‘Önder Öcalan barışa doğru tarihi bir adım attı’
Zenubya Kadınlar Topluluğu Meclisi Yönetim üyesi Mizgin Çotkar, Küt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın barışa doğru tarihi bir adım attığını dile getirerek, sürece sahip çıkılmasını istedi.

SILVA EL-İBRAHIM
Rakka- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın barış ve demokratik toplum çağrısı ve Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) verdiği yanıt, tüm dünyada yankı buldu. Silahların imhası ile birlikte süreç daha ileri bir noktaya taşınırken şimdi nasıl ve ne şekilde adım atılacağı yönünde tartışmalar yürütülüyor.
Zenubya Kadınlar Topluluğu Meclisi Yönetim üyesi Mizgin Çotkar, sürecin geldiği noktayı ajansımıza değerlendirdi.
Mizgin Çotkar, herhangi bir partiye silah vermenin "teslimiyet" anlamına geldiğini ancak PKK’nin teslimiyet yerine silahları yaktığını belirtti. Bu durumun silahlı çatışma döneminin sona erdiğini ve barış için bir diyalog dilinin geliştiğini gösterdiğini anlatan Mizgin Çotkar, bu durumun Abdullah Öcalan sayesinde gerçekleştiğine işaret etti.
'PKK siyasi yollarla çözüme inanıyor'
Mizgin Çotkar, "Gerçek şu ki, askeri güce sahip olmayanlar, verdikleri mücadele ve benimsedikleri ideolojiyle halkın güvenini kazanamazlar. Bu dünya için de geçerlidir. Varlığını dünyaya ispatlamak isteyen herkes, bir koruma ve savunma sistemine sahip olmalıdır. Bir gülün kendini korumak için dikenleri de vardır. Burada, başkalarına saldırmak ve taarruz etmek amacıyla değil, bir projeyi korumak ve savunmak amacıyla bir askeri mücadeleden bahsediyoruz” diye konuştu.
‘Diyalog zemini ilk değildi’
Mizgin Çotkar, değerlendirmesine şu sözlerle devam etti:
“Kırk yılı aşkın bir süredir devam eden silahlı mücadele süreci, birçok aşamadan geçti. Önder Öcalan’ın 27 Şubat’taki girişimi, partinin mücadele tarihinde bir ilk değildir. Aksine, Önder Öcalan, 1993’ten bu yana, Kürt sorununun silah dilinden uzak, diyalog ve siyasi yollarla çözümü ve barışın tesisi için bir dizi girişim başlatmıştır. Bu, partinin, Önderinin liderliğinde, kan dökülmesinden uzak, barışçıl bir çözüme ulaşma niyetinin dünya gözü önünde canlı bir kanıtıdır. Ancak Ortadoğu ülkelerinin ve tüm dünyanın siyasi ve ekonomik çıkarları, diyalog yoluyla barışın tesisini ve iletişim dilinin geliştirilmesini engellemiş, barış çağrılarına karşılık verilmemiştir. 2015 yılında, Önder Apo’nun halk ve hareketle iletişimini tamamen kesmek için ona ağır bir tecrit uygulanmıştır.”
Abdullah Öcalan’ın her zaman engellendiğine dikkat çeken Mizgin Çotkar, “Özgürlük hareketi her zaman halkın çıkarlarını ön planda tutmuş, uluslararası toplum ise ekonomik ve siyasi çıkarlarını ön planda tutmuştur. 3’üncü Dünya Savaşı ister İran’da ister Ukrayna’da ister Gazze'de, ister Kuzey ve Doğu Suriye’de olsun, gözler önündedir... Suriye'nin de savaşla yazılmış bir tarihi vardır” dedi.
‘Çözüme doğru atılan adımı gördüler’
Mizgin Çotkar, Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) Abdullah Öcalan'ın çağrısına yanıt vermesinin nedenleri hakkında da şunları söyledi:
“42 yıldır bir hareketle mücadele eden bir parti veya devlet, barış çağrısına nasıl yanıt verebilir? Gerçek şu ki Türkiye, Kürt sorununda, Önder Öcalan’ın önerdiklerinden çok uzak yöntemlerle çıkmaza girmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de belirttiği gibi, her girişiminde başarısız olmuştur. Ancak son zamanlarda, Önder Öcalan'ın önerilerinin barış sürecinin başarısı için ideal çözüm olduğunu fark ettiler. Önderlik, barış için bir umut ışığı gördüğünde, hazır olduğunu ifade etti ve ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısında bulundu. Sorunun silahlarla çözülemeyeceğinin, barışın çözüme giden tek yol olduğunun bilincindeydi. Bu nedenle bu girişimi gerçeğe dönüştürmeye çalıştı.”
‘Abdullah Öcalan'ın çağrısına yanıt vermek sürecinin bir parçasıdır’
Abdullah Öcalan'ın partinin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadeleye son verilmesi çağrısına PKK'nin verdiği yanıtla ilgili olarak Mizgin Çotkar, "Bu adım, Önder Öcalan'ın ve partinin barış sürecine yeniden dahil olma niyetini göstermektedir. Bu, toplumun korumasız kalacağı anlamına gelmez. Tam tersine, temelden korunacaktır; yani toplum entelektüel bilinçle donatılacak ve hakları yasal ve anayasal olarak güvence altına alınacaktır" dedi.
Mizgin Çotkar, silahların imhasının bu çerçevede gerçekleştiğini ve bu adımın partinin görevlerini yerine getirmesinin ardından geldiğini belirtti. Mizgin Çotkar “Bu durum, Önder Öcalan'ın düşüncesini kapsayıp hayata geçirebilmek için siyasi ve toplumsal düzeyde yeni bir mücadele aşamasına geçilmesi gerektiğini gösteriyor. Zira PKK'nin yapısı artık tüm halkları özgürleştirmeyi hedefleyen bir ideoloji için yeterli değil” ifadelerini kullandı.
‘Silahlar teslim edilmedi yakıldı’
Teslim olmak ile silah yakmak arasında önemli bir fark olduğunu belirten Mizgin Çotkar, şunları söyledi:
"Silahları herhangi bir tarafa teslim etmek teslim olmak anlamına gelir, ancak parti silahlarını teslim etmedi; yaktı. Bu, silahlı çatışma dönemini sona erdirmek ve barış için bir diyalog dili geliştirmek anlamına geliyor. Kürt halkının mücadele ve ayaklanma tarihine tanıklık eden mağarada silahlı mücadeleyi sonlandırma töreninin yapılması, Kürtler için büyük bir manevi değer taşıyor."
‘Adım atma sırası geldi’
Bu adımın teslimiyet olarak tanımlanmaması gerektiğini ifade eden Mizgin Çotkar, “Bu durumu teslimiyet olarak tanımlayanlar veya gerçek mahiyetini gizleyenler, ekonomilerini savaşlar, halk kanı dökülmesi ve silah ticareti üzerine kuranlardır. Barış sürecini sabote etmeye çalışan birçok taraf var. Önder Öcalan barışa doğru tarihi bir adım attı ve şimdi Türkiye'nin, anayasayı yasal olarak görüşmek ve Kürt halkının haklarını güvence altına almak, bir arada yaşama ilkesini pekiştirmek için gerekli maddeleri değiştirmek üzere bir komite oluşturarak, barış sürecine doğru yasal bir adım atma sırası geldi” şeklinde konuştu.
Kadınlara çağrı
Mizgin Çotkar konuşmasına şöyle devam etti: “Demokratik Toplum Manifestosu, tüm çözülmemiş sorunların çözümüne giden yoldur. Bu manifesto, farklılıklarına bakılmaksızın başkalarına saygı duyma ve onları kabul etme, haklarından mahrum bırakılmalarını önleme ve özellikle mezhep çatışmaları ve ırk ayrımcılığına tanıklık eden Ortadoğu'da aralarındaki sınıfsal ayrımları ortadan kaldırma ilkesini tesis eder.”
Mizgin Çotkar, Abdullah Öcalan'ın bu kitabın tüm halklar arasında yaygın bir şekilde yayılmasına ve tüm dillere çevrilmesine büyük önem verdiğini belirterek, “Eksiklerine rağmen Özerk Yönetim, Demokratik Toplum Manifestosu’nun tam olarak olmasa da canlı bir örneğidir. Ancak, bir kısmını hayata geçirmeyi başarmıştır. Kuzey ve Doğu Suriye halkı, tüm farklılıkları ve çeşitlilikleriyle bir arada yaşamakta ve kendi kendini yönetmektedir. Kuzey ve Doğu Suriye'yi ziyaret eden yabancı heyetler, bu deneyime hayranlıklarını dile getirmekte ve bunu toplumun ve halkın sorunlarını çözmeye yönelik bir sistem olarak görmektedir" ifadelerini kullandı.
Halkın bu temelde eğitilmesini isteyen Mizgin Çotkar, bu aşamanın başarısında kadınların rolünü vurguladı ve kadınları kendilerini, toplumlarını ve topraklarını korumak için Abdullah Öcalan’ın felsefesini derinlemesine incelemeye çağırdı.