Gazze’de enkazların arasında festival: Çocuklar kendi hikayelerini anlatıyor
Savaşın karanlığında büyümeye zorlanan Gazze’li çocuklar, Dünya Çocuk Günü’nde düzenlenen film festivaliyle ilk kez kendi seslerini duyurdu. Çocuklar, “Biz sadece hayatta kalmak değil, yaşamak istiyoruz” mesajı verdi.
NAGHAM KARAJEH
Gazze – Gazze’de iki yıldır süren savaş enkazlarının arasında sıra dışı bir sahne kuruldu. Filistinli çocuklar, ilk kez kendi hikâyelerini kendi dilleriyle anlatmak için kamera karşısına geçti. Dünya Çocuk Günü’ne denk getirilen ve Meşheravi Kurumu ile Hikmet Filistin Programı tarafından düzenlenen film festivali, yalnızca bir kültürel etkinlik değil; savaşın gölgesinde büyümeye zorlanan bir kuşağın görünmez kılınan sesini duyurma çabasıydı.
‘Çalınan çocukluğa bir çığlık’
Sosyal hizmet uzmanı ve festivalin düzenleyicilerinden Dina Merzuk, bu adımın sadece sanatsal bir etkinlik değil, Gazze’de çocukluktan çalınan her şeye bir itiraz çığlığı olduğunu söylüyor. Umutla öfkenin birbirine karıştığı sesiyle şunları ifade ediyor:
“Bu etkinlik, dünya çocuk gününe denk getirildi ki tüm dünya bilsin: Gazze’deki çocuğun iki yıldır İsrail ordusu tarafından elinden alınmış hakları var.”
Dina Merzuk devamında, “Gazze’nin çocukları tamamen eğitimden, oyundan, sağlıktan ve güvenden mahrum. Su bidonları taşımak, konuşmaları dinlemek ve karınlarını doyuracak bir yardım noktasını aramak arasında iki yılda yüz yıl yaşadılar. Çocukların durumunu biraz olsun iyileştirmeye çalışıyoruz. İmkânlar neredeyse yok ama onlara bir ifade alanı sunmak bile fark yaratabiliyor” diyor.
Sözleri, Gazze’de yaşanan çocukluğun acı dönüşümünü gözler önüne seriyor: Kısaltılmış, tüketilmiş bir çocukluk; oyunla sınırlı, okulla tanıştığı günler ise birkaç yıl sürmüş, sonra sınıf koridorlarının ya saha hastanesine ya da göç yollarına dönüştüğü bir hayat… Festivalin en çarpıcı yönü, yalnızca eğlence amaçlı olmayıp, çocukların bizzat hazırladığı veya yapımında yer aldığı kısa filmlerin küçük ama olağanüstü güçlü hikâyeler olarak sahneye çıkmasıydı.
‘Sanat onların var olduklarının kabulüdür’
Festival katılımcılarından Ravan Yasin, etkinliğin çocuklar için taşıdığı derin rolü anlatarak, “Bugün izlediğimiz şey sadece film gösterimleri değildi; çocukların seslerini geri alma çabasıydı. Dünyanın hâlâ duymadığı o sessiz çığlıklarını duyurmaktı. Bu çocuklar yeteneklerini sergilemek için değil, var olduklarını göstermek için buradaydı. Yaşadıklarını kendi dilleriyle, kendi yollarıyla anlatmak için” ifadelerini kullanıyor.
Ravan çocukların gösterimleri izlerken ki hâllerini anlatırken şöyle devam ediyor:
“Çadırlar, solgun yüzler, yorgun gülüşler, artık olmayan okulların hatıraları… Bazı çocuklar ağladı, bazıları ekranda kendilerini veya arkadaşlarını görünce gülümsedi. Sanki dünyada yeniden var olduklarını fark ettiler. Sanat onlar için lüks değil; var olduklarının kabulü.”
‘Biz Gazze’nin çocukları her şeyden mahrum bırakıldık’
Festivalin en dikkat çeken yanı, çocukların bizzat kamera karşısına geçip dile getirdikleri haklarıydı. Onlardan biri olan küçük Ruveyda Ebu Şaban, yaşına rağmen son derece güçlü bir şekilde, “Biz Gazze’nin çocukları her şeyden mahrum bırakıldık. Eğitim bile bir hayal oldu. Dünyaya söylemek istiyorum: En basit haklarımı istiyorum. Bunları kuşatma ve acının içinden çekip almak istiyorum. Okuluma dönmek, oynamak, dünyanın diğer çocukları gibi korkmadan yaşamak istiyorum” diyor.
Sözleri yaşından çok büyük olsa da gerçeğin tam kendisiydi. Festivalin amacının özeti gibiydi.
Ruveyda, “Gazze’nin çocukları hüzün sembolü olmak istemiyor; dünyadaki her çocuk gibi belirli ve açık haklara sahip olmak istiyor” diye belirtiyor.
Liyan Şebbet ise gözlerinde yaşından çok savaşın izini taşıyan bir ifadeyle, “Ben Liyan’ım, on yaşındayım. Normal bir günün nasıl olduğunu bilmiyorum artık. Bildiğim tek şey bombardıman duyunca koşmak, içilecek su aramak ve yemek için yardım beklemek. Filmleri izleyince herkes gibi yaşama hakkımız olduğunu hissettim. Okula gitmek, oynamak ve bir gün korkmadan uyanmak istiyorum. Dünya yaşadıklarımızı görsün. Çünkü savaş bizi çok yordu… çok yordu” şeklinde konuşuyor.
Sanat bir direnme biçimi
Festivalde çocukların hazırladığı kısa bir tiyatro oyunu da sahnelendi. Oyun, kamplardaki ve barınma merkezlerindeki günlük yaşamı, kayıpları ve her şeye rağmen tutundukları küçük sevinç anlarını anlatıyordu.
Festival, Gazze çocuklarının tüm yaşadıklarına rağmen seslerini yükseltebildiklerini ve yerel toplumun, yokluk içinde bile, onların çalınan haklarını savunmak için inisiyatif alabileceğini gösteren ortak bir mesajla son buldu.
Dina Merzuk’un kapanış sözleri etkinliğin özünü özetler nitelikteydi. Dina Merzuk şunları söylüyordu: “Bu festivaller kuşatmayı kaldırmayacak, yıkılan evleri geri getirmeyecek ama çocuğa küçük bir pencere açacak; kendini görebileceği ve sesinin duyulduğunu hissedeceği bir pencere… Bu bile devam etmemiz için yeterli.”
Etkinlik sona ererken, çocukların ve izleyicilerin kalbinde derin bir etki bıraktı; dünyaya, Filistinli çocuğun haklarının her gün ihlal edildiği gerçeğini bir kez daha hatırlattı. Sivil toplum ise tükenen imkânlarla bile olsa, çocuğun çocuk kalabilmesi için mücadelesini sürdürmeye kararlı.