Alevi göçmen Suad El-Abdullah: Geçici barışla kandırıldık, sonra katledildik
HTŞ çetelerinin gerçekleştirdiği katliamlar nedeniyle Özerk Yönetim Bölgeleri’ne kaçan Alevilerden Suad El-Abdullah, faillerin adalete teslim edilmesini ve Alevilerin anayasada tanınmasını istedi.

SORGUL ŞÊXO
Qamişlo- Suriye'de yaşanan iç çatışmalar, özellikle farklı etnik ve dini gruplar arasındaki gerilimler, uzun yıllardır devam eden bir gerçeklik. HTŞ’nin (Heyet Tahrir El-Şam), yönetime gelmesinin ardından yaşanan bu saldırılarda Alevi halkı hedeflendi. Ülkede Alevi halkına yönelik saldırılar devam ediyor.
Suriye’de yaşanan Alevi katliamında Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre bin 600'den fazla insan yaşamını yitirdi. Ancak yerel kaynaklar ve kimi veriler kayıpların bu sayıdan çok daha fazla olduğunu gösteriyor. Katliamdan kurtulmayı başaran ve 10 gündür Humus’tan çıkarak, Kuzey ve Doğu Suriye bölgesindeki Cizre Kantonu'na bağlı Qamişlo kendine yerleşen 71 yaşındaki Suad El-Abdullah, ajansımıza yaşananlar hakkında konuştu.
'Humus artık güvenli değil, durum tehlikeli'
Çetelerin, Alevi halkına saldırmasıyla birlikte kentten çıkmak zorunda kaldıklarını belirten Suad El-Abdullah, “Kadınlarımız ve genç erkeklerimiz kaçırıldı. Orada yaşamak artık güvenli değil. Oğlumun öldürülmemesi için onu kurtarmak için kaçtım. Çünkü o çetelerin hedefi olmuştu. Kaçırılmalar ve cinayetler bugün de orada devam ediyor. Evlere saldırılar da devam ediyor, gençler yakalanıyor, öldürülüyor ve cesetleri atılıyor. Ailede çocuklar, oğullar ve babalar varsa kaçırılıyor ve öldürülüyorlar. İnsanların nasıl kaçırıldığını kendi gözlerimizle gördük. İnsanlar artık geceleri değil, gündüzleri de kaçırılıyor. Durum çok tehlikeli" şeklinde konuştu.
'Kadınları kaçırıp İdlib'e götürüyorlar'
Suad El-Abdullah, ilk anda kentten çıkamadıklarını Humus’un çıkışlarının tamamen kapatıldığını anlattı. Bu kuşatmayı çetelerin aynı zamanda kentte yaşananların gizlenmesi adına da yapıldığını düşünen Suad El-Abdullah, kadınların İdlib’e götürüldüğünü belirterek, “Çok sayıda katledilmiş kadın cesedi bulundu. Çok sayıda cinayet işlendiği için, bu durum böyle devam ederse kentte tek bir genç erkek kalmayacak. Özellikle Alevi köylerine ve bölgelerine saldırılar yapıldı. Birkaç gün önce iki kardeş dükkanlarının içinde öldürüldü. 'Kim Alevi?' diye soruyorlar ve bu şekilde cinayetleri sürdürüyorlar” dedi.
'Aldatıldık ve barışın ardından katliam yaşandı'
Suad El-Abdullah, yaşananları, "Aldatıldık" kelimesi ile özetlerken, HTŞ gerçeğini de ortaya koydu. Suad El-Abdullah, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
"Aldatıldık, bize yalan söylediler ve artık güvende olduğumuzu, hepimizin Suriyeli olduğunu ve Sünniler ile Alevilerin kardeş olduğunu söylediler. İnsanlara barış vadettiler, hatta yerinden edilenler bile geri döndüler ve hepimizi kuşattılar, sonra katliamlara başladılar. İnsanlar sahte barışın tuzağına düştüğünde, katliamları izledi ve gerçek yüzleri ortaya çıktı. İnsanları öldürdüler ve yerinden edilenlerin evlerine yerleştiler. Kerem bölgesindeki tüm insanları sürdüler ve öldürdüler."
Katliamı gerçekleştirenlerin çoğu Suriye’den değil
Suad El-Abdullah, konuşmasında Alevileri katleden ve bugün de katliam yapmaya devam edenlerin kimliklerine dikkat çekti. Katliamı gerçekleştirenlerin çoğunun Suriye’den olmadığına dikkat çeken Suad El-Abdullah, şöyle devam etti:
"Kamu Güvenliği adı altında saldırıyorlar, ancak bunlar Pakistanlılar, Çeçenler ve birçok başka ülkeden IŞİD çeteleri. Katliamlar nedeniyle evlerimizin kapılarını kilitledik, kimse kapılarını açıp sokağa çıkmaya cesaret edemedi. O korkuyla yaşadık. Katliam yapan diğer ülkelerden gelen bu çeteler, kendileri tarafından gönderildi. Gönderilmeselerdi, bugün Suriye topraklarında olmazlardı ve Alevileri öldürmezlerdi. Çünkü kendilerini Alevileri öldürme hakkına sahip görüyorlar. Ancak gerçekte, hiç kimse bir başkasını öldürme hakkına sahip değildir, Alevi olsalar bile ve ülkemize giremezler. Ancak yapabileceğimiz veya söyleyebileceğimiz hiçbir şey yok."
'Katiller adalete teslim edilsin'
Suad El-Abdullah, dileklerini dile getirerek şunları söyledi: "Barış istiyoruz. Çocuklarımızın yaşamasını ve çalışmasını istiyoruz, Humus'ta açlıktan ölüyoruz. En büyük dileğimiz, katliam yapan Alevi halkını öldürenlerin birer birer adalete teslim edilmesidir. Annelerinin ve ailelerinin gözü önünde öldürülen gençlerin kanı boşa gitmemelidir. Alevi halkı olarak kimliğimiz de tanınmalı ve kabul edilmelidir ki Suriye artık bölünmesin ve bu topraklarda başka kimliklere sahip insanlar öldürülmesin. Humus bizimdir, biz ve onlar birlikte yaşayabileceğimiz bir barış istiyoruz. Dileğimiz güvenlik, barış ve güzel bir yaşamdır, öldürme ve kaçırma istemiyoruz."
'Haklarımız Suriye anayasasında tanınmalı'
Suad El-Abdullah, yeni Suriye anayasasında Alevi kimliğinin tanınmasının önemini hatırlattı ve konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Alevi halkının kimliği tanınmaz ve anayasada uygulanmazsa, Alevilerin değeri kalmayacaktır. HTŞ, Suriye halkına göre değil, kendisine göre bir anayasa oluşturuyor. Bu şekilde hareket etme hakları yok. Bizim bu Suriye'de söz sahibi olma, görüş bildirme ve varlık gösterme hakkımız var. Kuzey ve Doğu Suriye'deki barışın tüm Suriye'de hüküm sürmesini umuyoruz.”