Savaşın en ağır bedelini kadınlar ödüyor: Faslı kadınlardan dayanışma çağrısı

Savaş ve kriz bölgelerindeki kadınların maruz kaldığı ihlallere dikkat çekerek uluslararası dayanışma çağrısı yapan Faslı kadın aktivistler, hakların bölünmez olduğunu vurgulayarak, sivil toplumu harekete geçmeye davet etti.

HANAN HARITE

Fas – Faslı kadın hakları aktivistleri, savaş ve kriz bölgelerindeki kadınların yaşadığı ihlallere dikkat çekerek, uluslararası kadın dayanışmasının önemine vurgu yaptı. Aktivistler, Filistin, Sudan, Irak ve Suriye’de kadınların maruz kaldığı yerinden edilme, şiddet ve insanlığa karşı suçların görünür kılınması gerektiğini belirtti. Ayrıca, krizlerin en ağır yükünü kadınların çektiğini ve hakların bölünmez olduğunu vurgulayarak, tüm dünyadan sivil toplumu harekete geçmeye çağırdı.

Hastaneler ve kadın sığınma evlerinin hedef alınması

Multaqa Kadın Derneği aktivisti ve Fas İnsan Hakları Derneği üyesi Zahra Kubai, Gazzelilerin savaş sırasında yaşadıklarını “sivillere yönelik zorla yerinden edilme ve etnik temizlik” olarak tanımladı. Zahra Kubai, hastaneler ve kadın sığınma evlerinin hedef alınmasının, Filistin halkının sosyal ve kültürel devamlılığını baltalamayı amaçlayan örgütlü bir politika olduğunu söyledi. Savaşın özellikle kadınları hedef aldığını belirten Zahra Kubai, “Kadınlar toplumun temelidir. Onlara yönelik saldırılar, tüm toplumun geleceğini tehdit ediyor” diyerek, Gazzeli kadınların yaşadıklarının münferit olaylar olmadığını, aksine savaşlarda kadınların en savunmasız grup olarak tekrar tekrar hedef alındığını vurguladı.

Zahra Kubai, sözlerine şöyle devam etti:

“Sudan, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere milyonlarca yerinden edilmiş insanın yaşadığı çarpıcı bir örnek. Bu kadınların büyük bir kısmı cinsel istismara ve insanlığa karşı suç teşkil eden ihlallere maruz kaldı. Dünyanın farklı yerlerinde de benzer sahnelere tanık olduk. Özellikle Irak ve Suriye’de kadınlar yerinden edilme, yakınlarını kaybetme ve savaşın en ağır bedellerini ödeme durumuyla karşı karşıya kaldı.”

‘Dayanışma Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını vurgulamada önemli bir adım’

Zahra Kubai, yerel ve uluslararası kadın girişimlerini memnuniyetle karşıladığını belirterek, dayanışmanın Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını vurgulamada önemli bir adım olduğunu söyledi. Faslı kadın aktivistlerin katıldığı en önemli sembolik girişimlerden biri olarak “Karar Kervanı”nı gösteren Zahra Kubai, özellikle Hatice Riyadi’nin, kadınların erkeklerle eşit ve aktif şekilde hareketlerde yer almasının bir örneği olduğunu vurguladı.

Kadın mücadelesinin siyasi ve sosyal alanlarda devam etmesi gerektiğine dikkat çeken Zahra Kubai, kadın dayanışmasının aileye de uzandığını ve haklı davalar için daha geniş bir destek tabanını güçlendirdiğini ifade etti. Zahra Kubai, uluslararası sivil toplumu da baskı mekanizmasını ve işgal politikalarını durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

‘Uluslararası sözleşmelerin açık ihlali var’

Fas İnsan Hakları Derneği merkez ofis üyesi insan hakları aktivisti Naima Wahli de şu ifadelerde bulundu:

“Gazze’de yaşanan olayları, geçmişte çeşitli ülkelerden kadınların katıldığı ‘Direniş Filosu’ gibi uluslararası dayanışma deneyimleriyle tanık olduk. Filoya katılan kadınların imajı, sınırları aşan bir sivil direnişin anlamını somutlaştırdığı için kolektif hafızamızda hala canlılığını koruyor. Bu hareket, işgalci güçlerin büyük güçlerin desteğiyle yürüttüğü savaş karşısında özgür halkların iradesinin simgesidir. Gazze ve Filistin topraklarındaki insani duruma gelince, Filistinlilerin maruz kaldığı ağır ihlaller ve soykırım suçları uluslararası sözleşmelerin açık ihlali anlamına geliyor ve halkın iradesine bir meydan okuma teşkil ediyor. Durumu trajik ve acı verici olarak nitelendiriyorum. Gazze halkı, ister tutuklanma, ister eşlerini ve oğullarını kaybetme, isterse yerinden edilme sırasında bombalanma gibi durumlarla doğrudan hedef alınarak katledilme, açlık ve zorunlu göçün ağırlığı altında yaşadı. Bu durum, açıkça savaş suçları kapsamına giriyor.”

‘Sudan alarm veriyor’

Her krizin yükünü kadınların çektiğini dile getiren Naima Wahli, “Her felaket veya krizde ilk acı çekenler kadınlardır. Her protesto hareketinde kadınlar ön plandadır. Durumlar savaşa dönüştüğünde ise kadınlar yine ilk kurbanlar oluyor, çünkü en savunmasız olanlar onlar. Sömürüye, tecavüze, açlığa ve onur ihlallerine maruz kalıyorlar. Sudan ve diğer bölgelerde yaşananlar bunun alarm verici örnekleri. Filistin meselesine yoğun bir şekilde odaklanmak önemli, ancak bu, her gün yerinden edilme, sığınma ve cinsel şiddetle karşı karşıya kalan diğer kadınların acılarını gölgelememeli. Ayrıca sağlık, eğitim ve istihdam gibi en temel haklarından mahrum bırakılan göçmen kadınların içinde bulunduğu zor duruma da dikkat çekmek istiyorum” sözlerine dikkat çekti.

“Kadın hakları mücadelesinin bölünmez olduğunu kaydeden Naima Wahli, “Haklarımız bölünmez ve mücadelemiz birbirinden ayrılamaz, bölünemez. Faslı kadınlar olarak, çatışma bölgelerindeki kadınlarla, göçmenlerle, kadın tutsaklarla ve güvencesiz koşullarda acı çekenlerle tam dayanışmamızı ilan ediyoruz. Onlar için gerçek bir uluslararası koruma sağlanmasını ve yaşam, onur ile insanca bir yaşam hakkının garanti altına alınmasını istiyoruz” dedi.