Somaliland’da erk sisteme meydan okuyan kadınlar toplumsal eşitlik için çalışıyor
Somaliland'daki kadınlar, haklarını savunmak için uluslararası bağlantılar kurarak, bölgesel ve küresel düzeyde değişim yaratmayı hedefliyor. Avukat Hanan Omar gibi kadınlar, Somaliland’daki toplumsal eşitlik için önemli adımlar atıyor.
ZOUHOUR MECHERGUI
Tunus- Somaliland, resmi adıyla Somaliland Cumhuriyeti, Afrika Boynuzu'nda yer alan, uluslararası alanda tanınmayan ancak fiilen egemen bir devlettir. Kuzeybatıda Cibuti, güney ve batıda Etiyopya, doğuda ise Somali ile sınır komşusudur. Somaliland, 2021 yılı itibarıyla yaklaşık 5,7 milyon kişilik bir nüfusa sahiptir. 1960 yılında kurulduktan sonra 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Somaliland, kadınların statüsünün diğer bazı Afrika ülkelerine göre daha istikrarlı olduğu düşünülmektedir.
‘Kadın örgütleri öncülüğünde büyüyen güçlü bir feminist harekete tanıklık ediyoruz’
Avukat ve feminist aktivist Hanan Omar, Somaliland’daki feminist hareketin köklerinin, kadınların eğitim ve kamusal hayata katılım hakkı talep etmeye başladığı bağımsızlık öncesi döneme uzandığını ifade etti. Hanan Omar, “Bu gelişme, özellikle 1970'li yıllarda ve Büyük Somali'nin merkezi yönetimi altında, kadınların eğitim ve sağlık alanlarına katılımının arttığı dönemde belirgin hale gelmiştir. Bağımsızlık sonrasında, kadınların barış ve yeniden yapılanma sürecinde üstlendikleri rol giderek daha görünür hale geldi. Bugün Somaliland’da, Nagaad Ağı gibi örgütlerin öncülüğünde büyüyen güçlü bir feminist harekete tanıklık ediyoruz. Ben de bu hareketin bir parçası olarak, siyasi temsil, kadın sünneti (FGM) ile mücadele ve erken evlilik gibi temel konular üzerine çalışan birçok cesur kadınla birlikte yol alıyorum. Aynı zamanda, parlamentodaki koltukların yüzde 30’unun kadınlara ayrılması yönündeki kampanyalara aktif olarak destek veriyoruz. Kültürel ve politik zorluklara rağmen feminist hareket, toplumda farkındalık oluşturmaya ve kadınların toplum içindeki statüsünü sağlamlaştırmaya çalışıyor” şeklinde konuştu.
‘NAGAAD Ağı, kadınları güçlendirmeyi amaçlıyor’
Somaliland'daki önde gelen kadın aktivistlerin, kadın örgütlerini güçlendirmelerindeki rolleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Hanan Omar, sözlerine şöyle devam etti:
“1997 yılında kurulan NAGAAD Ağı gibi, Somaliland’da kadınları savunmak için çalışan güçlü kadın örgütlerimiz var. NAGAAD, bugün Somaliland’daki en büyük kadın örgütleri ağlarından biri ve 40'tan fazla örgütü kapsıyor. Bu ağ, kadınları politik, ekonomik ve eğitimsel olarak güçlendirmeyi amaçlıyor, aynı zamanda erken evlilik ve kadın sünneti (FGM) gibi zararlı uygulamalara karşı kampanyalar yürütüyor. Bunun yanında, kadınların ekonomik olarak güçlenmesi, araştırma kapasitelerinin artırılması ve politik katılımlarının desteklenmesi için çalışan SIDRA adlı bir diğer önemli örgütümüz daha var. SIDRA, aynı zamanda Somaliland’daki kadınların yaşam koşulları üzerine araştırmalar da yapıyor. Bir diğer önemli kuruluş olan WAAPO ise, kadınların ve kız çocuklarının haklarını savunmak ve toplumsal farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli kampanyalar ve eğitim programları düzenliyor. Tüm bu çalışmalar, biz kadınların sesini daha gür çıkarmasını ve toplumsal dönüşümde daha fazla yer almasını sağlıyor.”
‘Kadın aktivistler ilham veriyor’
Somaliland’da kadınları desteklemeye hayatlarını adamış birçok kadın aktivistin olduğunu ifade eden Hanan Omar, “Örneğin, Asma Hashi Elbuh, hem uluslararası hem de yerel örgütlerde danışmanlık yapmış, kadın hakları alanında etkili savunuculuk çalışmaları yürütmüş çok değerli bir kadın hakları aktivistidir. Bir diğer örnek, Suha Mohamed Abdi. Özellikle kız çocuklarının eğitim yoluyla güçlendirilmesini hedefleyen toplumsal girişimlerin kurucusu ve aktif bir savunucusudur. Yaptığı çalışmalarla birçok genç kıza ilham oluyor ve onların hayata daha güçlü bir başlangıç yapmalarını sağlıyor. Ayrıca, özellikle kırsal bölgelerde kadınların hakları için çalışan, eski parlamento üyesi ve deneyimli bir kadın hakları aktivisti olan Amal Abdi Hassan da var. Kadınları aile içi şiddetten koruyan yasaların reformu konusunda uzun yıllardır mücadele veriyor ve bu alanda çok önemli bir fark yaratıyor” şeklinde konuştu.
Hanan Omar, kadın örgütlerinin parlamentoda ve yerel meclislerde kadınlara yüzde 30 oranında kota verilmesini talep eden “Parlamentoda Kadın Temsili İçin %30 Kampanyası” gibi nitelikli girişimlere dikkat çekti. Hanan Omar, ayrıca, kadın sünnetine karşı farkındalık yaratmak amacıyla toplumsal kampanyalar yürüten ve dini kabile liderleriyle iş birliği yaparak uygulamaya yönelik tutumları değiştirmeye çalışan birçok örgütten bahsetti. Hanan Omar, Somaliland'daki aktivistlerin ve örgütlerin, karşılaştıkları zorluklara rağmen kadın haklarını güçlendirme ve kültürel ile sosyal özelliklerle uyumlu yerel feminist farkındalık oluşturma konusunda önemli ilerlemeler kaydettiğini açıkladı.
‘Somaliland’da kadınlar temsilin dışında tutulmakta’
Hanan Omar, “Somaliland toplumu geleneksel olarak ataerkildir, erkekliğe ve ataerkil otoriteye değer veren, siyasette, toplumda ve hatta ailede erkeklerin liderlik ve karar alma pozisyonlarında tercih edilmesini sağlayan bir klan sistemiyle yönetilmektedir. Somaliland’da erkekler, kadınlara tercih edilmektedir. Kabileler, yaşlı erkekler aracılığıyla temsil edilirken, kadınlar hâlâ bu temsilin dışında tutulmaktadır. Bu da karar alma sürecinin tamamen erkeklerde başladığı ve bittiği anlamına gelir. Muhafazakâr dinsel anlayış, kadınların katılımını geleneksel dengeye bir tehdit olarak görmektedir. İslam, kadınların liderlik pozisyonlarında bulunmalarını yasaklamaz, ancak, kadınların dışlanmasını meşrulaştırmak için bazı aşırı yerel yorumlar kullanılıyor ve ‘kadının yeri evidir’ anlayışı yaygınlaştırılarak erkeklerin otoritesi pekiştirilmektedir” ifadelerinde bulundu.
Toplumsal cinsiyet rollerinin çocuklara aktarımı
Toplumsal cinsiyet rollerinin çocuklar üzerindeki etkileri hakkında da konuşan Hanan Omar, bu rollerin ebeveyinler tarafından erken yaşta çocuklara aktarıldığını belirtti ve şöyle devam etti: “Erkek çocukları ‘lider’ olarak yetiştirilirken, kız çocukları itaatkar, şefkatli ve sessiz olmaya yönlendirilir. Bu, toplumun tüm kesimlerinin, kadın ve erkek, bu kalıpları kabul edip yeniden üretmesine yol açar. Ayrıca, kadın liderliğinin normlardan sapma olarak görülmesi ve ‘değerlerin parçalanması’ korkusu, toplumsal direnişe ve değişim korkusuna neden olur. Bazen kadınlar dolaylı olarak erkek yapılarının pekiştirilmesine katkıda bulunurlar ve bunun nedeni zayıflık veya boyun eğme değil, daha çok sosyal kabul gibi karmaşık faktörlerdir. Birçok kadın itibarlarını veya aile istikrarlarını korumak ve alternatif ve destek eksikliği nedeniyle geleneksel rollere uymayı tercih eder. Zincirleri kırmaya çalışan kadınlar izole edilir. Ayrıca, sevgi ve ilgiyle motive olan anneler, kızlarında itaat ve boyun eğme kavramlarını yeniden ürettikleri için değerleri aktarırlar, çünkü kendileri de bunu yapmak üzere yetiştirilmişlerdir. Ancak, bunun feminist farkındalık eksikliği veya direnen kadınların yokluğu anlamına gelmediğini vurgulamak önemlidir. Aksine, hem evde hem de diasporada, bu yapılara karşı her gün mücadele eden birçok Somaliland kadını var.”
‘Cinsiyete dayalı şiddet artıyor, mevcut ceza yasası güncelliğini yitirmiş’
Hanan Omar, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası örgütlerin, çatışmadan kaynaklanan tecavüz ve aile içi şiddetin giderek yaygınlaştığı Somaliland’da, kadınlara yönelik şiddetin artması ve yasaların kadınları ne ölçüde koruduğu konusunda dile getirdiği derin endişelere değindi. Cinsiyete dayalı şiddetin giderek daha ciddi bir sorun haline geldiğini vurgulayan Hanan Omar, özellikle kadınları cinsel veya aile içi şiddetten koruyan kapsamlı ve etkili yasaların eksikliği göz önüne alındığında hem yerel topluluklar hem de Birleşmiş Milletler gibi uluslararası örgütlerin endişe duyduğunu belirtti. Mevcut ceza yasasının, İtalyan yönetimi döneminden kalma ve artık güncelliğini yitirmiş bir yasa olduğunu ifade eden Hanan Omar, aile içi şiddet ve tecavüzün suç olarak açıkça tanımlanmadığını belirterek, “Ayrıca her türlü şiddete karşı kadınları korumaya yönelik özel bir yasa defalarca çıkarılmaya çalışıldı, ancak bir sonuca ulaşılamadı. Bu süreç bazı dini ve kabile gruplarının engeline takılıyor” dedi.
Hanan Omar, sivil toplumun rolüyle ilgili olarak, “Bu zor gerçeğe rağmen, sivil toplum, kadınlara yönelik şiddetle mücadelede önemli ve giderek büyüyen bir rol oynuyor. En belirgin çabalardan biri, NAGAAD, WAAPO ve SWDC gibi örgütlerin, kadın hakları ve cinsel şiddet etrafındaki sessizliği sona erdirme ihtiyacı konusunda farkındalık kampanyaları yürütmesidir. Ayrıca, bazı dernekler, kaynak eksikliklerine rağmen, şiddet mağdurlarına ücretsiz hukuki danışmanlık ve psikolojik yardım sağlayarak yasal ve psikolojik destek de sunuyor” diye kaydetti.
Hak mücadelesi yürüten örgütlere çağrı: Devlete baskı yapın
Eşitlik mücadelesi yürüten tüm örgütlere, devletin kadınları korumak için yasa çıkarması adına baskı yapması çağrısında bulunan Hanan Omar, “Kadınlar ve aktivistler öncülüğünde sivil toplum, kadınları şiddetten koruyan bir yasanın çıkarılması için yıllardır parlamentoda lobi faaliyeti yürütüyor. Ancak, bazı aşırıcılık yanlılarının muhalefeti nedeniyle bu çabalar sekteye uğradı. Somaliland'da kadınlara yönelik şiddet giderek artıyor. Güçlü yasaların olmaması, zayıf bir yargı sistemi ve katı toplumsal normlar, kadınları özellikle savunmasız bir konumda bırakıyor. Ancak, sivil toplum, özellikle de kadın öncülüğündeki sivil toplum kuruluşları, sessizliği bozmaya ve bu konuları toplumsal tartışmaların ön saflarına taşımaya başlıyor ki bu da kendi başına değişime doğru önemli bir adım" sözlerine dikkat çekti.
Hanan Omar, diğer Afrika ve Arap örgütleriyle ağ kurmak ve deneyim alışverişinde bulunmak konusunda şunları söyledi:
‘Arap ve Afrika örgütleriyle bağlantı kurma çabaları var’
“Somaliland bağlamında, yerel kadın örgütlerinin Arap ve Afrika örgütleriyle bağlantı kurma çabaları zaten var. Ancak, bu çabalar siyasi ortama ve uluslararası desteğe bağlı olarak örgütlenme ve sürdürülebilirlik düzeyleri açısından farklılık gösteriyor. Afrika örgütleriyle ortaklıklar kurmak için çalışıyoruz ve Somaliland’daki bazı kadın örgütleri, Kenya, Etiyopya ve Uganda gibi ülkelerdeki örgütlerle kadın sünnetiyle mücadele, kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesi ve cinsel şiddete maruz kalan kadınları destekleme gibi alanlarda işbirliği yapıyor. Bu ortaklıklar, genellikle bölgesel veya uluslararası örgütler tarafından finanse edilen projeler aracılığıyla elde ediliyor. Ortadoğu örgütleriyle temas ise hâlâ sınırlı, ancak zaman zaman Arap Birliği veya Avrupa-Akdeniz Feminist Girişimi gibi bölgesel feminist örgütler tarafından düzenlenen konferanslar aracılığıyla ya da Arap dünyası da dahil olmak üzere çeşitli bölgelerden örgütleri bir araya getiren BM kuruluşları tarafından uygulanan programlar aracılığıyla temaslar kuruyoruz.”
Engeller ve zorluklar konusunda Hanan Omar, Somaliland’ın uluslararası alanda tanınmayan siyasi statüsünün, bölgesel platformlara erişimde yaşanan finansman eksikliği ve lojistik zorluklarla birlikte, bazı durumlarda resmi iş birliğini engelleyebileceğini açıkladı.