlarını kısıtlayan kültürel ve toplumsal gelenekler, eğitim ve öğretim eksikliği, kurumsal destek yetersizliği, cinsiyete dayalı şiddet ve ayrımcılık ile kadınların siyasi ve toplumsal rollerini sınırlayan yaklaşımlar yer almaktadır.

Ekonomik, sosyal ve siyasal krizlerin toplumdaki kadının rolü üzerindeki etkisine değinen Aman Kadın İttifakı'nın kurucularından Doktor Joan Mirza, Ortadoğu'da kadınların genel olarak karşı karşıya olduğu zorlukların çok büyük ve karmaşık olduğunu belirtti. Joan Mirza, “Bu zorlukların başında yoksulluk, yoksunluk, işsizlik ve özellikle savaş ve çatışma zamanlarında kadınlara yönelik şiddet geliyor. Kadınlar sadece kadın oldukları için aşağılanıyorlar. Dolayısıyla Ortadoğu'da kadınlar bu sorunların yükünü çekmekte ve ekonomik krizle karşı karşıya kalmaktadırlar” dedi.

Kadınların siyasette temsili

Kadınları temsil etmek, siyasi ve sosyal hayata katılımlarını artırmak için kullanılan mekanizmalar hakkında konuşan Joan Mirza, "Kadınların siyasette temsili onları acılarından kurtarmanın yolu olabilir mi? Bana göre cevap hayır. Kadınların temsili parlamentoda veya siyasi karar alma süreçlerinde yüzde 50'ye ulaşsa bile bu bir değişime yol açabilir, ancak kadınları ezmeye ve onları erkeklerin otoritesine tabi tutmaya devam eden baskıcı kapitalist ekonomik sistemin özünü değiştirmeyecektir. Örneğin son seçimlerde 98 kadın Irak parlamentosuna girdi, ancak kadın sorunlarını etkili bir şekilde gündeme getiremediler. Bu nedenle radikal bir değişim gerçekleşmediği sürece kadınlar kendi iradeleriyle özgürlüklerine ve bağımsızlıklarına kavuşamayacaklardır" ifadelerinde bulundu.

Toplumsal muhalefeti geliştirmenin önemi

Kapitalist sistemi değiştirmek için güçlü bir halk tabanı oluşturmanın gerektiğini kaydeden Joan Mirza, “Böylece bu taban eşitliğe ve kadınlara yönelik şiddete, baskıya ve ayrımcılığa son verme ihtiyacına inanır. Bu taban barış değerlerini benimsemeli, savaşları finanse etmek ve çatışmalara para ve servet harcamak yerine insanlığa hizmet etmeye yönlendirilmelidir. Bu yönde hareket edebilecek halk tabanına sahip güçlü bir feminist hareket kurmak esastır. Kadınların haklarının farkında olmaları tek başına güçlü bir feminist taban veya hareket kurmak için yeterli değildir. Bunun için uzun yıllar mücadele etmek gerekir ve bu çabanın sonuçlarını 10 veya 20 yıl daha göremeyebiliriz. Avrupa'daki kadın mücadelesi bir buçuk asırdan fazla bir süredir devam ediyor. Bu nedenle yol uzun olsa da eşitlik için güneş doğmalı, baskıcı sistem ortadan kalkmalı ve yerine herkes için adalet sağlayan bir sistem geçmelidir" şeklinde konuştu.

Kadınların erkek egemen zihniyete dönük artan farkındalıkları

İttifakın üç temel sosyal, ekonomik ve siyasal hedefi gerçekleştirmeyi amaçladığını anlatan Joan Mirza, kadınların erkek egemenliğine karşı farkındalıklarının artmasına katkı sağladığını kaydetti. Joan Mirza, “Aman Kadın İttifakı, sadece 10 kadından oluşan bir grupla başladı. Irak'taki kadın hareketi son derece zayıf ve çoğu zaman göz ardı ediliyor. Ülkede güçlü bir kadın hareketi kurma konusunda hiçbir tartışma yok. Aman Kadın İttifakı'ndaki hedefimiz, uluslararası örgütlerden fon sağlayan geleneksel bir örgüt yaratmak değildi. Ekonomik güvenliği ifade etmek için 'Aman' adını seçtik. Özellikle çalışma yaşamında yaşanan cinsel tacizi azaltmak, kadınların erkeklerle eşit ücret almasını sağlamak, güvenli iş fırsatlarını yaratmak istedik. Şu anda kadınlar Irak'taki iş gücünün yalnızca yüzde 11'ini oluşturuyor ve bu da bu yüksek işsizlik oranı ışığında onları nasıl güçlendireceğimiz konusunda soruları gündeme getiriyor” dedi.

Kadınların ekonomik bağımsızlıklarının önemi

Kadınların kendi gelirlerinin olmasının önemine dikkat dikkat çeken Joan Mirza, sözlerine şöyle devam etti:

“Kendi geliri olan kadınlar evsiz kalma, çocuklarını kaybetme korkusu yaşamaz ve şiddet faili erkekle aynı evde yaşamaya zorlanmaz. Ekonomik güvencenin olmaması kadınları güvencesiz işlerde ve zor koşullarda çalışmaya zorluyor. Örneğin bir tuğla fabrikasında çalışan kadınlar, tuğlaların sıcaklığının 300 dereceye ulaşması nedeniyle ellerinde ve yüzlerinde yanıklar oluşuyor. Hiçbir şekilde iş güvenlikleri yok. Çok düşük ücretler karşılığında çalıştırılıyorlar. Sosyal güvenlik kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın sona erdirilmesi esasına dayanıyor. Kadınlar evde, sokakta, iş yerinde ve okulda kendilerini güvende hissetmeli, tacize, dijital şantaja veya her türlü şiddete maruz kalmamalılar."

İfade özgürlüğü

“Kadınların düşüncelerini özgürce ifade edebilmeleri siyasal güvenliğin de anahtarıdır” diyerek sözlerine devam eden Joan Mirza, “İki gün önce Nasiriyah'daki öğretmen kadınlar, maaş artışı talebiyle sokaklara çıktılar. Ancak anayasanın onlara fikirlerini güvenli bir şekilde ifade etme hakkı vermesine rağmen barışçıl gösterileri polis tarafından şiddet ve tutuklamalarla karşılandı. Iraklı kadınlar olası saldırılardan kaçınmak için gazete veya televizyon röportajlarında görünmekten korkuyorlar, çünkü şiddet, kaçırılma, iftira ve tehdit riskiyle karşı karşıyalar. 188 Sayılı Kanun’un değiştirilmesini savunan kadın avukatların isimleri de sendikadan kaldırıldı.  Bu durumda kadınlar için siyasi güvenlik nerede? Güvenli limanlar nerede?” diye sordu.

Kişisel Statü Kanunu’ndaki değişiklikler

İttifakın kadın haklarını garanti altına almak için yürüttüğü çalışmalara değinen Joan Mirza, "Ne yazık ki, 1959 tarihli 188 Sayılı Kanun değişikliği, bu yasa bölgedeki en iyilerden biri olmasına rağmen Irak parlamentosunda yasadışı bir şekilde oylandı. Mısır, Ürdün ve Lübnan gibi bazı ülkeler, kişisel statü yasalarını tasarlarken, bundan ilham aldılar ve bu da bir miktar cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına katkıda bulundu. Ancak parlamento, özellikle İslamcı partiler, 1960'lardan beri bu yasayı değiştirmeye çalışıyor. Bugün, değişiklik kadınların çıkarlarına aykırıdır, çünkü onları miras, nafaka ve çocuk velayeti haklarından mahrum bırakabilir, birlikte yaşamak istemedikleri erkekle evde yaşamaya zorlayabilir. Bizler kadın katliamların önünü açan yasayı değiştirmek istiyoruz. Ayrıca bir kadının kürtaj hakkını garanti altına alan bir yasa da yok, yani tecavüz durumlarında bile bir kadın hamileliğini sonlandıramaz. IŞİD tarafından esir alınan Êzidî kadınlar da bu sorundan dolayı çok acı çektiler” ifadelerinde bulundu.

Kadın dayanışması

İttifakın bölgedeki kadınları desteklemek amacıyla başlattığı kampanyalara değinen Joan Mirza, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sudanlı kadınlar ve Afganistanlı kadınlar için savunuculuk kampanyaları düzenledik. Ayrıca Gazze'deki kadınları desteklemek için onlarla seminerler düzenlemek, bildiriler yazmak, görüşlerini paylaşmak ve savaş sırasında kadınların çektiği acıları konuşmak için Gazze'deki kadın gazetecilerle iletişim kurmak gibi kampanyalar başlattık. Ayrıca, Colani iktidara geldikten sonra Suriyeli kadınları desteklemek için bir kampanya da düzenlendi. Aman Kadın İttifakı, Irak'taki kadınlar için sosyal, ekonomik ve siyasal güvenlik sağlamayı amaçlıyor. Hem kadınlar hem de erkekler arasında kadın farkındalığını artırmayı, kadınların ezilmesinin nedenlerini anlamayı ve erkek egemen sistemin gerçekliğini ele almayı amaçlamaktadır. Ayrıca, yaşamın her alanında cinsiyet eşitliğinin sağlanması için hükümet kurumlarına baskı yapıyoruz.”