‘Çocuklar toprakta uyuyor, yağmur ıslatıyor, soğuk içimize işliyor’
Yemen’de açlık artık sadece geçici bir kriz değil, milyonlarca insan için varoluşsal bir tehdit şeklinde tanımlanıyor. Yemenli kadın ve çocuklar, ölümün eşiğinde yaşama tutunmaya çalışıyor.

RANİA ABDULLAH
Yemen- Yemen, on yılı aşkın süredir dünyanın en kötü insani krizlerinden birini yaşıyor. Milyonlarca Yemenli açlığın eşiğine gelmiş durumda ve yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kamplar da insani felaketin merkezi olarak tanımlanıyor. Güvenlik arayışıyla çatışmadan kaçanlar, kendilerini yırtık çadırların içinde açlık, hastalık ve yoksullukla kuşatılmış halde buluyor. Bu çadırlar ne yazın sıcağından ne de kışın soğuğundan koruyor.
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’ne göre, Yemen’de 17,6 milyon kişi ciddi gıda güvensizliği riskiyle karşı karşıya ve bunların yaklaşık 6 milyonu acil durum aşamasında. Başkent Sana’nın kuzeybatısındaki Hacce vilayetine bağlı Abs ilçesinde, 7 yaşındaki Eşvak Ali Hasan Mehab, açlığın zayıf bedenini tüketmesi sonucu yaşamını yitirdi. Evinin içinde bulabildiği sadece biraz su ve komşuların bazen verdiği birkaç lokmaydı. Eşvak’ın yaşamını yitirmesi tekil bir vaka değil. Kamplarda karınları aç şekilde uyuyan ve bir lokma ekmek umuduyla uyanan binlerce çocuğun hikayesi aynı zamanda.
Felaketin boyutunu rakamlar gösteriyor
Yemen’de Yerinden Edilmiş Kişiler Kampları Yönetim Birimi verilerine göre, 2024 yılının Ekim ayı itibarıyla 12 şehirde toplam 471 bin 707 aile yerinden edildi. Bu şehirler arasında Aden, Lahic, Ebyen, Marib, Hudeyde, Hacce, Cevf ve Taiz yer alıyor. Ailelerin yüzde 49'u yeterli gıdaya erişemiyor. 9 bin 359 aileye çocuklar, 17 bin 342 aileye ise kadınlar bakıyor. Ayrıca 2 bin 782 kişi kamplarda yalnız başına, ailesiz yaşıyor. 301 bin 698 aile içme suyuna, 238 bin 88 aile ise günlük kullanım suyuna ulaşamıyor. Rakamlar en temel yaşam ihtiyaçlarının bile göçmenler için ulaşılmaz olduğunu gözler önüne seriyor.
‘Sadece sabır kaldı elimizde’
Taiz şehrinin güneybatısında bulunan Al-Maafir ilçesinde yıpranmış bir çadırın içinde yaşayan 70 yaşındaki Cuma Hasan, “Yıllardır buradayız; ne başımızı sokacak bir yerimiz var ne de bizi doyuracak yiyeceğimiz. Çocuklarım toprak üzerinde yatıyor. Ne yatak ne battaniye var. Yardım bekliyoruz ama gelmiyor. Yağmur bizi ıslatıyor, soğuk içimize işliyor. Sadece sabır kaldı elimizde” diyor. Gökyüzüne bakan Cuma Hasan, “Çok şey istemiyoruz. Sadece çocuklarımızı doyuracak bir lokma ekmek ve bizi yağmurdan-soğuktan koruyacak bir barınak. Artık çok yorulduk” şeklinde konuşuyor. Cuma Hasan’ı bu sözleri sadece açlığı değil, kamplardaki yaşamın ne kadar kötü olduğunu da anlatıyor.
‘Kadınlar ve çocuklar kötü koşullarda yaşıyor’
Aşvak Abdu, Taiz’in Al-Birin bölgesindeki kamplardan birinde hizmet komitesinde görevli. Aşvak Abdu da benzer şeyler söylüyor: “Yemek ve gıda kolilerinde büyük bir kıtlık var. Özellikle insani yardımların kesilmesiyle birlikte. İnsanlar bazen ihtiyaçlarını karşılamak için bir miktar parayla alışverişe çıkıyor, ama çoğu zaman ekmek bile alamıyorlar. En çok çocuklar, hamile ve emziren kadınlar etkileniyor. Açlıktan hastalanan çok sayıda insan var ama tedavi olamıyorlar. Kamplardaki kadınlar ve çocuklar çok kötü koşullarda yaşıyor.”
Açlığın dışındaki sorunlar
Yalnızca açlık değil; sağlık hizmetlerinin yokluğu da yüzlerce sağlık merkezinin kapanmasına, ishal ve kolera gibi hastalıkların yağmur sezonunda yayılmasına neden oldu. Aşvak Abdu bu durumla ilgili “Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar pek çok hastalığa yakalanıyor ama tedavi edilemiyor. Çünkü ya sağlık merkezleri çok uzak ya da ücretsiz hizmet vermiyor. Bu yüzden hastalar çadırlarda tedavisiz kalıyor” şeklinde konuşuyor.
Başka bir kampta, eşinin zorla kaybedilmesinden sonra beş çocuğuna bakan Verud Muhammed Ali de yaşananları “Yaşadığımız çadır artık yağmur ve rüzgâra karşı dayanıklı değil. Tamamen yırtıldı ve barınaksız kaldık. Gece, komşu bir çadırda kalan 6 kişilik bir ailenin yanına sığınıyoruz. Ben ve çocuklarım da onlarla birlikte daracık bir alanda uyuyoruz. Ne yemek var ne ilaç ne de güvenli bir barınak. Kendimi çaresiz hissediyorum” sözleri ile özetliyor.
‘Her gün bu çileyi yaşıyoruz’
Hamisa Salih, çocukları için çadırdaki komşularından birkaç lokma ekmek dilenen bir kadın. Tam ekmek ararken bize “Bazen çocuklarım açlıktan ağlıyor. Onları pazara çıkarıyorum ki belki bir şey bulup getirirler. Çok az bir şeyle yaşıyoruz. Bazen sadece su içiyoruz. Ne yatak ne battaniye ne de sıcaktan-soğuktan koruyacak bir şeyimiz var. Savaş hayatımızı elimizden aldı, her gün bu çileyi yaşıyoruz” diye konuşuyor.
Fatma Ahmed de yaşadıklarını “Çatışma başladıktan sonra bedelini sadece biz ödedik. Evlerimizi, toprağımızı terk ettik. Şimdi sadece çadırlar ve yardım kuruluşlarının verdiği birkaç lokmayla yaşıyoruz. Biz evlerimize dönmek istiyoruz. Açlık ve aşağılanma istemiyoruz. Ama savaşın sahipleri bu çatışmanın bitmesini istemiyor” şeklinde özetliyor.
Uluslararası raporlar: Durum endişe verici
BM raporlarına göre, 17 milyondan fazla Yemenli açlıkla karşı karşıya. Bunların arasında 5 yaş altı 1 milyondan fazla çocuk, yetersiz beslenme nedeniyle ölüm riski taşıyor. Ayrıca, 2,4 milyon çocuk ve 900 bin hamile/emziren kadın, açlıkla ilişkili hastalıklar ve yine ölüm riski altında. Uzmanlar bu durumun uzun vadede nesillerde büyüme geriliği, düşük üretkenlik gibi sorunlara yol açabileceğini belirtiyor.
Çocukların durumu endişe verici
BM İnsani İşler Ofisi, 17 milyon 600 bin kişinin akut gıda güvensizliği içinde olduğunu ve bunların yaklaşık 6 milyonunun “acil” aşamada bulunduğunu belirtiyor. Yakında “kıtlık aşaması”na geçilme ihtimali de bulunuyor. Yine rapora göre, 4,5 milyon okul çağındaki çocuk eğitim dışında kalacak. 1,3 milyon yerinden edilmiş çocuk ise kalabalık ve yetersiz sınıflarda eğitim almaya devam edecek. Bu da çocukların geleceğini daha da belirsiz hâle getiriyor. Yemen’de açlık artık sadece geçici bir kriz değil, milyonlarca insan için varoluşsal bir tehdit şeklinde tanımlanıyor.