“Dersim doğasına siyasi ve kasıtlı bir düşmanlık söz konusu”

Dersim’de doğaya verilen zarara dikkat çeken doğa aktivisti Makbule Tulga, Dersim doğasına kasıtlı ve siyasi bir düşmanlığın söz konusu olduğuna dikkat çekerek, asıl amacın bölgeyi insansızlaştırmak olduğunu söyledi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Dersim - Dünyaca ünlü vadileri ve arkeolojik sit alanlarıyla yaz aylarında bölgenin turistik kenti olarak görülen Dersim’de maden, baraj ve yangınlar eliyle ekolojik yapı zarar görmeye devam ediyor. Daha önce Munzur Nehri üzerinde yapılmak istenen barajlarla amaçlanan ekolojik yıkım şimdilerde maden aramaları ve yaz aylarında günlerce süren yangınlarla sürüyor. Kentin ekolojisine verilen zararı değerlendiren Dersim Belediye Meclis Üyesi ve Doğa Aktivisti Makbule Tulga, Dersim’in doğasına kasıtlı ve siyasi bir düşmanlık sergilendiğini söyledi. Makbule Tulga, bu düşmanlığın altında yatan amacın ise insansızlaştırma politikası olduğunu ifade etti.

“Krizin zararları yakın zamanda ortaya çıkacak”

Son dönemde insan eliyle doğaya verilen zararları sıralayan Makbule Tulga, geçtiğimiz aylarda İliç’te yaşanan siyanür patlamasına dikkat çekti. Patlamayla kirlenen suyun insan üzerindeki zararlarının zamanla ortaya çıkacağına yer veren Makbule Tulga, “Şöyle bir gerçeklik var ki Dersim doğasına kasıtlı ve siyasi anlamda müthiş bir düşmanlık söz konusu. Geçen yıl yaşadığımız yangınlarda da doğa korkunç bir zarar gördü. Hektarlarca orman yakıldı. Şimdi de elbette ki açılan o ihalelerle maden ocakları, altın arama özellikle siyanür de olduğu için korkunç bir kriz söz konusu. İliç’te yaşanan krizin zararları yakın zamanda ortaya çıkacak” sözlerini kullandı.

“Bölgeyi insansızlaştırmak istiyorlar”

Doğaya verilen zararın altında “insansızlaştırma” politikasının bulunduğuna değinen Makbule Tulga, devletin kentteki ekolojik yapıyı yok etmek için elinde gelen her şeyi yaptığını aktardı. Makbule Tulga, konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Dünyanın en güzel iki tane sit alanı ilan edilmiş iki tane vadisi var. Buradaki vadilerde bin 118 endemik bitki türü var. Yangınlar çıkarılarak, maden ocakları açılarak köyleri boşaltıp buraları insansızlaştırmak istiyorlar. İnsanlar topraklarını terk etsin, üretim olmasın ve insanlar burada yaşamasın istiyorlar. İnsansızlaştırmanın da hiçbir şekilde kimseye faydası yok. Yığılan insanlar şehirde müthiş bir kaosa dönüşüyor. Sosyal patlamalar bu nedenle yaşanıyor. Doğaya karşı atılan her adım ve yapılan her düşmanlık bir şekilde insan bünyesine iyi gelmiyor. Bu konuda uzmanların dile getirdiği hiçbir şeyde maalesef işe yaramıyor.”

“Doğa bir şekilde bu zararların intikamını alıyor”

Kentte bulunan maden ocaklarının kendilerine yol yapmak için yüzlerce ağacı kestiğini aktaran Makbule Tulga, doğanın bu zararın intikamını iklim krizleriyle verdiğini söyledi. Maden ocakları, baraj ve yangınların sadece sermaye sahiplerine fayda verdiğini lakin bir bütünen insanlara büyük zararlar gösterdiğini kaydeden Makbule Tulga, “Maden ocağı görüntülerinde korkunç bir ağaç katliamı söz konusu, ağaç demek insanın, doğanın akciğeri demektir. Şirketler ocaklara ulaşmak için yollarına çıkan yüzlerce ağacı katlediyor. Bu zararlar ile ne olacak, iklimler değişecek. Ekolojik olarak bu durum bütün dünyayı etkiliyor. Bu durumlar iklime, doğaya ve insanlara zarar veriyor. Dersimli bir kadın olarak ağaç katliamı gibi bir durum aklıma, fikrime ve bedenime uymuyor. Doğanın zararı demek insan zararı demek, doğa bir şekilde bu zararın intikamını alıyor” şeklinde konuştu.