Direnişin şiarı: Biz ölümden büyüğüz
Tişrîn Barajı'nda bombardıman uçakları ve top atışları altında Kuzey ve Doğu Suriye halkı, "Biz ölümden büyüğüz” diyor. Bu haykırış, bir yaşam felsefesine, halkların ve kadınların kaderini değiştiren bir direnişe dönüştü.

BERÇEM CÛDÎ
Kobanê- Kuzey ve Doğu Suriye son 5 ayda varlık ve yokluk arasındaki zorlu deneyimi yaşadı. Toplumsal yaşam modelini benimseyen insanlar, tehlikeli koşullara rağmen güçlü bir birlik ve dayanışma ile bu zorlukları aşmayı başardılar. Bu süreçte devrimci halk savaşı stratejisini benimseyerek, 14 yıllık onurlarını, varlıklarını ve kazanımlarını savundular. Bu noktalar, özellikle Tişrîn Barajı’ndaki toplumsal direnişte belirgin şekilde öne çıktı.
Tişrîn Barajı direnişi
Aralık 2024’te Baas rejiminin çöküşünün ardından, Türk devleti ve ona bağlı çeteler Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik işgal saldırılarına başladı. Bu saldırılar özellikle Şehba, Minbic, Qereqozak Köprüsü ve Tişrîn Barajı çevresinde yoğunlaştı. Türk devleti, Suriye'deki işgalini genişletmek amacıyla tüm askeri ve lojistik gücünü seferber etti. Bu saldırılar karşısında halk, savunma güçleriyle birlikte topyekûn bir direniş kararı alarak imha dayatmalarına karşı varlığını savunmak üzere ön saflarda yer aldı. Bu çerçevede Kuzey ve Doğu Suriye halkı, 8 Ocak 2025’te Tişrîn Barajı’na giderek suyunu, toprağını, enerjisini ve barajını koruma iradesini ortaya koydu.
Binlerce kadın, genç ve erkek, adeta bir ordu gibi Tişrîn’e akın etti. Türk devleti, halkın iradesini kırmak ve kararlılığını zayıflatmak amacıyla konvoyları doğrudan hedef aldı. Bu saldırılar sonucunda çok sayıda kişi yaralandı, bazıları hayatını kaybetti. Konvoylara yönelik yoğun top atışları bile halkın barajı savunmasını engelleyemedi. Özellikle Kobanê halkı, IŞİD’e karşı yürütülen direnişin mirasını ve gücünü taşıyarak Tişrîn’e aktı. Halk, barajı koruma kararlılığıyla hedefine ulaştı ve nöbet eylemlerine başladı. Bu direniş, tüm saldırılara, yoğun bombardımanlara ve ağır bedellere rağmen bugün de devam ediyor. Fırat Kantonu, Tebqa, Rakka, Dêrazor ve Cizîr’den binlerce kişi, konvoylar halinde Tişrîn’e ulaşarak nöbet tutmayı sürdürüyor. Türk devleti ise barajı koruyan sivilleri doğrudan hedef alıyor. Şu ana kadar elde edilen bilgilere göre 25 kişi hayatını kaybetti, 270’i aşkın kişi ise yaralandı. Yaşamını yitirenler arasında aileler, sanatçılar, gazeteciler, sağlık çalışanları, siyasetçiler ve aktivistler de bulunuyor. Hayatını kaybedenler arasında Kobanêli Hêza Mustefa ve eşi Edhem Mustefa da vardı. Toprak savunmasında birlikte yaşamını yitiren çiftin geride bir yaşındaki çocukları Tala kaldı.
Biz ölümden büyüğüz
Tişrîn Barajı üzerinde günlerce devrimci halaylar çekildi, onurlu bir yaşamın anısını ve inancını yansıtan sloganlar yankılandı. Kadınların, Star tanrıçasının gücüne selam dururcasına yükselttiği zılgıtlar gökyüzünde çınladı. Bu atmosfer, tarihi bir direnişin eşsiz dokusunu ördü. Yankılanan onlarca slogan arasında manevi olarak en çok öne çıkanı “Biz ölümden büyüğüz” sloganı oldu. Bu güçlü ifade, halkın zihninde Kobanê direnişini yeniden canlandırdı. 2014 yılında, Kobanê coğrafyasında tam 134 gün süren büyük bir savaş yaşanmıştı. IŞİD çeteleri kente ilerlerken, YPJ ve YPG savaşçıları ile komutanları benzersiz bir direniş sergilemişti. O dönemin ön cephe komutanlarından Zehra Penaber, Kobanê savunmasında yer alan herkesin kararlılığını ve bağlılığını tek bir cümlede dile getirmişti: “Biz ölümden büyüğüz.” Bu söz, birçok kişi için sıradan bir slogan gibi görünse de toprağına, onuruna ve halkına bağlı olanlar için bir varoluş felsefesine dönüştü.
Tarihi bir cevap
Kobanê direnişi, Kuzey ve Doğu Suriye halkının devrimi ve kazanımlarını savunma stratejisinde bir dönüm noktası oldu. Bu nedenle, 2014’ten bu yana halk her koşulda bu mirasa güvendi. Başka bir deyişle, savaş derinleştikçe ve varlıkları tehdit altına girdikçe, halkın iradesi ve direniş gücü de daha da güçlendi. İşte bu inanç ve direniş ruhu, bugün Qereqozak Köprüsü ve Tişrîn Barajı cephelerinde her zamankinden daha güçlü bir şekilde kendini gösteriyor. Ulus-devlet sisteminin devrimci halk savaşını halkın iradesine ve egemenliğine karşı bir saldırıya dönüştürdüğü bir dönemde, Kuzey ve Doğu Suriye’de Demokratik Ulus anlayışının önü açılıyor. Çünkü bu direniş, sadece bir savunma değil, binlerce katliama, soykırıma ve imha girişimine karşı verilen tarihi bir cevaptır.
Edlê Kobanê’nin duruşu, Eğid’in emeği, bavê Teyar’ın inancı, daye Menîce’nin dayanışması, 10 yaşındaki Arîna’nın cesareti ve binlerce diğer kahraman ve savaşçı da “Kürtler ölümden büyüktür” diyor ve daha niceleri demeye devam ediyor.