‘Bu kritik anda Suriye’nin her zamankinden fazla sağduyuya ihtiyacı var’
Dêrazor’da yaşayan Nesra el-Hüseyin “Süveyda kentinde yaşananlar, bu topraklara aidiyet hisseden her Suriyeliyi ilgilendiriyor” diyerek Suriye’nin her zamankinden daha fazla sağduyuya ihtiyacı olduğunu söyledi.

ZEYNEB XELÎF
Dêrazor - Suriye’nin güneyindeki Süveyda kentinde yaşanan cihatçı Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) tarafından yapılan saldırılar, mezhepsel gerilimin artması ve bazı Arap aşiretlerinin geçici yönetimin lehine olaylara müdahil olmasıyla, ülkeyi yeni bir iç savaşın eşiğine getirebilecek bir krizin işaretlerini veriyor. Böyle bir senaryo, Suriye’yi geri dönüşü olmayan karanlık bir tünele sürükleyebilir.
Kuzey ve Doğu Suriye’nin Dêrazor kentinden olan Nesra el-Hüseyin, cihatçı HTŞ’ye bağlı çetelerin körüklediği mezhep çatışmasına aşiretlerin dahil olmasının, aşiret kavramına yönelik bir saldırı ve onu içinin boşaltılmasına yönelik bir girişim olduğunu söyledi.
Nesra el-Hüseyin, “Süveyda olayları izole değil; Suriye saflarını bölmek ve halkı iç savaş uçurumuna sürüklemek için yapılan tekrar eden girişimlerin bir parçası. Kimileri gizliden ya da açıktan mezhepçiliği yeniden alevlendirmek, Suriye’yi mezhep ve kabile sınırlarıyla yeniden çizmek istiyor ki bu, ortak kimliğimizle hiçbir şekilde bağdaşmaz” dedi.
“Bugün bir yol ayrımındayız ya uyanır birleşiriz ya da sonu gelmez bir kan bataklığına bırakılırız” diyen Nesra el-Hüseyin, “Bu bir Dürzi-Sünni çatışması ya da dağ-ova kavgası değil; bu, vatanın bizzat varlığına yönelik bir mücadele. Ya tek bir halk oluruz ya da yıkılmış bir vatanın harabeleri üzerinde parçalanmış topluluklara dönüşürüz” diye ekledi.
Suriye halkının “tek olduğunu” vurgulayan Nesra el-Hüseyin,S üveyda’da yaşananların Suriyelileri temsil etmediğini ve ahlaki değerleriyle bağdaşmadığını ifade ederek, “Fitne ateştir; yandığında şehir-köy, mezhep fark etmez. Bu komploları reddetmeli, ülkemizi korumak için tek ses olmalıyız” dedi.
Nesra el-Hüseyin, gerilimi tırmandırmaktan kaçınma çağrısında bulunarak, şunları söyledi: “Büyük liderler ve aşiretler birleşmeli, tek sözde buluşmalı ki çocuklarımızı kaybolmaktan koruyalım. Suriye’nin yeni bir mezhep savaşına girmesini istemiyoruz. Çocuklarımızı güvenli bir ülkede yetiştirmek istiyoruz; kamplarda ya da yıkılmış şehirlerde değil.”
‘Süveyda yalnız değil, çocukları bizim çocuklarımız’
Nesra el-Hüseyin’e göre Süveyda’da yaşananlar sadece oradaki insanları ilgilendirmiyor; her Suriye evini ilgilendiriyor. Nesra el-Hüseyin, “Süveyda’nın çocukları Deyrezor’un çocuklarıdır, onların kanı bizim kanımızdır. Kim ne kadar denese de biz tek bir halkız. Suriye, tüm mezhep ve bileşenleriyle halkının vatanıdır; hiçbir gruba ait bir mülk değildir” değerlendirmesinde bulundu.
Süveyda’da yaşananlara karşı müdahale gelişmezse ulusal felakete dönüşebilecek bir durumun erken uyarısı gibi diyen Nesra el-Hüseyin, “Gerilimi tırmandıran çağrıların arasında, Suriye’nin derinlerinden gelen, bölünmeyi reddeden ve ulusal birliğin kaostan çıkışın tek yolu olduğuna inanan sesler var. Bu kritik anda Suriye’nin her zamankinden fazla sağduyuya ihtiyacı var. Ya fitneye karşı tek yumruk oluruz ya da yaralı ülkenin kalanını da kaybederiz” dedi.