Şengal direnişi ve ‘Jin Jiyan Azadî'nin yolculuğu

13 Kasım 2015, Şengal… Bu, sadece tarihi ve sayılarıyla anılan bir gün değil. Kürt halkının, Êzidî kadınların hafızasında, kendi küllerinden doğuşun tarihidir. Êzidi toplumu, ‘Jin Jiyan Azadî’ ile on yıldır özgürlük mücadelesini yükseltiyor.

BÊRÎVAN ÎNATÇÎ

“Biz ölümden başka bir şey görmedik…” demişti Êzidî devrimci Arîn Ararat, Ferman'dan bahsederken. Arîn ve onun gibi binlerce Êzidî kadın, sadece ölüm gördüler, ancak mücadeleden aldıkları güçle, toplumlarına özgür bir Şengal vermek için ölümle yüzleştiler.

13 Kasım 2015, Şengal… Bu, sadece tarihi ve bir sayıyla anılan bir gün değil. Êzidî toplumunun ve Êzidî kadınların hafızasında, kendi küllerinden doğmanın tarihidir.  

3 Ağustos 2014 tarihli 74. Ferman’ın üzerinden tam 11 yıl geçti. 21. yüzyılda dünyanın gözleri önünde gerçekleşen 74. Ferman ile tarihin en yıkıcı soykırımına maruz kalan Êzidî toplumu, 10 yıldır kendi tarihini yazıyor. Bu süreçte yaşanan acılar, yaşanan kayıplar ama bu acılara karşı direniş ve ortaya çıkan kadınların kolektif iradesi, umut veren hikayelerle dolu.

Sözleri değil, gözleri Fermanı anlattı

Bu yazı için Şengalli Êzidî devrimci Arîn Ararat'tan bahsetmek istiyorum. Şengal IŞİD'den kurtarılmadan önce tanıyordum onu. Amûd'dan Xanesor'a, Barê, Şîlo Vadisi'ne kadar birçok uzun yolu birlikte yürüdük. Bu yollarda birçok tartışmamız oldu. Bir gece Xanesor'da bir evin çatısında, yıldızların altında, Ferman’dan üç yıl sonra, bir Ağustos günü ona sordum. Sanırım bu kadar zaman sonra, o gün ona ayrıntılı olarak sormaya cesaret ettim. Fermandan kaçan Arîn, yolda karşılaştığı birçok kişiden bahsetti. Kadınlar ele geçmemek için kendilerini dağlardan atmışlar, IŞİD'e karşı savaşan ve katledilen Girzerikli kadınlar. Ama kendisinden bahsetmedi. O gece, sözleri değil, gözleri Ferman’ın kendisini anlatıyordu.

Bana baktı ve "Ölümden başka bir şey yoktu. Dağlara yöneldik ve ayrıldık. Ama nasıl ayrıldığımızı bilmiyorum. Öldürüleceğimizi biliyorduk ama yine de dağlara koştuk" dedi. IŞİD'in karşısında kimsenin durmadığı o kıyametin ortasında, Arîn bir IŞİD aracına isabet eden bir kurşun gördü. Kadınları kaçırmak için onları takip eden IŞİD çeteleri. Arîn kurşundan bahsederken, "Ne olduğunu bilmiyorum. Sadece aracın çarpıp uçurumdan düştüğünü gördüğümüzde bir gücün bize geldiğini biliyorum. Kurtuluş gibi. Kim olduğunu veya ne olduğunu bilmiyorduk" dedi. Sonra Amâd'a vardıklarında, HPG ve YJA-Star savaşçılarının IŞİD çetelerini yendiğini fark ettiler.

İkinci kez dağlara yöneldi, bu kez korkuyla, nefretle, intikamla…

Şengal dağlarına giden ve yıllarca Şengal'in kurtuluşu için savaşan Arîn, halkının tam kurtuluşu için yüzünü Kürdistan dağlarına döndü. İkinci kez dağlara döndü, ama bu sefer korkan bir kadın olarak değil, intikam yemini etmiş güçlü bir kadın olarak. Şengal'de ön saflarda savaşan birçok YJA-Star ve HPG savaşçısı, medya savunma alanlarına döndüklerinde Türk devletinin kimyasal silahlarıyla katledildi. IŞİD'e karşı intikam yemini etmiş bir Êzidî kadın olarak savaşan Arîni'miz, Türk devletinin saldırıları sonucu Kürdistan dağlarında katledildi.

Küllerinden yeniden diriliş

Kurtuluşun 10’uncu yıldönümünde onları yazmak bizim görevimiz. Êzidî toplumunun içinden kültürleriyle ortaya çıkan ve Êzidî kadınlarını korumaya yemin eden Arîn Ararat, Bêrîvan Şengal, Bêrîvan Arîn, Şengal'in kurtuluşunun öncüleridir. Kadınlar, fermanda en ağır bedeli ödemiş, öncü olmuş, acılarının altında ezilmek yerine, YJA-Star'dan aldıkları güçle kendi savunma güçleri YJŞ'yi (Yekîneyên Jinên Şengal) kurmuşlardır.

Kadınların öncülük ettiği bu direniş sadece silaha sarılmakla kalmadı; aynı zamanda "Jin, Jiyan, Azadî” felsefesini hayata geçirmekle de ilgiliydi. Abdullah Öcalan'ın üç kelimelik derin manifestosu, Êzidî kadınların ruhuna dokunarak onlara güç, cesaret ve umut verdi. Artık onlar sadece hayatta kalanlar değil, geleceğin özgür savunucularıydı.

Şengal'i kurtarmak için canlarını feda eden savaşçılar, sadece Êzidîler arasında değil, Kürdistan dağlarında da direnişin sembolü haline geldi. Türk devletinin kimyasal silah saldırıları bu direnişi kırmaya çalıştı, ancak başaramadı. Her şehit bir direniş hikayesi yazdı; dökülen her kan, özgürlük topraklarına düşen bir umuttu. Onların hatırası sadece anma tarihlerinde değil, bugünün özgürlük mücadelesinin her adımında yaşıyor.

Gelecek artık özgürlükle yazılıyor

Bugün Êzidî toplumu, kayıplarının yasını tutarken, örgütlenmesinin her alanında yeni ufuklara doğru ilerliyor. Siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda güçlenen bu toplum, geçmişin acılarını sadece hatırlayarak değil, aynı zamanda onları aşarak da özgürlük mücadelesini sürdürüyor. Abdullah Öcalan'ın felsefesi, Êzidî direnişinin zihinsel ve manevi rehberidir. Gelecek artık sadece acılarla değil; umut, kararlılık ve özgürlükle yazılıyor.

Özgürlüğe yolculuk yeni başlıyor

Şengal’in kurtuluşu sadece bir toprak parçasının kurtuluşu değil, bir halkın yeniden doğuşu. Bu direniş, dünyanın dört bir yanındaki tüm ezilen halklara ilham vermeye devam ediyor. Êzidî toplumunun çektiği acılar, güçlerini ve kararlılıklarını kırmamış, aksine onları güçlendirmiştir. Hikayeleri, özgürlük yolunda yürüyen herkes için bir rehber, bir manifestodur. Ve bu yolculuk daha yeni başlıyor.