DBP Kadın Meclisi özgürlük mitingine çağrıda bulundu

DBP Kadın Meclisi Sözcüsü Berivan Bahçeci, Ortadoğu’daki savaşa son verecek olan tek şeyin ‘Jin, jiyan, azadi’ felsefesi olacağını belirterek Amed’de 13 Ekim’de düzenlenecek “Özgürlük mitingine” çağrıda bulundu.

Haber Merkezi- Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi Sözcüsü Berivan Bahçeci, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

DBP Genel Merkezi’nin Amed’deki Danışma Bürosu’nda basın toplantısı düzenleyen Berivan Bahçeci, konuşmasına 4 Ekim 2022’de Silemanîye’de katledilen Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi ve Jineoloji dergisi Yayın Kurulu üyesi gazeteci ve akademisyen Nagihan Akarsel’i anarak başladı. Nagihan Akarsel’in yıllarca Kürt halkının verdiği özgürlük mücadelesinde, hakikat ve özgürlük yolunda soluksuz bir mücadele yürüttüğünü dile getiren Berivan Bahçeci, “Ortadoğulu kadınların karanlıkta bırakılmış bilgelik tarihini açığa çıkarmak için çalıştı. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Katledilen hiçbir kadın arkadaşımızın mücadelesini yerde bırakmayacağız” dedi.

‘Jin Jiyan Azadî isyanı dünyanın her köşesinde yankılanıyor’

Berivan Bahçeci, cinsiyetçi, milliyetçi, din istismarcı erkek egemen sistemin bugün dünyanın her yerinde kadınlara yönelik saldırılarını devam ettirdiğine işaret ederek “Afganistan’da kadınların sesini kısmak isteyen kadın düşmanı erkek egemen zihniyetin Süleymaniye’de Kürt gazeteci Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn’i katlederken, İran’da gazeteci ve kadın hakları savunucusu Pexşan Ezîzî ile Şerîfe Muhammedî’yi idam cezası ile yargılıyor. Tüm kadın kırım politikalarına karşı Rojhilat’tan Hindistan’a, Afganistan’dan tüm Avrupa’ya, kadınların Jin Jiyan Azadî isyanı dünyanın her köşesinde yankılanıyor” şeklinde konuştu.

‘Çocukların yaşamları güvende değil’

 Berivan Bahçeci, ‘Jin Jiyan Azadî’ felsefisinin çocukların özgür ve güvenli bir yaşam içerisinde yaşamalarının da anahtarı olduğunu belirterek konuşmasında Narin Güran katliamına dikkat çekti: “Çocuklara yönelik gerçekleşen suçları erkek egemen devletin özel savaş politikalarından azade düşünemeyiz. Bugün çocukların yaşamı güvende değil. Bakın, 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti karanlık odakların kirli ilişkilerini ifşa etmiştir. Cinayeti soruşturmak için alanda olan arama kurtarma ekipleri, ilgili kurumlar Narin’i bulmak yerine adeta delilleri karartmak için ordaydılar. Cinayette ailenin nasıl da organize bir şekilde davrandıkları, ‘Aile bizim dostumuzdur, bilmediğiniz şeyler var’ diyen AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu ile açığa çıkan ilişkileri, köy muhtarı olan Narin’in amcasının bahsettiği mermi ve silahlar, akıllara Hizbulkontranın cinayetlerini getiriyor.  Kürdistan halkının hafızası hala dipdiri... Karanlık odaklar el birliği ile gerçekleri karartmanın peşinde olsalar da bizler bu cinayetin karanlıkta kalmasına asla izin vermeyeceğiz. Kamuoyunu şeffaf biçimde bilgilendirmeyen zihniyet, olayı magazinleştirerek dosya bilgilerini sızdırıyor. Suça ortak olan tüm kişi, kurumlar yargılanıp cezalandırılana kadar gerçek adalet sağlanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Narin Güran için gerçek adaletin sağlanması devlet tarafından katledilen tüm çocuklar için de adaleti sağlayacaktır. Devlet tarafından katledilen Ceylan, Uğur, Muhammet ve Furkan kardeşler, Nihat ve adını anmadığımız tüm çocuklar için gerçek adaletin sağlanması adına mücadelemizi yükselteceğiz.”

‘Özel savaşla çürüme hedefleniyor’

Kadınlara, gençlere ve çocuklara yönelen devletin özel savaş politikalarının toplumsal çürümeyi hedeflediğini vurgulayan Berivan Bahçeci, “Fuhuşa zorlamayı ve uyuşturucu kullanımını yaygınlaştırmayı amaçlayan devlet; çete, mafya, kontra ve korucular eliyle ortak çalışmalar yürütüyor. Colêmerg’de AKP’lilerden oluşan bir çete grubunun, genç kadınları uyuşturucuya, fuhşa ve intihara zorladığını artık tüm kamuoyu biliyor. Bunu ifşa eden Özgür Basın emekçisi Rabia Önver’in evine baskın yapıldı ve arama kararı çıkartıldı. Çünkü iktidar bloğu Kürdistan’da kadın özgürlük mücadelesinden korkuyor, bizlerden korkuyor. Bu yüzden korucuların, üniformalıların, AKP’li siyasetçilerin yer aldığı bu çete grubunu yargılayıp cezalandıracağına, hakikati açığa çıkaran özgür basın emekçisi Rabia Önver’i susturmaya çalışıyor. Buradan bir kez daha sesleniyoruz; hakikatin izinde olan özgür basın emekçilerini susturamazsınız! Colemêrg’de yürütülen özel savaş politikalarına karşı kadın meclisimiz olarak Colemêrg’de olacağız. Halkımızla olacağız. Bu politikaları toplumla birlikte boşa çıkaracağız” dedi.

‘Örgütleniyoruz ve öz savunmalarımızı güçlendiriyoruz’

Berivan Bahçeci, DBP Kadın Meclisi’nin özel savaş politikalarına karşı başlattığı çalışmaların sürdüğünü dile getirerek “Kurdistan’da devam ettiğimiz özel savaş politikaları atölyelerimizi Türkiye’deki kadınlarla da yapacağız. Bugüne kadar Kurdistan’ın 15 kentinde 3 bin 200 kadınla 73 atölye gerçekleştirdik. DBP olarak başlattığımız örgütlenme hamlesinde ise kadınların öncülüğünde toplumun tüm alanlarını örgütleyeceğiz! Örgütleniyoruz ve öz savunmalarımızı güçlendiriyoruz. Ahlaki politik toplumu inşa etmeye, toplumu savunmaya devam ediyoruz, edeceğiz. Bizleri durduramayacaksınız” diye ifade etti.

 ‘Cinayetler normalleştirilmek isteniyor’

Kadın kırım politikalarına dikkat çeken Berivan Bahçeci, “Bakın Ağustos ayında 31 kadın katledildi, 15 kadın da şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Kadın düşmanı rejimin erkek yargısı cezasızlık politikalarıyla erkek failleri korurken, aileyi kutsallaştırarak bu cinayetlerin gerekçesi haline getirmeye çalışıyor. Toplumun değerlerini çarpıtarak cinayetleri normalleştirmek istiyor. Erkek egemen zihniyetin kadınları katletmesine karşı bizler özgür eş yaşamı toplumun tüm mekanizmalarında yaşamsallaştırıyoruz. Eşbaşkanlık sistemimiz, eşit temsiliyet yaklaşımımız kadınların yaşamın her alanında özne kılmaya devam ediyor. Katledilen tüm kadınların hesabını yürüttüğümüz mücadeleyle soracağız” şeklinde konuştu.

Mitinge davet

Berivan Bahçeci, konuşmasında şunları dile getirdi:

“AKP-MHP iktidarının kadınlara, emekçilere, gençlere, çocuklara, toplumun tüm kesimlerine yönelik yürüttüğü düşmanlık siyaseti, Kürt halkının soykırımını gerçekleştirmeye dönüktür. 43 aydır haber alamadığımız Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecrit aslında bu soykırım politikalarının devamıdır. 9 Ekim 1998’de uluslararası güçler ve bölge ülkeleri tarafından Sayın Öcalan ‘a yönelik başlatılan uluslararası komplonun üzerinden 26 yıl geçti.

Uluslararası komplo sadece Kurdistan’dan Kürt sorununun demokratik çözümünün engellenmesini hedeflemedi, Ortadoğu’da çatışmaların son bulmasını da engelledi. Sayın Öcalan’ın çözüm tezleri Ortadoğu’daki savaşlara son verecek ve barış içerisinde bir arada yaşamın olanaklı mümkün kılacak önerilerdir. Uluslararası komplo sonrası sadece Türkiye ve dört parça Kurdistan’da değil bütün Ortadoğu’da savaşlar büyümüş çatışmalar derinleşmiştir. Sayın Öcalan’ın, kapitalist moderniteye karşı demokratik moderniteye dayanan çözüm önerileri dünyadaki tüm çatışmaların son bulmasında oldukça etkili çözüm önerileridir. Toplumu savunmaya devam eden Sayın Öcalan’ın sesi tamamen kısılarak topluma ulaşması engelleniyor. Tam da bu nedenle DBP olarak ‘Savaşa karşı barış, Tecride karşı özgürlük’, ‘Komploya karşı direniyoruz, Özgürlük için Amed’de buluşuyoruz’ sloganıyla 13 Ekim’de Amed’de yapacağımız mitinge tüm halkımızı davet ediyoruz.”

‘Onurlu bir barış kadınlar öncülüğünde sağlanacak’

 AKP-MHP iktidarının dört parça Kürdistan’da savaş siyasetinde ısrarının tecrit uygulamasından ayrı düşünülemeyeceğini ifade eden Berivan Bahçeci, “İktidar bloğu bir yandan Kuzey ve Doğu Suriye’de saldırına devam ederken diğer yandan Güney Kürdistan’da KDP işbirliği ile ilhak ve işgal ile Kürt halkını göçe zorluyor, bölgeyi Kürtsüzleştirmeye çalışıyor. Her gün MİT eliyle onlarca Kürt siyasetçi, gazeteci, yazar katlediliyor. Başta Türkiye Dışişleri bakanının canlı yayında açıkça Kürdistan Bölgesel Yönetimini ve Irak'ta meşru olan YNK'yi açıkça hedef alması, sonrasında istihbarat eski başkanının açıktan suikast itirafı Nagihan Akarsel’i ve gazeteci Gülistan Tara ile Hêro Bahadîn’nin katledilişlerinin de itirafıdır. Bugün Irak'ta Kürt siyasetinde önemli şahsiyetlere yönelik suikast çağrısı, kriminalize etme çabalarını kabul etmiyoruz. Üçüncü Yol siyasetimizle onurlu bir barışı kadınların öncülüğünde sağlayacağımızı bir kez daha yineliyoruz” dedi.

‘Dilimize, kültürümüze ve kimliğimize sahip çıkacağız’

Berivan Bahçeci, son olarak “Kürtlerin halayını suç sayan, Kürtçe trafik uyarılarını silen, şimdi de Kürtçe dili üzerinde çalışma yürüten MED-DER’e, çok dilli yayın yapan Payîz Pirtûk , Anka Dil ve Sanat Eğitim Kooperatifi ile çok sayıda eve baskın yaparak gözaltılar gerçekleştiren bu rejim bilsin ki, anadilimizle, halaylarımız türkülerimizle bizler varız. Dilimize, kültürümüze ve kimliğimize sahip çıkacağız. Kürt düşmanı asimilasyoncu politikalarınıza karşı varlığımızla, kimliğimizle, emeğimizle anadilimizde konuşmaya, yaşamaya mücadele etmeye devam edeceğiz. Dilimizi ve kültürümüzü savunmaktan bizleri alıkoyamayacaksınız. Bizler tüm dünya kadın mücadelesine ilham olan kadın özgürlük mücadelemizi büyütmeye devam ediyoruz. Sadece isyan ve muhalefet ederek değil, kadın özgürlükçü toplumu inşa ediyoruz. Jin Jiyan Azadî” şeklinde konuştu.