Libyalı kadın aktivistler: Çatışmalar daha da tırmanmadan durdurun

Trablus’ta yeniden alevlenen silahlı çatışmalar, kadınların eğitimden sağlığa, toplumsal hayattan iş gücüne kadar pek çok alanda geri plana itilmesine yol açıyor. Hak savunucuları, uluslararası topluma acil önlem çağrısı yapıyor.

HINDIYA AL-ASHEPY

Libya- Libya’daki silahlı çatışmalar, özellikle kadınlar ve çocuklar gibi grupları etkileyen sosyal ve ekonomik sorunlara neden oluyor; kadınların toplumsal rolü ciddi şekilde zayıflıyor.

Ülkede çatışmaların gölgesinde kalan kadınlar kaçırılma tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Bu tehdit özellikle siyasi ve insan hakları alanında aktif olan kadınları hedef alıyor. Ayrıca, yaşam ve sağlık koşullarındaki kötüleşme, artan aile içi şiddet ve cinsel saldırılar, kadınların temel hizmetlere ve eğitime erişimden mahrum kalması gibi sorunlar da yaygınlaşıyor. Tüm bu gelişmeler, kadınların kamusal ve toplumsal yaşama katılımını ciddi şekilde etkiliyor.

Başkent Trablus’ta, Ulusal Birlik Hükümeti’ne bağlı güçlerle, Başkanlık Konseyi’ne bağlı Rada Güçleri arasındaki yeni çatışma gündemi kadınlar ve çocukların hak ihlallerine uğrama korkusunu arttırdı. Hükümetin sivil halkı korumada yetersiz kalması bu endişeleri daha da körükledi.

‘Sivil toplum çalışmaları sekteye uğruyor’

Hak savunucusu Naime El-Aribi, “Kadınların üye olduğu sivil toplum kuruluşları, Trablus’ta silahlı milis gruplar arasında yaşanan çatışmalardan doğrudan etkileniyor. Bu çatışmalar, kadınların Batı Libya’daki programlara ve gelişim faaliyetlerine katılımını da engelliyor” dedi. Silahlı çatışmaların kadınlar ve çocuklar üzerindeki etkisinin büyük olduğunu, toplumsal birliği zayıflattığını söyleyen Naime El-Aribi, ayrıca Libya’nın iç işlerine dış müdahaleleri de reddettiğini vurguladı.

Eğitim ve iş hayatı da etkileniyor

Kadın ve Çocuk İçin Umut Derneği Üyesi Henan El-Medbel, silahlı çatışmaların kadınların eğitim ve mesleki performansını olumsuz etkilediğini belirterek “Siyasi ve silahlı şiddet, kadının hem iş gücündeki verimliliğini hem de eğitimini doğrudan etkiliyor. Bu da toplumsal katkısını sınırlıyor” diye konuştu. Üniversite ve yüksekokullarda görev yapan kadın öğretim üyelerinin, yaşadıkları şehir dışında çalışmakta zorlandıklarını belirten Henan El-Medbel, özellikle Trablus veya başka kentlerde çatışmalar yaşandığında eğitim sürecinin sekteye uğradığını ve bunun yalnızca kadınları değil, gelecek nesilleri de etkilediğini vurguladı. Henan El-Medbel, “Kadın toplumun asli bir parçasıdır; işçi, memur, lider, eğitmen, anne ve daha birçok rolde yer alır. Ancak çatışmalar, kadının rolünü sınırlar ve etkisizleştirir, bu da toplumun genel dengesini bozar” dedi. Henan El-Medbel, silahlı gruplar ve yaygın silahlanma sorununa kalıcı çözümler bulunması gerektiğine dikkat çekerek, geçici adımların işe yaramadığını ve bu sorunun ülkenin genel istikrarını etkilediğini ifade etti.

Kadınların fiziksel ve psikolojik sağlığı tehdit altında

İnsan hakları aktivisti Kadriye Osman ise özellikle gece saatlerinde meydana gelen çatışmaların, kronik hastalıkları olan veya engelli kadınlar için büyük risk oluşturduğunu açıkladı. Bu kadınların çatışma bölgelerinden tahliye edilmesi zor olduğundan, insani krizlerin yaşandığını ve acil yardım ekiplerinin müdahalesinin geciktiğini aktardı. Kadriye Osman, “Silahlı çatışmalar, kadınların hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını olumsuz etkiliyor. Aynı zamanda aile içindeki rollerini de zayıflatıyor” şeklinde konuştu.

Uluslararası uyarılar

Human Rights Watch’un Trablus’taki olaylarla ilgili yayımladığı raporda şu ifadelere yer verildi: “Trablus’taki çatışmalarda mahsur kalan siviller, silahlı grupların sorumsuz ve pervasız eylemlerinin bedelini ödüyor. Bu gruplar, yerleşim bölgelerinde ağır silahlar kullanarak sivillerin hayatını hiçe sayıyor.”

Örgüt, silahlı grupların sivilleri koruma sorumluluğunu taşıdığını ve yetkililerin, halkın barışçıl protesto hakkını güvence altına alması gerektiğini vurguladı.