KJK: 27 Şubat çağrısı emeğin gerçek değerine kavuşacağı ülkenin inşası çağrısıdır
KJK Koordinasyonu, yaptığı açıklamada “1 Mayıs’ı sosyalizmin inşa edilme günü yapalım” diyerek, 27 Şubat çağrısının emeğin gerçek değerine kavuşacağı bir ülkenin inşa çağrısı olduğunu belirtti.

Haber Merkezi- Kürdistan Kadın Toplulukları (KJK) Koordinasyonu, mücadele, birlik ve dayanışma günü olan 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı yaptıkları yazılı açıklama ile kutladı. KJK yaptıkları açıklamada Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın tam da emeğin gerçek değerine kavuşacağı bir ülkenin inşa çağrısı olduğunu belirtti.
KJK Koordinasyonu ayrıca, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü hamlesini büyütmek ve süreklileştirmek için 1 Mayıs’ın direniş ruhuyla 3 Mayıs’ta ‘Özgür Yaşamla Diyaloglar’ şiarıyla yapılacak eylem ve etkinliklere katılmaya çağırdı.
Başta demokratik toplum ve özgür yaşamın en büyük emekçisi olan Abdullah Öcalan’ın, çürüyen sisteme karşı mücadele eden emekçi kadınların, anaların ve tüm emekçi insanlığın 1 Mayıs’ını kutlayan KJK Koordinasyonu, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Mayıs, aynı zamanda şehitler ayıdır. Mayıs ayı şehitlerimizi, canları pahasına emek mücadelesini büyüten, süreklileştiren tüm 1 Mayıs şehitlerini saygı ve minnetle anıyor, emek mücadelesini zaferle taçlandırma sözümüzü veriyoruz.
Emek, toplumu var eden esas değerdir. Emek olmadan ne toplumun ne de toplumsallığın varlığından bahsetmek mümkündür. Toplumu toplum yapan çalışanların emeği, alın teridir. Bu nedenle kapitalist sistem her zaman emeği değersizleştirmeye ve alın terini anlamsız hale getirmeye çalışmıştır. Bunu yaparken de en fazla ekonominin gerçek sahibi olan kadınlara yönelmiştir.
Kadın, bu sistemin ücretsiz ya da en ucuz kölesi, yine en özgür olduğu faaliyetten kopartılarak evin kölesi haline getirilmiştir. Ayaklarının altında cennetin olduğunu söyledikleri analarımızı çöplerden yemek bulmaya muhtaç etmiş, çocuklarına bakamamanın vicdani ağırlığı altında ezilmelerine neden olmuşlardır. Ekonomiye sadece para ve kâr olarak bakan bu sistem, 24 saat çalıştığı halde anaların emeğini görmezden gelmiştir. Aklı, gücü, vücudu param parça edilip pazarda satışa sunulurken en kıymetsiz işçi muamelesi görmüştür. Mevsimlik işçi olarak gittikleri metropollerde trajediler yaşamış, taciz, tecavüz dahil erkek egemen sistemin cinsiyetçi saldırılarına maruz kalmışlardır. Daha ağır koşullarda çalıştırılmalarına rağmen aynı ücreti bile alamamış, psikolojik baskı ve mobbinge maruz bırakılarak adeta çalışamaz duruma getirilmişlerdir.
Çocuklar da en az kadınlar kadar büyük mağduriyet yaşamıştır
Ailesinin geçimine katkı sağlamak için küçük yaşta çalışmaya başlayan çocuklar da en az kadınlar kadar büyük mağduriyet yaşamış, en az ücretle, en kötü koşullarda, güvencesiz çalıştırılmıştır.
İşçiler, düşük ücretle köle gibi çalıştırılmaktan tutalım keyfi işten çıkarılmaya, katliam düzeyinde iş cinayetlerine maruz kalmış, 40-50 yıl çalışan insanlar emekli olduktan sonra inşaatlarda iş cinayetlerinde katledilmiş, ucuz ekmek kuyruklarında saatlerce beklemeye muhtaç edilmişlerdir. Yine tarımdan hayvancılığa insanlığın en temel ekonomik faaliyetleri devlet eliyle yok edilmiş, ürünler caddelere dökülmüştür. Hakkını arayan işçiler, patronlar ve devlet yetkilileri tarafından sokak ortasında dövülmüştür.
Dünya genelinde yaşanan savaş, ekonomik kriz, açlık, susuzluk, tüm bunların getirdiği göç, eğitim ve sağlık gibi sorunlar bir bütün yaşamı krizli hale getirmiştir. Toplumun bütün enerjisini hayatta kalmak uğruna bir lokma ekmek bulmaya yönelten kapitalist sistem, yaşattığı diğer krizlerin üzerini de ekonomik krizlerle örtmeye çalışmaktadır. Bir yanda açlıktan kırılan toplum, diğer yanda halktan çalıp çırptıklarını nereye koyacaklarını bilmeyen hırsız devlet sistemi ve çeteler artmıştır. Kapitalizm, evrensel bir sistem olduğu iddiasıyla çıkmış olsa da bugün yaşanan bunalımlar sosyalizme duyulan ihtiyacı bir kez daha kanıtlamıştır. Önder Apo, yaşanan bu krizli halden çıkışın yolunu sosyalist yaşamda görmüş, ‘Sosyalizmsiz olmak demek, havasız olmak demektir’ belirlemesiyle mücadelemizin rotasını ifade etmiştir.
Kapitalizme harcanan emek, emeğin katilidir
Sosyalizm, çalışmak demektir ama kapitalist sistemin hizmetine çalışmak değildir. Kapitalist sistemin gelişmesi ve yayılması için harcanan emek, gerçek emek olmayıp aksine emeğin katli anlamına gelir. Bu temelde de hayallerimizden tutalım bir bütün yaşamımızın özgür yaşama hizmet eden bir çalışma ve emekle geçmesi gerekir.
Yüzyıllardır sömürge ve işgal altında olan Kürdistan ve Ortadoğu insanı, ülkesinin ve emek değerlerinin elinden alınmasıyla emeğine ters düşen konumda bırakılmıştır. Bunun için büyük bir yurtseverlik savaşımının gerekli olduğunu, özgür ve demokratik yaşamı inşa etmeden emeğin de özgürleşemeyeceğini biliyoruz. Çünkü özgür ülkede verilen emek, toplum için verilen toplumsal emektir. Köleleştiren değil, iradeyi geliştiren yaratıcı bir emektir. Özgür yaşamı geliştirmeye, toplumu özgürleştirmeye hizmet eden emek, bu uğurda dökülen alın teri kutsaldır. Bu nedenle ana emeği, kadın emeği en fazla sömürülen, görmezden gelinen emek olmakla birlikte en kutsal emektir. Kadının yaşamın temeli olduğu felsefesinden yola çıkarak böylesi bir günde kadının emeğini görmezden gelen erkek egemen sistemi yıkmadan, emeğe ve emekçiye gerçek değerini vermekten, özgürleşmeden bahsedilemez. Yani kadını özgürleştirmeden yaşamın, yaşamı özgürleştirmeden de emeğin özgürleşmesi mümkün değildir. Bugün Rojava’da inşa edilen özgür ve demokratik toplum, ekonominin gerçek sahibi olan kadınların emeğinin sonucudur.
1 Mayıs’ı bir yandan emekçilerin uluslararası dayanışma, birlik ve mücadele günü olarak kutlarken, diğer yandan da ekonomiye sıkıştırılmaktan kurtarılan sosyalizmin, sosyalist kişiliğin ve yaşamın inşa edilme günleri yapmalıyız. Önder Apo’nun 27 Şubat’ta yapmış olduğu Özgür Yaşam ve Demokratik Toplum Çağrısı tam da emeğin gerçek değerine kavuşacağı bir ülkenin inşa çağrısıdır.
Önder Apo sosyalistçe yaşayarak göstermiştir
Önder Apo, tüm yaşamını sosyalizme adamış, moralden ekonomiye, kadın erkek ilişkilerinden ekolojiye, eğitimden sağlığa toplumsal olan tüm konulara sosyalist bir bakışla yaklaşmıştır. Sosyalizmin bir yaşam olduğunu, 27 yıldır rehin tutulduğu zindanda sosyalistçe yaşayarak göstermiştir. Bu temelde Kürt kadınlarını ve Önder Apo’ya yoldaş olmak isteyen tüm kadınları, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü hamlesini büyütmek ve süreklileştirmek için 1 Mayıs’ın direniş ruhuyla 3 Mayıs’ta ‘Özgür Yaşamla Diyaloglar’ şiarıyla yapılacak eylem ve etkinliklere katılmaya çağırıyoruz. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere anaları, köylüleri, işçileri, emekçileri bu çağrıyı sahiplenmeye ve bu temelde mücadele etmeye çağırıyoruz.”