İran’da ilaç krizi: Kadınların sağlık hizmetlerine erişimi tehlikede!

İran’daki ilaç krizi, ekonomik krizin açık bir göstergesi olarak hastaların hayatını tehdit ederken, yüksek ilaç maliyetleri ve yoksulluk özellikle kadınların sağlık hizmetlerine erişimini zorlaştırıyor.

SAYEH MOHABBİ

Mahabad- İran’da giderek derinleşen ilaç krizi, hükümetin ekonomik ve idari yapısındaki yapısal sorunları bir kez daha gözler önüne serdi. Tercihli döviz uygulamasının aniden kaldırılması, döviz politikalarındaki istikrarsızlık ve ilaç sektörünün ithalata büyük oranda bağımlı olması, ilaç fiyatlarında ciddi artışlara neden oldu. Bu gelişmeler, özellikle hayati öneme sahip ilaçlara erişimi büyük ölçüde zorlaştırdı. Yaptırımlar ve devletin özel ilaç şirketlerine olan borçları yerli üretimi olumsuz etkilerken, denetim eksikliği ve karaborsanın yaygınlaşması halk üzerindeki baskıyı da artırdı.

İlaç tedarik zinciri çöktü

İlaç fiyatlarındaki artış, yalnızca ileri düzey tedavi gerektiren hastalıkları değil, yaygın olarak kullanılan basit ilaçları da kapsıyor. Uzmanlar, yaşanan krizin İran’daki sağlık hizmetleri tedarik zincirinin ve destek sistemlerinin ciddi bir çöküş içinde olduğunu belirtiyor. Krizden en çok etkilenen kesimlerin başında ise kadınlar geliyor. Kadınlar hem sağlık hizmetlerine erişimde yaşadıkları zorluklar hem de hasta bireylerin bakım yükünü üstlenmeleri nedeniyle krizin en ağır sonuçlarını taşıyor.

Mali yük hastaların omuzunda

Günümüzde İran’da eczanelerden şok içinde çıkmayan insan sayısı giderek azalıyor. Çeşitli kaynaklara göre, basit bir soğuk algınlığının tedavi maliyeti 300 bin ila 500 bin Tümen arasında değişiyor. Bu yüksek maliyet, birçok kişinin doktora gitmekten kaçınmasına neden oluyor. Yayımlanan raporlara göre, bu yıl bazı ilaç gruplarında fiyat artışı yüzde 650’ye kadar ulaştı. Ancak bu artıştan sigorta şirketleri en az düzeyde etkilendi; mali yükün büyük bölümü hastaların ve ailelerinin omuzlarına yıkıldı. Uzmanlar, sağlık harcamalarının bu denli artmasının toplum sağlığını ciddi biçimde tehdit ettiğine dikkat çekiyor.

Özellikle kadınlar çaresiz

İlaç kıtlığı, birçok kişiyi ve yardım kuruluşlarını yurt dışından ilaç temin etmeye zorluyor. Bu yol hem çok maliyetli hem de birçok kişi için hayatta kalmanın tek seçeneği. Orta gelirli kadınlar, tıbbi ihtiyaçlarını karşılamak için kredi çekmek veya varlıklarını satmak zorunda kalırken, yoksul kesimlerde ise bazı hayır kurumları destek sağlıyor. Ancak destek alamayan pek çok kadın çaresizlik içinde yaşamaya devam ediyor. Eşitsiz dağılım ve yetersiz ekonomik politikalar kadınları özellikle risk altında bırakıyor. Bazı kadınlar bitkisel ilaçlara yönelirken, yüksek fiyatlar ve ilaç bulamama sorunları ciddi sağlık risklerine yol açıyor.

Maliyet halka yansıtıldı

Eczacı Darya F., ilaç fiyatlarındaki artışın halk üzerindeki etkisine dikkat çekerek, "Sigorta şirketlerinin iddiasına göre, ilaç fiyatlarında herhangi bir artış yapılmadan önce yeni fiyatların sigorta sistemlerine kaydedilmesi gerekiyordu. Ancak bu süreç işletilmedi ve fiyat artışının tüm maliyeti doğrudan halka yansıtıldı. Öte yandan, Sosyal Güvenlik gibi sigorta kuruluşları da eczanelerin alacaklarını zamanında ve tam olarak ödemedi. Bu durum, eczacıların birçok ilacı temin edememesine neden oluyor" dedi.

Yaygın ilaçları bulunamıyor

İran'da yabancı menşeli ilaçlara erişim neredeyse imkânsız hale gelirken, birçok hastalık için yerli üretim ilaçlar da talebi karşılayamıyor. Yetkililerin resmî açıklamalarına göre, 2025 yılının başlarına kadar yaklaşık 470 kalem ilaçta ciddi kıtlık yaşandı. Bu kapsamlı ilaç eksikliği, yalnızca ileri düzey tedavi gerektiren hastalıklarla sınırlı değil. Kıtlık yaşanan ilaçlar arasında kanser hastalarına yönelik kemoterapi ilaçları, MS ve otoimmün hastalıklara yönelik tedaviler, hemofili hastaları için pıhtılaşma faktörleri, talasemi hastaları için anemi ilaçları, kardiyovasküler ilaçlar, solunum yolu ve astım ilaçları, özel gereksinimli çocuklar için metabolik ve nadir hastalık ilaçları ile birlikte, antibiyotikler ve ağrı kesiciler gibi günlük kullanılan temel ilaçlar da yer alıyor.

İlaç bulmak için farklı yollar denediler

İki kalp ameliyatı geçiren Faezeh, gerekli ilaçları temin edebilmek için komşu ülkelere yönelmek zorunda kaldığını ve bu durumun kendisinde ciddi bir kaygıya yol açtığını belirtirken, MS hastası Ziba da karaborsadan ilaç almak zorunda kaldığını ve bu ilaçların fahiş fiyatlarla satıldığını söyledi. Çocuğu Talasemi hastası olan Gulaleh ise, çocuğu için gerekli ilaçları bulmakta büyük zorluk yaşadığını ve bu durumun çocuğunun hayatını tehlikeye attığını ifade etti.  

Polikistik over sendromu hastası Soma M. hormonal ilaçlarını uzun süredir Irak’tan temin ettiğini belirterek, “Yabancı ilaçların sağlığım üzerindeki etkisi çok daha iyiydi. İran üretimi hapları ne kadar düzenli kullansam da tedavim ilerlemiyordu; aksine, yan etkileri daha da kötüleşiyordu. Bu yüzden mecburen yurt dışından ilaç getirtmeye başladım” dedi.

Hastaların iyileşme süreci olumsuz etkileniyor

Özel ilaçlardan süt tozuna, vitaminlere kadar pek çok yerli ürünün kalite olarak düşük olduğuna dikkat çeken Pratisyen Hekim Neda A. “Bulunabilen ilaçlarda bile ciddi kalite sorunları var ve bu durum hastaların iyileşme sürecini olumsuz etkiliyor. Eskiden, özellikle bazı hastalıklar için çok az doktor İran üretimi ilaçları reçete etmekten kaçınırdı. Ama şu anda, ambargo ve ilaç kıtlığı öyle bir noktaya geldi ki başka bir seçenek kalmadı. En acı örneklerden biri, Samen Şirketi’nin ürettiği kalitesiz ilaçlar yüzünden 72 diyaliz hastasının hayatını kaybetmesiydi. Bunun gibi olaylar bize, sadece ilaçların bulunabilirliğinin değil, etkinlik ve güvenliğinin de ne kadar hayati olduğunu acı bir şekilde hatırlatıyor. Yan etkilerin artması ve tedavi edici gücün düşüklüğüyle ilgili çok sayıda vaka yaşıyoruz" diye kaydetti.