Rûken Nexede: ‘Jin jiyan azadî’ özgür ve eşit bir toplum inşa etmenin felsefesidir
Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu (KJAR) Koordinasyon Üyesi Rûken Nexede, kadınların ‘Jin, jiyan, azadi’ felsefesi ile kendi yaşamlarını kurduğunu vurgulayarak yeni yaşamda kadınların öncü olduğunu söyledi.

Haber Merkezi- “Jin, jiyan, azadi” felsefesi hem İran’daki toplumsal dönüşümdeki rolü ile tüm dünyanın dikkatini çekti hem de Kürdistan ve bölgedeki etkisi hala devam ediyor. Kadınlar, “jin, jiyan, azadî” felsefesi ile yaşamlarını yeniden örgütlüyor ve mücadele etmeye devam ediyor.
Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu (KJAR) Koordinasyon Üyesi Rûken Nexede, ‘jin, jiyan, azadi' ayaklanmasının yıl dönümünde İran’daki kadın ve erkeklerin direnişinin yeniden hatırlanmasının bir fırsat olduğunu belirtirken bu devrimin, aileden topluma kadar baskıcı yapıları sorgulayan bir felsefe olduğunu vurguladı.
‘Tarihsel bir yanıt’
“Jin, Jiyan, Azadî” devriminin yıl dönümü, sadece bir sloganın ya da sembolün anımsatılması değil; son yıllarda toplumda şekillenen değişimlerin, kazanımların ve karşılaşılan zorlukların değerlendirilmesi için bir dönüm noktası şeklinde anlatan Rûken Nexede, ayaklanmanın önemini ajansımıza değerlendirdi. Rûken Nexede, bugünün kadınlar ve erkekler için taşıdığı anlamı “‘Jin, Jiyan, Azadî’ devrimi sadece bir günü anmak değildir; hepimizin omuzlarına mücadeleyi sürdürme sorumluluğunu yükleyen tarihsel bir andır. Bu devrim, tahakküm ve insanlığın yok edilmesine köklü bir yanıttır; Gazze’den Kürdistan’a, Belucistan’dan İran’a kadar yağmaya ve katliama karşı direnişin feryadını canlı tutan bir yanıttır” sözleri ile açıkladı.
‘Jin, Jiyan, Azadî’ felsefesi
Rûken Nexede, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Biz kadınlar, annelerimizden öğrendiğimiz direnç ve cesaretle, tahakkümün sürmesine izin vermeyeceğimizi gösteriyoruz. 'Jin, jiyan, azadi’ özgür yaşam için bir fırsattır; gelip geçici bir slogan değil, İran halkının kavrayıp kendi diliyle yansıttığı ortak bir felsefedir. Bu felsefe insanları adaletsizliğe karşı direnişe çağırır, nesilleri özgür kişiliklerin oluşumuna ve bilinçli seçimlere yöneltir. Kökenleri Kürdistan’ın özgürlük mücadelesine ve Kürt kadınlarının direnişine dayanır; kadınların yaşam ve özgürlük aşkıyla ataerkil sistemi temellerinden sarstığını kanıtlayan bir tarihtir.”
Rûken Nexede, bu felsefenin sadece bir slogan değil, özgür yaşamın düşünsel temeli olduğunu vurgulayarak “Kadının ailede, toplumda ve dünyada konumunu sorgulayan bir düşüncedir. Kadınlar bu sorularla direnişin ve birliğin çekirdeğini yarattılar, ataerkil baskıların temellerini sarsacak bir güç haline geldiler. Erkekler de mücadelede kadınlar olmadan hiçbir şeyin tamamlanamayacağını anladı. Sokaklarda ve ailelerde, kurşunların dahi yıkamadığı bir dayanışma duvarı örüldü” şeklinde konuştu.
İran devletine bir darbe
“Bu direnişin en önemli kazanımlarından biri, zindanlarda kadınların mücadeleyi canlı tutmasıydı” diyen Rûken Nexede, kadınların hapishaneleri direniş alanlarına çevirdiğini ifade ederek "Slogan soğuk duvarlarda yankılandı, dışarıya ulaştı, sessizliği kırdı. Zindanlarda, bu devrim ‘Özgürlük Akademisi’ne dönüştü; kadınların düşünce ve iradesi, İran rejiminin baskıcı yapılarına büyük bir darbe vurdu” şeklinde konuştu.
Küresel etki ve bölgesel ilham
Bugün İran’da kadınların öncülüğündeki direnişin devrimi yaşanabilir bir kültüre dönüştürdüğünü ifade eden Rûken Nexede, şöyle devam etti:
“Bu direniş sokaklarla sınırlı değil; hapishanelerde bile sarsılmaz bir birliktelik ortaya çıktı ve Ortadoğu’ya yayıldı. Hindistan’dan Kürdistan’a, kadınlar ve gençler bu slogandan ilham alarak şiddet ve baskıya karşı direndi; erkekler de onların yanında yer aldı. Rojava’da Kadın Devrimi demokratik bir toplum inşa etti ve bölge için ilham verici bir örnek oldu. Bugün İranlı kadınlar da özgürlük ve eşitlik bilinciyle yeni bir toplum inşa etme yolunda kararlı adımlar atıyor. Bu hareket, baskının artık çözüm olmadığını; gerçek değişimin kadınların direnişi ve özgür bir toplumun kuruluşuyla mümkün olduğunu gösteriyor.”
Toplumsal dönüşüm ve kadınların öncülüğü
Rûken Nexede, değişim sürecinin günlük olarak ilerlediğini vurgulayarak “‘Jin, jiyan, azadi’ devrimi, bireyden toplumun yapılarına kadar değişimi taşıyor. Eğer mevcut sistem bu değişimleri anlayıp yanına alırsa yol açılabilir; aksi halde çıkmazda kalır. Bu tarihsel aşamada kadınların öncülüğü, devrimin hedeflerini gerçekleştirmek için sorumluluk üstlenmeleri şarttır. Gerçek özgürlük, gençlerin, annelerin ve kadınların günlük mücadelesiyle hayata yansır. Her direniş, baskıya verilen bir cevap ve özgür İran için verilen bir sözdür” diye ifade etti.
Rûken Nexede, ataerkilliğin binlerce yıllık köklere sahip yapısal bir sorun olduğuna işaret ederek “Erkekler tahakkümcü zihniyetle yetiştiğinde, her şeyi kendine ait görür, baskıcı davranışı büyütür. Ancak özgür bir zihniyetin ve kişiliğin yeniden inşasıyla bu düzen çöker, erkekler de ortak ve eşit bir yaşam kurabilir. Çoğu toplumsal yapı erkekler tarafından kurulmuştur; hatta ona tam uymayanlar bile bu çerçevede kalır. Özgür düşünce ve kişilik, eşit yaşamın ön koşuludur” şeklinde konuştu.
‘Kadınlar kendi sistemlerini kuruyor’
Rûken Nexede, değerlendirmesinde en son şunları dile getirdi:
“Bugün kadınlar öncüdür, kendi sistemlerini ve yapılarını kuruyor, haklarını ve özgür yaşamı arıyor. Erkekler de özgürlük yolunu seçerse, İran ve dünya yaşam ve güzellikle dolacaktır. Kadınlar adaletli ve cömerttir ama bu, suçları görmezden geldikleri anlamına gelmez. Bugün kadınların elinde şiddetsiz ve baskısız yeni bir geleceği kurma fırsatı var: ‘Jin jiyan azadî’ devrimi.”