Besê Hozat: Yeni bir tarih yazıyoruz

PKK 12’nci Olağanüstü Kongresi'nde konuşan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, “Yeni bir tarih yazıyoruz” derken “Tarih ayakları üzerine oturtulacak ve bunun öncüleri olacağız” diye ifade etti.

Haber Merkezi- KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat'ta paylaşılan "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" üzerine 5-7 Mayıs tarihleri arasında Medya Savunma Alanları'nda iki farklı bölgede eşzamanlı ve paralel olarak gerçekleştirilen PKK 12. Olağanüstü Kongresi'nde konuştu.

Konuşmasında ilk olarak Abdullah Öcalan’ı büyük bir sevgi, saygı ve özlemle selamlayan Besê Hozat, şehadetleri duyurulan PKK kurucularından Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’u saygı, sevgi ve minnetle andı.

‘Yepyeni bir başlangıç, bir değişim’

Besê Hozat, 52 yıl sonra böyle bir kongreyi yapmanın her açıdan, duygusal olarak insanı etkilediğini ifade ederek şunları söyledi:

“Bu kongreyi neden yapıyoruz, neden bu düzeye, bu aşamaya geldik, sorularına derinliğine anlam verdiğimizde, Önderliğin de ifade ettiği gibi aslında bir bitiş değil. Yepyeni bir başlangıç, bir değişim, dönüşüm ve yeniden yapılanma süreci olduğunu çok iyi anlıyoruz. Tarihe derinliğine baktığımızda, kendi mücadele tarihimize ve Önderlik perspektiflerine, özellikle bu süreç açısından geliştirdiği perspektifleri derinliğini anlamaya çalıştığımızda bu sonucu rahatlıkla çıkarabiliyoruz. O yüzden o duygusal atmosferden de çıkabiliyoruz. Ben kendi açımdan da biraz bunu yaşadım.

‘Bu mücadelenin merkezi kesinlikle İmralı oldu’

Önderlik perspektifleri gerçekten çok çarpıcıdır. Önderlik, her kongreye politik rapor sundu. Katıldığımız birçok kongrede o politik raporlar okundu, o perspektif üzerinden kongre tartışmaları yürütüldü ve sonuçlandı. Bu kongreye de büyük mücadele sonucu İmralı işkence ve tecrit koşullarında yaşanan kırılma sayesinde Önderliğin sürece müdahil olmasıyla böyle bir kongre gerçekleştiriyoruz. Yine Önderliğin politik raporunu büyük bir şans olarak okuduk. Tabii bu zemini oluşturmak, bu imkanları yaratmak da büyük bir mücadele sonucu gelişti. Bu kongreyi Önderliğin politik raporuyla açmak, politik rapor üzerinden bu tartışmaları geliştirmek, çok büyük bir mücadele sonucu ortaya çıktı. Bu mücadelenin merkezi kesinlikle İmralı oldu.

‘Önderlik kendisini aştıkça Harekete açılım yaptırdı’

İmralı'da 26 yıldır kıyasıya bir mücadele, kıyasıya bir savaş var. Hareket olarak da Önderlik raporunun çizgisi ekseninde, -99'dan öncesi de elbette var, ben komplo ile birlikte ele aldığımda, komplodan itibaren belirtiyorum- Önderlik çizgisi ekseninde bir mücadele yürütmeye çalışıyoruz, direniyoruz, bütün direnç gücümüzü ve inancımızı da oradan alıyoruz. Düşünüyorum; Önderliğin bu 5 kitaplık savunmaları olmasaydı, 7. Kongre'den itibaren Önderliğin bir biçimde her dönem büyük bir mücadeleyle sürece katılımı, müdahalesi olmasaydı gerçekten biz 26 yıl bu kadar büyük bir mücadele verebilir miydik, ayakta kalabilir miydik? Bu sorunun cevabını aradığımda Önderliksiz ömrümüz bu kadar uzun olmazdı diye düşünüyorum. Önderlik kendisini aştıkça Harekete açılım yaptırdı. Önderlik kendisini aştıkça, kendisini yarattıkça, kendisini yeniden yeniden oluşturdukça ve doğurttukça Hareketi doğurttu. Hareketi yeniledi, yapılandırdı, dönüştürdü. Yani dönüşüme zorladı, büyüttü, güçlendirdi.

‘Beyin merkezi Önderliktir’

Yönetimin bir üyesi olarak ben de içinde olmak üzere bu yönetimin mevcut durumda beyin merkezi Önderliktir. Fiili yürütücü gücü, dolayısıyla beyin gücü de bu örgütün yönetimi ise ve bu beyin güç kendisini aşmazsa, yaratmazsa, kendisini oluşturmazsa, özgürleştirmezse bir bütünen tarzını, anlayışını nasıl dönüşüm yaratacak Harekette? Kadroda, halkta, sempatizanda, kitlede nasıl büyüme yaratacak? Nasıl değişim, dönüşüm yaratacak? Yaratamaz.

Bu konuda Önderlik tarzı çok çarpıcıdır. Önderlik, 'ben 10 yılın özeti özetini çıkardım', diyor. '10 yılda 10 bin defa kendimi adeta yarattım. Bu yaratımla dönüşümü yapıyorum. Bu dönüşüme cesaret ediyorum' diyor. Şu andaki politik raporu o dönüşüm üzerinden yapıyor. Silahlı mücadele sürecinden vazgeçiyorum, derken de o dönüşüme dayandırıyor. Şimdi bunlar çok önemlidir, çünkü biz yeniden bir değişim, dönüşüm sürecini tartışıyoruz. Önderliğin bütün politik raporlarında, özellikle bu son politik raporda da öyledir; 21 sayfadır, neredeyse yarısı kadın-erkek sorunsalı/çelişkisi/çatışması üzerinden kadın eksenli bir tarih çözümlemesi ve değerlendirmesi var.

Zihniyet değişimini, kültür değişimini, egemen cinsiyetçi kültür değişimini, toplum değişim dönüşümünü ona oturtuyor. Demokratik, komünal, sosyalist anlayışı ona oturtuyor tamamen. Bu, kendi başına elbette daha kapsamlı bir tartışma ve muhasebeyi elbette gerektiriyor.

‘Bu süreci geliştireceğiz’

Yeni bir tarih yazıyoruz. Tarih ayakları üzerine oturtulacak ve bunun öncüleri olacağız. Halkların özgürlük tarihi yazılacak. Önderlik bütün hakikatleri ortaya çıkarıyor ve halkların özgürlük tarihi hakikatine ulaşarak her şeyi ayakları üzerine oturtuyor. PKK elbette rolünü oynadı. PKK her şeyden önce gerçekten tarihe damgasını vurdu. Çok büyük değerler ve anlamlar yarattı. Sadece Kürt halkı ve kadınlar açısından değil, tüm insanlık açısından çok büyük değerler, çok büyük anlamlar yarattı ve bu tarihe mal oldu. Bu anlamda bir miras bıraktı. Şimdi bu yeni süreci de büyük miras üzerinden geliştireceğiz. Ondan güç alarak, o özgüvenle, o inançla, o iddiayla bu süreci geliştireceğiz ve hepimiz de bunun öncüleri ve militanları olacağız. Bu yeni sürecin de militanlığını yapacağız. Bu büyük bir onurdur, gururdur. Bu insana da gerçekten büyük bir heyecan veriyor. Ben de kısaca bunları belirtiyorum. Bütün arkadaşları tekrar selamlıyorum.”