Kadın Toplumsal Sözleşmesi: Kadınlar erkek-devlet sistemine karşı kendi adaletini inşa ediyor
Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınlar, erkek-devlet zihniyetine ve şiddetine toplumsal bir sözleşmeyle karşılık verirken, kendi kaderlerini belirleyerek ve haklarını güvence altına alarak yeni bir yaşam kurmaya çalışıyorlar.
BERÇEM CÛDÎ
Kobanê- Kuzey ve Doğu Suriye denildiğinde, ilk olarak aklımıza devrim ve kadınların başarıları geliyor. Bu topraklardaki kadınlar, varoluşlarını, kimliklerini ve geleceklerini güvence altına almak için ideoloji ve siyasete dayalı bir devrim gerçekleştirdi. Suriye’de çatışmanın patlak vermesiyle birlikte kadınlar ve halklar derhal örgütlenmiş ve kendi ayrı sistemlerini kurdu. 2012’den bu yana Kuzey ve Doğu Suriye’de, siyasi özerklik ve toplumsal dönüşüm projesi olan Demokratik Ulus Sistemi hayata geçirildi.
Bu bağlamda, demokratik özerkliği, kadın özgürlüğünü, ekolojik toplumu ve çoğulcu kimlikleri temel alan bir Toplumsal Sözleşme hazırlandı. Dikkat çekici olan, kadın özgürlüğünün bugüne kadar hangi anayasa ve toplumsal sözleşmelerde temel bir kriter olarak ele alındığı sorusudur. Kuzey ve Doğu Suriye’de Kadın Devrimi, ülkenin siyasi ve toplumsal sisteminin ana ekseni haline geldi.
Toplumsal Sözleşme hayata geçirildi
Özellikle Kuzey ve Doğu Suriye’de Demokratik Özerk Yönetimlerin resmen kurulduğu 2014 yılından bu yana, bu sistem halkın sosyo-politik yaşamının tüm alanlarında yürürlüğe girdi. İlk Toplumsal Sözleşme, 27 Ocak 2014’te Cizîr, Efrîn ve Kobanê düzeyinde ilan edildi. Minbic, Rakka ve Dêrazor şehirlerinin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından IŞİD çetelerinden kurtarılmasının ardından Özerk Yönetim sistemi genişletilirken, 2016 yılında Toplumsal Sözleşme, Kuzey ve Doğu Suriye genelinde hayata geçirildi.
‘Eşit temsil esas alındı’
Konuyla ilgili ajansımıza konuşan Fırat Kantonu Yürütme Konseyi Eşbaşkan Yardımcısı Mizgin Xelîl, Toplumsal Sözleşme’nin ilk yıllarda her kantonun özerkliğine göre hazırlandığını belirtti. Sözleşmelerin bölgelerin durumuna göre düzenlendiğini vurgulayan Mizgin Xelîl, “Ancak birçok bölgenin IŞİD’den kurtarılması ve Kuzey-Doğu Suriye’de yaşayan toplulukların ve etnik grupların çeşitlenmesiyle birlikte, tüm toplulukların haklarını ve kimliklerini güvence altına alan yeni bir sözleşmeye ihtiyaç duyduk. Böylece, Kuzey ve Doğu Suriye’de resmen uygulanan, cinsiyet ve toplulukların eşit temsil edildiği bir sözleşme hazırlandı” dedi.
‘Bir dönüm noktası’
12 Aralık 2023’te Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Genel Kurulu, revize edilmiş Toplumsal Sözleşmeyi açıkladı. 2023’te yapılan bu revizyon, kadın hakları ve rollerinin yanı sıra kimliklerinin ve varoluşlarının güvence altına alınması açısından önemli bir dönüm noktası olarak kabul edildi. Yeni toplumsal sözleşme kapsamında, kadın özgürlüğü artık toplum özgürlüğünün temel koşulu olarak benimsendi. Bu, kadınların toplumdaki varlığının ve özgürlüğünün, demokratik ve eşit bir toplumun vazgeçilmez bir unsuru olduğunu gösteriyor. Ayrıca, yüzde 50 temsil ve eş başkanlık ilkesi, temel anayasal hükümler arasında yer aldı. Başka bir deyişle, kadın mücadelesinin yükselişi ve tarihi kazanımların elde edilmesiyle, kadın devriminin siyasi temeli üzerine inşa edilmiş yeni bir sözleşme geliştirildi.
‘Kadınların başarıları garanti altına alındı’
Eşbaşkanlık sisteminin eşit temsilin bir tezahürü olduğunu belirten Mizgin Xelîl, “Toplumsal Sözleşme, başlangıçta kadın ve erkeklerin eşit temsilini sağlıyor ve bu en çok eş başkanlık sistemiyle kendini gösteriyor. Kadınlar, Kuzey ve Doğu Suriye’de ‘Kadın Devrimi’ olarak adlandırılan süreçte öncü rol oynadılar. Bu nedenle, Toplumsal Sözleşme aracılığıyla kadınların farklı alanlarda elde ettiği onlarca başarı garanti altına alındı” sözlerine dikkat çekti.
‘Toplum bilincinde büyük başarı sağlandı’
Mizgin Xelîl, yaşanan gelişmelerin toplum bilincinde büyük bir dönüşüm yarattığını vurgulayarak, “Eşbaşkanlık, Kuzey ve Doğu Suriye’de ilk kez uygulanan bir sistemdir ve bu nedenle toplum için yeni bir yöntemdir. Toplumumuz, kadınların karar alma süreçlerinin merkezde olmasını ve yönetimde görüşlerinin dikkate alınmasını henüz tam olarak öğrenememiştir. Bu nedenle kadınlar, toplum bilincinde bir dönüşüm yaratmak ve eşit temsilin kabulünü sağlamak için büyük bir mücadele vermiştir. Toplumsal Sözleşmede eşit temsil ve eşbaşkanlığın sağlanması, ataerkil ve erkek egemen devlet bilincine ve sistemlerine büyük bir darbe vurmuştur” ifadelerini kullandı.
‘Abdullah Öcalan’ın ideolojisi benimseniyor’
Kuzey ve Doğu Suriye Toplumsal Sözleşmesi, klasik devlet anayasalarından birçok açıdan farklılık gösteriyor. Başlangıçta ulus-devlet anlayışını reddeden bu sözleşme, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ideolojisine dayanan demokratik konfederalizmi benimsiyor. Merkeziyetçilik ve despotizm yerine, özgür bir toplumu alternatif olarak savunuyor. Bu nedenle, sözleşmenin felsefi içeriğinde toplumun her türlü boyunduruk altına alınmasına, doğanın talan edilmesine ve kadınların köleleştirilmesine karşı alternatif bir sistem yaratıldığı açıkça görülüyor.
‘Ortak irade hedefleniyor’
Buna göre, temel felsefe ve projenin özü, toplumun, yönetimin ve karar alma süreçlerinin komünler ve meclislerden gelen ortak bir iradeyle başlaması için kendini örgütlemesidir. Öte yandan, toplumun gerçek özgürlüğü, bu noktada kilit bir ölçüt olan kadınların özgürlüğü ile mümkündür. Ayrıca, insanların doğanın bir parçası olduğu ve dengeyi sağlamak için ekolojik bir sistemin inşa edilmesi gerektiği fikri de vurgulanmaktadır. Sonuç olarak, ulus-devlet anayasalarının mutlak köleliğe dayandığı bir dünyada, Kuzey ve Doğu Suriye Toplumsal Sözleşmesi, ortak bir iradeyi, özgür bir arada yaşamayı ve örgütlü, çok etnikli ve çok dilli bir toplumu hedeflemektedir.
‘Kadınların varlığıyla yeni bir sistem’
Toplumsal Sözleşme, özellikle bu bağlamda, kadınların özgürlüğü ve hakları konusunda köklü bir dönüşüm yaratmıştır. Klasik anayasalarda “Kadınlar hak ve hukuk bakımından erkeklerle eşittir” gibi maddeler yer alır, yani kadınlar yalnızca mevcut sisteme entegre edilmiş olur. Ancak Kuzey ve Doğu Suriye’de, Jineolojî biliminin bakış açıları ve eşit temsil ilkeleri esas alınmıştır. Yani kadınlara erkek gibi davranmak yeterli değildir, kadınların yeniden tanımlanması ve yeni bir keşif yapılması gerekmektedir. Bunun için toplumda yeni bir denge yaratmak, felsefi bir devrim geliştirmek ve kadınların görüş ve bakış açılarına sahip bir toplum inşa etmek gerekmektedir. Dolayısıyla Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar sisteme entegre edilmemiş, aksine kadınların varlığı ve bakış açısıyla sisteme karşı çıkan bir yapı oluşturulmuştur.
‘Kadın hakları güvence altına alındı’
Hukuki açıdan bakıldığında, kadınların haklarını, misyonunu ve varoluşunu güvence altına alan birçok madde ve hüküm bulunmaktadır. Bu bağlamda, 134 maddeden oluşan sözleşmede, hukuk, sistem ve yönetimle ilgili 12 madde ile bunlara bağlı 12 kanun, kadınlara özgü olarak düzenlenmiş ve yönetim biçimleri güvence altına alınmıştır. Buna göre, 24. madde eşbaşkanlık sistemini ve tüm alanlarda kadın temsilinin yüzde 50 olmasını yasal olarak güvence altına almaktadır. 50. madde ise kadın haklarını koruyarak her türlü şiddeti yasaklamaktadır. Ayrıca, 117. madde ile Kadın Adalet Meclisi ve kadın adalet komünlerinin, kadın davalarının çözümünde doğrudan yasal inisiyatif sahibi olduğu vurgulanmaktadır. Bunların yanında, toplumsal sistemde, yönetimde ve temel haklarda kadınları koruyan ve güçlendiren, kadın devrimi için sosyo-politik bir gelecek sağlayan birçok başka madde ve standart da sözleşmede yer almaktadır.
Yeni bir aşama
Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınlar, erkek egemen hukuk sistemine alternatif bir model geliştirmek amacıyla Kadın Toplumsal Sözleşmesi’ne hazırlanıyor. Kongra Star, Zenûbiya Kadın Topluluğu, Jineolojî Akademisi, Kadın Adalet Meclisleri, Genç Kadınlar gibi kadın örgütlerinin yürüttüğü tartışmalar sonucunda, 2025 yılında Kadın Toplumsal Sözleşmesi taslağı hazırlandı. Bu adımla kadınlar, bugüne kadar hiçbir sistemde deneyimlenmemiş yeni bir aşamaya girmiş oldu. Yeni sistemde kadınlar, aileyi büyütme aracı olarak görülmek yerine, toplumsal kurucu hücreler olarak tanımlanmaktadır.
Bu hazırlık aşamasındaki sözleşmeye göre kadınların hakları aşağıdaki şekilde güvence altına alınmaktadır:
*Kadınların siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve eğitim hakları.
*Kadınlara yönelik sistematik şiddet yalnızca bireysel bir suç olarak değil, siyasi ve yapısal bir suç olarak da ele alınmalıdır.
*Ataerkil devlet düzenine ve sistemine karşı sözleşme bir özyönetim yasasıdır.
*İşgal, göç, soykırım ve saldırılara karşı sözleşme, kadınların konfederalist bir sistem içinde komünler, meclisler, örgütler ve akademiler aracılığıyla korunmasını garanti etmektedir.
*21’inci yüzyılın, kadınların özgürlük ve devrimler çağı olabilmesi için, “Jin, Jiyan, Azadî” felsefesi temel alınmaktadır.
‘Kadınlar ilham veriyor’
Bu ve benzeri onlarca makale ve standart sayesinde, Kuzey ve Doğu Suriye kadınları, tüm toplumsal bileşenlerle birlikte kadın konfederalizmi sisteminin kurulmasına öncülük ediyor ve Demokratik Ulus Projesini güçlendiriyor. Bu tarihi başarıyla kadınlar, Kuzey ve Doğu Suriye’nin yanı sıra Suriye ve Ortadoğu’daki tüm kadınların haklarını güvence altına alma konusunda ilham veriyor.
‘Kadın özgürlüğü ve demokrasisine dayalı bir sistem’
Mizgin Xelîl, kadınların bağımsız bir koalisyona sahip olma gerekliliği konusunda şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bazı küresel devrimlerin tarihine baktığımızda, hiçbir devrimde kadın haklarının anayasal veya yasal olarak güvence altına alınmadığını ve göz ardı edildiğini görürüz. Devrimimizin bunu yaşamaması için, genel toplumsal koalisyonda kadın haklarına ek olarak bağımsız bir koalisyona ihtiyaç duyduğumuzu gördük. Esasen, bu koalisyon aracılığıyla, erkek devletin kadınlara ve topluma dayattığı zihniyeti, tahakkümü ve sistemi ortadan kaldırabilecek ve kadın özgürlüğü ve demokrasisine dayalı bir sistem kurabileceğiz."
Erkek şiddetinin cezasız kaldığı ve ataerkil yasaların hüküm sürdüğü klasik devlet anlayışının aksine, Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar kendi adalet mekanizmalarını kendileri inşa etmişlerdir. Bu sistem ve toplumsal sözleşme, erkek-devlet şiddetini cezalandırırken, aynı zamanda şiddeti önleme yöntemleri ve toplumsal dönüşüm yolları da sunuyor. Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan Kürt, Arap, Asuri, Süryani, Ermeni, Çerkez, Şii ve Türkmen kadınlar, kadın devriminin siyasi temeline dayalı bir sözleşmeyle demokratik, eşit ve özgür bir toplum inşa etme yoluna girmişlerdir.
Toplumsal Sözleşme’nin kadınların erkek-devlet sistemine karşı siyasi bir cevabı olduğunu kaydeden Mizgin Xelîl, “Kadınların mücadelesi tarihin başlangıcından bu yana durmamış, özellikle Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınlar hayatlarını mücadeleyle birleştirmiştir. Bu nedenle Toplumsal Sözleşme, kadınların mücadelesinin, iradesinin, kazanımlarının ve konfederal sisteminin bir teminatıdır. Buna anayasa diyemeyiz, ancak Toplumsal Sözleşmemiz kadın hakları ihlallerine, toplumsal cinsiyetçiliğe ve erkek-devlet şiddetine karşı bir cevabıdır" şeklinde konuştu.