Gazze’de kadınlar evlerini çantalarında taşıyor
Saldırılar başladığı günden bu yana Filistinli kadınlar sırtlarında koca bir dünyayı taşıyor. Sığındıkları her noktada yanlarından ayırmadıkları çantaları anılar ve bazen de birkaç parça yiyecekle dolu oluyor.

RAFIF ESLEEM
Gazze- İsrail 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarına devam ediyor. Saldırılarda kadınlar ve çocuklar hedef alınırken, ağır ambargo nedeniyle bölgede küçük bir ekmek parçasına ulaşmak dahi büyük bir şans. İnsanların en temel ihtiyaçlarına ulaşamadığı Gazze Şeridi’nde açlık bir savaş silahı olarak kullanılıyor. Her geçen gün açlık nedeniyle insanlar yaşamlarını yitiriyor.
Saldırıların başladığı günden bu yana sürekli yer değiştirmesi istenen Filistinli kadınların sırtlarında taşıdıkları çantaları yurtları haline geliyor. Kadınlar için çantalar yalnızca hayatta kalmak için gerekli olanları barındırmıyor aynı zamanda enkazlardan geriye kalan ve geçmişin kanıtı olan birkaç anıyı da koruyor. Saldırılar sırasında ya da yer değiştirme emirlerinde kadınların ilk sarıldıkları şey “acil durum” adını verdikleri çantaları oluyor.
Her şeyden biraz…
Sahr Belbul’un çantası, savaştan önce denize yüzmeye giderken kullandığı sıradan bir çantaydı ancak saldırıların başlamasıyla “acil durum” adını aldı. Sahr Belbul’a göre bu çantaya “kararsızlık çantası” da denebilir. Çünkü kadınlar onu hazırlarken içine neleri sığdırabileceğini kestiremez: Kıyafet mi, kimlik belgeleri mi, ilaç mı, biraz yiyecek ve su mu? Her şeyden bir parça koysa da, çoğunu bırakmak zorunda kalır. Kimi zaman çanta, bir füze saldırısı tehdidiyle, kimi zaman doğrudan İsrail askerlerinden gelen bir telefonla birkaç saniye içinde evin boşaltılması gerektiğinde, yere bırakılıp kaçılan son eşyadır. Bu çanta, evde kalan eşyalar arasında en kıymetlisi olur. Çocukları kadar onu da korumak ister kadınlar, çünkü içinde yıllar süren emekle alınmış, kazanılmış eşyaların küçücük bir özeti vardır. Sahr Belbul çantasını göstererek “Birkaç katlı beton evi sırtıma alıp koşabilseydim, düşünmeden yapardım. Ama taşıyabildiğim sadece bu oldu” diyor ve aslında evini sırtında taşıdığını ifade ediyor.
Kimlik, anı ve hayat
Sahr Belbul, çantasını sığınma merkezine ulaştığında sırtından indirirken derin bir iç çekişle şöyle sorduğunu belirtiyor: “Bu muyum ben? Evimden alabildiğim her şey bu mu? Evim gerçekten yıkıldı mı ve artık geri dönemeyecek miyim?” Tüm acılara karşı Sahr Belbul kendi kendini teselli edebiliyor ve yeniden bir ev kurana kadar çantasındaki anılara tutunacağını anlatıyor.
Sahr Belbul’ın çantasındaki en değerli şey, ailesinin fotoğrafları. Akıllı cihazlara güvenemediğini söylüyor; telefonlar bozulabilir, yanlışlıkla fotoğraflar silinebilir. Çocukları için bu fotoğrafları özellikle önemli buluyor. Sahr Belbul küçük kızının, gece yatmadan önce kayıp babasının fotoğrafına sarılarak uyuduğunu; bu fotoğrafın, savaşın ortasında ona güven veren tek şey olduğunu dile getiriyor.
Unutulan çantalar, kaybolan hayatlar
Sahr Belbul, birçok kadının, çantalarını hazırlayıp bombardıman sırasında evlerinde unuttuğunu belirtiyor ve şunları anlatıyor: “İçinde önemli eşyaları vardı. Kimileri uzun yollar, yorgunluk ve kurşun korkusu yüzünden çantayı yol kenarına bırakmak zorunda kaldı. Ancak ardından pişman oldular; çünkü o çanta sadece eşyaları değil, hayatlarını, anılarını ve kendilerini simgeliyordu.”
Sahr Belbul’a göre savaş sona erse bile, bu çanta Filistinli kadının hafızasına kazınacak. Çünkü bir kadın olarak evini bırakıp sadece bir çanta alabildi. Sahr Belbul çatışma bölgelerinde yaşayan tüm kadınlara şu sözlerle sesleniyor: “Bu çantayı önceden hazırlayın ve kenarda tutun. Son dakikaları beklemeyin. Aksi halde, geri alamayacağınız şeyler için ömür boyu pişman olabilirsiniz.”