Polikistik over sendromda toplumsal baskı tedaviyi engelliyor

Polikistik over sendromu (PKOS) kadınlar arasında oldukça yaygın bir hastalık. Kadın doğum uzmanı Sara Mohammadi, hastalığın nedenlerini anlatırken toplumsal baskılara dikkat çekti.

ŞEBNEM RAHİMZADEH

Bukan- Polikistik over sendromu (PKOS), kadınlarda çok yaygın görülen, yumurtalıklarında çok sayıda kist, androjen seviyelerinde artış, adet döneminde düzensizlik, tüylenme, akne ve kısırlığa neden olabilen dengesiz hormon seviyeleriyle ilişkili bir hormon bozuklu olarak tanımlanıyor.

İstatistiklere göre dünyadaki kadınların yüzde 10'undan fazlası PKOS hastası. Uzmanlara göre kadınların hekimlere ulaşamaması ya da tektik eksikliği nedeniyle çoğu vaka istatistiklere yansımıyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre; dünya çapında PKOS olan kadınların yüzde 70'i zamanında teşhis konmadı. Teşhis konanların da çoğu etkili bir tedavi şansına sahip olmadı. Bu rahatsızlığa sahip olan kadınlar fiziksel semptomların yanı sıra psikolojik sorunlar da yaşıyor. Bukan'dan kadın doğum uzmanı olan Sara Mohammadi ile PKOS’u, nedenlerini ve tedavisini konuştuk.

‘Kist olması, sendroma sahip olduğunuz anlamına gelmez’

Sara Mohammadi, sendromla birlikte yumurtalıkların normalden çok daha fazla androjen ürettiğine dikkat çekerek, “Bu durumda, yumurtalıklarda birden fazla küçük kist oluşur. Elbette, ultrason çalışmaları kadınların üçte birinden fazlasının polikistik overlere sahip olduğunu ancak PKOS olmadığını göstermiştir. Sadece bir kist olması bu sendroma sahip olduğunuz anlamına gelmez. Bu, semptomların ve hormonal dengesizliklerin bir kombinasyonu ile karakterizedir. Genellikle genetiktir ve kadınları ergenlikten menopoza kadar hayat boyu etkiler, ancak bu etkiler üreme çağındaki kadınlarda daha belirgindir" şeklinde konuştu.

Hastalığın belirtileri ve riskleri

Sara Mohammadi, hastalığın belirtileri ve riskleri hakkında ise şöyle konuştu:

“Düzensiz adet görme, aşırı kıllanma, akne, sivilce ve yağlı cilt, erkek tipi kellik, aşırı kilo, düzenli yumurtlama olmaması nedeniyle hamile kalmada zorluk vb. hastalığın belirtileri olabilir. Ayrıca sendrom olan kadınlar, gebe kalma başarısızlığıyla ilgili sorunlara ek olarak, insülin direnci, tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalık, depresyon ve anksiyete gibi ruh hali bozuklukları gibi diğer sağlık sorunları riski altındadır."

‘Belirtiler hafifletilebilir’

Tedavi seçenekleri ile ilgili de konuşan Sara Mohammadi, "Bu hastalık tedavi edilemez ancak kontrol altına alınabilir. Doğum kontrol hapları genellikle adet döngülerini düzenlemek, saç dökülmesi ve akne gibi semptomları yönetmek için reçete edilir. Fiziksel aktivite ve düzenli egzersiz, stres yönetimi, yeterli ve düzenli uyku ve sağlıklı bir diyet, insülin duyarlılığını iyileştirmek için ilaçlar, doğurganlık tedavileri veya hastanın ihtiyaçlarına göre uyarlanmış diğer hormonal tedaviler, belirtileri hafifletmenin yollarıdır" dedi. Sarah Mohammadi, ayrıca toplumda sendrom belirtilerine sahip olan kadınların sorunlarına yanıt olarak şunları dile getirdi:

"Genellikle, kadınların bu hastalığı öğrendikten sonra ilk sorusu ve korkusu doğurganlık sorunlarıyla ilgilidir. Sendromu olan tüm kadınlar kısır değildir ve bu sorunu yaşayanlar ilaç alarak çocuk sahibi olabilir. Ancak bu görüşten etkilenen kadınlar var. Hatta toplum içinde evlenmemelerine yol açan vakalarla bile karşılaştık."

‘Kadınların desteğe ihtiyacı var’

Özellikle bekar kadınların toplumsal tabular nedeniyle doğum kontrol haplarını almayı reddettiklerini vurgulayan Sara Mohammadi, kullananların tacize kaldıklarını anlattı.  Sara Mohammadi, son olarak şöyle dedi:

"Bu hastalık yaygın ancak bilinmiyor. Kadınlar periyodik olarak test yaptırmalı ve bu hastalığa sahip kadınlar sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemelidir. Komplikasyonlarını önlemek için bu hastalık hakkında farkındalık yaratmak şarttır. Ayrıca, bu sendroma sahip kadınların uygun bir hastanede tedavilerine başlayabilmeleri ve devam edebilmeleri için anlayışa ve desteğe ihtiyaçları var."