Kayıp yakınları katledilen 11 köylünün akıbetini sordu

İHD ve kayıp yakınları Mehmet Salih Akdeniz ile 10 köylünün akıbetini sorarak, faillerin cezalandırılmasını istedi.

Amed - İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 870’inci haftasında Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi.

Bu haftaki eylemde, 1993 yılının Eylül ayında Pasûr (Kulp) ilçesine bağlı Şenê bölgesinde gözaltında alınan ve kendisinden bir daha alınmayan Mehmet Salih Akdeniz ile 10 kişinin akıbeti ve faillerini soruldu. 

Mehmet Salih Akdeniz’in yeğeni Fırat Akdeniz, "Beyaz Toros" tişörtleri satanlara tepki gösterdi. Akdeniz, “Beyaz Toros, faili meçhulleri, devlet şiddeti ve cezasızlığın simgesidir” dedi. DEM Parti Amed Milletvekili Ceylan Akça ise, "yüzleşme" çağrısı yaptı.

11 köylünün hikayesi

İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyon üyesi Murat Yüksek, kayıpların hikayesini okudu. Kayıpların hikayeleri şöyle: "Mehmet Salih Akdeniz, Kulp ilçesi İnkaya köyünde ikamet ediyordu. 68 yaşında ve köyün muhtarı olan Mehmet Salih Akdeniz çevresinde sevilen ve misafirperverliğiyle bilinen biriydi. Köyü çiftçilik ve hayvancılıkla uğraştığından yazın Kulp-Muş sınırında bulunan Alaca köyüne bağlı Şenyayla bölgesine göç eder, Ekim-Kasım ayı içerisinde ise tekrardan köye inerlerdi.

Gözaltına alınıp mezraya götürüldüler

1993 yılının Eylül ayında Alaca köyüne bağlı Şenyayla bölgesinde Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasında Bolu 2. Tugay Komutanlığı tarafından büyük bir operasyon yapılır. 9 Ekim 1993 tarihinde M. Salih Akdeniz, köye dönüş hazırlıkları yaptığı esnada gözaltına alınır. M. Salih Akdeniz, askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra Alaca köyüne bağlı Kepir mezrasına götürülür. Orada bulunan köy sakinlerinden 10 kişi daha askerler tarafından gözaltına alınıp aynı bölgeye getirilir. Gözaltında tutulan 11 kişiye akrabaları tarafından yaklaşık bir hafta boyunca kendilerine yemek götürülür.

11 kişi helikoptere bindirilir 

Gözaltına alınan herkesin eli bağlı ve sadece ziyaretçileri geldiğinde ve yemek yedikleri sırada ya da ihtiyaçlarını giderdikleri esnada bağları çözülüyordu. M. Salih Akdeniz’in eşi Pembe Akdeniz’in anlatımına göre en son eşine yemek götürdüğünde eşinin kendisine ‘bir daha yemek getirme, bizi buradan götürecekler’ dediğini söyler. Ertesi gün görgü tanıklarına göre M. Salih Akdeniz’le birlikte 11 kişi helikoptere bindirilerek oradan götürülür. O tarihten sonra M. Salih Akdeniz ve diğer köylüleri ne gören olur ne de onlardan haber alan olur. Ailelerin tüm resmî kurumlara başvurmalarına rağmen gözaltına alınanlardan herhangi bir bilgi elde edilmez.

Türkiye tazminat ödedi 

1994 yılının hemen başında M. Salih Akdeniz’in kardeşi M. Emin Akdeniz, İHD Amed şubesine abisi ile birlikte gözaltına alınan kayıplar hakkında başvuruda bulunur. Aynı yıl içerisinde İHD Diyarbakır şubesi avukatları, M. Salih Akdeniz ile birlikte gözaltında kaybedilen 11 kişi ile ilgili davayı AİHM’e taşır. 2001 yılında AİHM, bu davada Türkiye’yi, kaybolan 11 kişinin ailesine toplam 311 bin sterlin ödemeye mahkûm eder. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu suçu kabul ederek gözaltında zorla kaybedilenlerin ailelerine bu tazminatı öder. Olaydan yaklaşık 11 yıl sonra 2004 yılının Kasım ayında Kulp ilçesi Alaca köyünde bir çoban tesadüfen dere yatağında insan kemiklerine rastlar. Haberin yayılmasıyla birlikte bir kısım kayıp aileleri bulunan kemiklerin kendi kayıplarına ait olabileceğini düşünerek bölgeye gider. Kemiklerin bulunduğu alanda yanmış giysiler ve birtakım özel eşyalar bulunur. Aileler, bu eşyaların kendi kayıplarına ait olduğunu hemen orada tespit eder.

Kemikler ATK’de kayboldu 

M. Salih Akdeniz’in oğlu da o esnada babasına ait tütün tabağını hemen tanır. O tütün tabağı evine misafir olarak gelen her kişiye ikramda bulunduğu tabakadır. Bu esnada kemiklerin hiçbirinde kafatası bulunmaz. Eşyalardan ve objelerden anlaşılacağı üzere cesetler öldürüldükten sonra yakılmıştır. Daha sonra Kulp Cumhuriyet Başsavcısı tarafından, bulunan bu kemikler hakkında soruşturma başlatılır. Ardından o dönemde ve o bölgede kaybedilen kayıp yakınlarından DNA testleri alınır ve kemikler ATK’ye gönderilir. Daha sonra kemikler ATK emanetinde kaybolur.

Yargıtay’a başvuru yapıldı 

2013 yılı Ekim ayında Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi Kulp Alaca Köyü davasının açılmasına karar verir. 19 Eylül 2018 tarihinde 18. duruşması yapılan Kulp Alaca Köyü davasında, mahkeme operasyonu yöneten Tuğgeneral Yavuz Ertürk hakkında ‘yeterli ve ikna edici delil bulunmadığından sanığın beraatine’ kararını verir. Bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu 9 Aralık 2020 tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ret edilir. Bunu üzerine aileler temyiz talebiyle Yargıtay’a başvurdular.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi, inceleme tamamlanmadan, evrensel hukuku yok sayarak 19 Mart 2024 tarihinde dosyada zamanaşımından düşme kararı verdi. Aileler, aynı yıl Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. 870. haftamızda 11 köylünün gözaltında kaybedilmesi ile ilgili 31 yıldır devam eden cezasızlığa son verilmesini; maddi gerçeğin açığa çıkartılarak bu suçtan sorumlu olanların cezalandırılmasını talep ediyoruz.

Kayıplarımız için adalet istiyoruz

Kaç yıl geçerse geçsin; Mehmet Salih Akdeniz ile birlikte gözaltında zorla kaybedilen, Celil Aydoğdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”