Taliban tehdidine rağmen mücadeleyi sürdürüyor: Biz kadınlar başaracağız

Taliban tarafından son anda tutuklanmaktan kaçmayı başaran Afganistanlı bir kadın, “Biz Afganistanlı kadınlar her gün ölüyoruz, ama ben seçtiğim yoldan geri dönmeyeceğim. Sonuçta, biz kadınlar başaracağız” dedi.

BAHARİN LEHİB

Belh- 15 Ağustos 2021’de Taliban’ın yeniden iktidarı ele geçirmesinden bu yana Afganistan’da kadınlar, baskı ve yasaklara rağmen sokaklardan, mücadeleden ve direnişten vazgeçmiyor. Afganistan’da Taliban’ın 15 Ağustos 2021’de iktidarı ele geçirmesinin üzerinden dört yıl geçti. Bu süre boyunca özellikle kadınlar, rejimin en sert baskılarına maruz kaldı. Eğitim, çalışma ve temel haklardan mahrum bırakılan Afganistanlı kadınlar, Taliban’ın korku politikalarına karşı ülkenin her yerinde direnişin sembolü haline geldi.

Kadınların sesi susturulamadı

Taliban yönetiminin ilk kararları, kadınların toplumdan tamamen dışlanmasına yönelikti. Kız çocuklarının ortaöğretime devam etmesi yasaklandı, kadınların kamu kurumlarında çalışması engellendi, seyahat etmeleri için erkek refakatçi zorunluluğu getirildi. Bu baskılar karşısında ilk tepkiyi yine kadınlar verdi. Kabil, Herat, Mezar-ı Şerif ve Belh başta olmak üzere birçok şehirde kadınlar “Ekmek, İş, Eğitim!” sloganlarıyla sokaklara çıktı. Taliban protestoları bastırmaya çalışırken, birçok kadın aktivist gözaltına alındı, bazıları kayboldu. Ancak kadınların sesi susturulamadı.

Basklı ve işkenceler arttı

Aynı dönemde İranlı kadınların mücadelesi de güç kazandı. 2022’de Jina Mahsa Amini’nin ‘ahlak’ polisleri tarafından katledilmesi ardından başlayan protestolar, İran rejiminin baskıcı yapısını derinden sarstı. Taliban yönetiminden esinlenen bu otoriter sistem, kadınların öncülük ettiği “Jin, Jiyan, Azadi” hareketiyle sarsıldı. Afganistan’da ise bu gelişmeler Taliban’ı daha da tedirgin etti. Kadınların yükselen sesinden korkan yönetim, protestolara katılan Afganistanlı kadınlara yönelik baskı, gözaltı ve şiddet olaylarını artırdı.

Taliban yönetimi, kadınların öncülük ettiği protestolara karşı ilk büyük toplu tutuklamayı Mezar-ı Şerif’te gerçekleştirdi. Kentte barışçıl şekilde protesto düzenleyen kadınlar, Taliban güçleri tarafından kuşatıldı, sadece birkaç kişi kaçmayı başarırken, 45 kadın gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan yalnızca birkaçı sağ olarak serbest bırakıldı. Kısa bir süre sonra, diğerlerinin cenazeleri evlerin arkasında ve kırsal bölgelerde bulundu. 5 Kasım 2021’de cenazeleri bulunanlar arasında, protestoların öncülerinden biri olan Mezar-ı Şerif Üniversitesi öğretim görevlisi Foruzan Safi ve beş arkadaşı da vardı. Kadınların vücutlarında ise ağır işkence izleri görülüyordu.

Tutuklanan kadınlar yaşadıklarını anlattı

Taliban, Mezar-ı Şerif’teki toplu tutuklamayla kadınların yüreğine korku salmayı amaçladı. Ancak bu olay, ülke genelinde öfkeyi daha da büyüttü. Kabil ve diğer illerdeki kadınlar, Belh’te gözaltına alınan protestocu kadınların akıbetini öğrenmek için yeniden sokaklara çıktı ve geniş çaplı gösteriler başlattı. Bu kez Taliban, protestoları bastırmak için hava saldırılarının yanı sıra göz yaşartıcı gaz, elektrikli cop ve tazyikli su kullandı; çok sayıda kadın gösterici tek tek tutuklandı. Tutuklanan kadınların maruz kaldığı tecavüz, cinsel taciz, işkence ve katliam vakalarına ilişkin acı verici raporlar, hapishanelerdeki kadınların kendi anlatımlarıyla gün yüzüne çıktı. Taliban’ın bu uygulamaları, rejimin kadınlara yönelik sistematik şiddetinin ve korku politikalarının boyutunu bir kez daha ortaya koydu.

Sessizlik duvarı yıkıldı

Taliban, Afganistanlı kadın protestocuların hapishanede yaşadıkları hakkında asla konuşmayacaklarına inanıyordu. Çünkü Afganistan toplumunda kadınlar, yalnızca Taliban’ın köktendinci ve cihatçı baskısıyla değil, aynı zamanda ataerkil anlayışıyla da susturuluyordu. Damgalanma korkusu, kadınların yaşadıkları şiddet ve suçları anlatmalarının önüne geçiyordu. Ancak bu sessizlik duvarı yavaş yavaş yıkılmaya başladı.

Korkuyla konuştu

Mezar-ı Şerif’teki kadın protestocuların kuşatıldığı gün kaçmayı başaran bir kadın, yaşadıklarını ajansımıza anlattı. Şu anda Afganistan’ın bir vilayetinde gizlice yaşayan kadın, bir dönem Pakistan ve İran’a sığınmış, ancak mültecilerin sınır dışı edilmesiyle birlikte Afganistan’a geri dönmek zorunda kalmış. Kadınla acı dolu hikayesini ve mücadelesini dinlemek için kısa bir görüşme gerçekleştirdik. Güvenlik endişeleri nedeniyle ses kaydı yapmamıza izin vermedi. Burkasına bürünmüş halde yanımıza gelen kadın, özür dileyerek takip edildiği için yüzünü açamayacağını söyledi. Zorlu mali koşullar ve kişisel sıkıntılara rağmen, sözlerinde hala umut ve direnişin izlerini taşıyan genç kadın, “Taliban, Kabil’le aynı anda Belh’i de ele geçirdiğinde, Mezar-ı Şerif’te bir okulda öğretmenlik yapıyordum. Okul müdürü sınıfa girip Taliban’ın yönetime geçtiğini duyurdu. Öğrencilerimle birlikte aceleyle evin yolunu tuttuk. O an beynim durmuş gibiydi, eve nasıl vardığımı hatırlamıyorum” dedi.

‘Sessiz kalmayacağız’

Burkasını düzelttikten ve etrafa bakındıktan sonra sözlerine devam eden kadın, “Bir süre sonra ben ve birkaç öğretmen okula dönmeye karar verdik. Döndüğümüzde, altıncı sınıftan sonra kız öğrencilerin eğitime devam etmesine izin verilen tek il bizdik. Ancak her gün sorgulamalara maruz kalıyorduk. Ofislerde çalışan kadınların kendi odalarına bile girmelerine izin verilmiyordu ve diğer eyaletlerde olduğu gibi, işlerimiz her geçen gün daha da zorlaştırılıyordu. Tüm bu baskılar, sonunda bizim de protesto etmeye karar vermemize yol açtı” ifadelerinde bulundu. İkinci protesto sırasında etraflarının sarıldığını anlatan kadın, yaşadıklarını şöyle aktardı:

“Nereye gitsek silah zoruyla durdurulduk. Ben ve birkaç kadın, bize ateş etseler bile ne pahasına olursa olsun kaçmaya karar verdik, çünkü onların pençesine düşmek yolda ölmekten daha korkunçtu. Kaçtıktan sonra bir süre kovaladılar, ancak ortadan kaybolmayı başardık. Belh’te kadınların tutuklanmasının ardından buradan ayrılmak zorunda kaldım ve Kabil’e geldim. Burada diğer kadınlarla birlikte protestolarımı sürdürdüm. Tekrarlanan tehditler ve zulümden sonra İran’a, ardından Pakistan’a sığınmak zorunda kaldım. Pakistan’ta İranlı kadınlarla sokak protestolarına katıldım, ancak yasal belgelerimiz olmadığı için ülkeyi terk etmek zorunda kaldık. Sayısız tehdide rağmen, evlerimizden protestolarımıza devam ediyoruz ve sessiz kalmayacağız.”

Kadın, sözlerinin sonunda, “Biz Afganistanlı kadınları her gün ölüyoruz, ama ben seçtiğim yoldan geri dönmeyeceğim. İyi bir üne sahip olarak, özgürlüğüm ve ülkemdeki kadınların kurtuluşu için ölmek bile daha iyidir. Sonuçta, biz kadınlar başaracağız” mesajını verdi.