Çetelerin zulmünü anlatan Bêrîvan: Özellikle kadınlara saldırdılar
Türk devleti ve çetelerin Şehba’ya dönük saldırılarını anlatan Efrinli Bêrîvan Heydar, üç gün boyunca çetelerin kuşatması altında kaldıklarını belirterek, “Özellikle kadınlara saldırdılar, kadınları katlettiler” dedi.
BÊRÎVAN ÎNATÇÎ
Hesekê - Türk devleti ve çetelerinin 2018 yılında Efrin Kantonu’nu işgal etmesiyle Şehba’ya göç eden Efrinli kadınlar, 7 yıl boyunca Şam hükümetinin ambargo uygulamasına ve Türk devletinin devam eden saldırılarına karşı tüm zor koşullara karşı direnişlerini sürdürdü. Bir gün Efrin’e dönme umuduyla yaşayan Efrinliler, 7 yılın ardından Türk devleti ve çetelerinin saldırıları nedeniyle bu kez Şehba’dan göç etmek zorunda bırakıldı. İşgal saldırıları nedeniyle iki kez göçe maruz kalan Efrinli kadınlar, koşullar ve şartlar ne olursa olsun direnişte kararlı.
Saldırılar nedeniyle Şehba’dan göç eden kadınlardan Bêrîvan Heydar, “Efrin’in Sêwiyan köyündenim ve iki çocuk annesiyim. Şehba’dan önce Efrin’de yaşıyorduk ve Efrin’e yönelik saldırılar başladığında Şehba’ya göç etmek zorunda kaldık. Şehba’nın Zaratê köyünde yaklaşık 7 yıl yaşadık ve bu yıllar içerisinde birçok kez saldırıya maruz kaldık. 7 yılın ardından bu kez Şehba’ya saldırı gerçekleşti ve yeniden göç yollarına düştük. Şehba’dan Haleb’e geçtik ve sonrasında çeteler dört bir taraftan Zaratê köyüne saldırdı. Çocuklarımızda aynı gün oradan çıktılar. Ancak biz çemberin içinde kaldık. Araç konvoyuna ulaşmak istedik, ama ulaşamadık” diye belirtti.
‘Kadın ve çocuklara işkence uygulandı’
Üç gün boyunca çetelerin kuşatması altında kaldıklarını dile getiren Bêrîvan Heydar, “Kefîrne köyüne gittik ve bir gece burada kaldık. Gece saat 02.00 - 03-00 sıralarında köye giren çeteler, bağırışlarla kaldığımız eve girdiler. Ev sahibinin çocuklarını aldılar, telefonlarımıza ve tüm eşyalarımıza el koydular. Çeteler ‘Efrin’e dönün’ diyerek bizleri tehdit ettiler. Ama Efrin çeteler tarafından işgal edildiği sürece Efrin'e dönmeyeceğiz. Zaratê köyüne geri döndük ve burada iki gün kaldık. Zaratê köyünde kadınlara, çocuklara ve tüm insanlara yönelik katliam ve işkence uygulanıyordu” ifadelerinde bulundu.
Çocuklarından ayrılmak zorunda kaldı
Şehba'dan göç başlayınca çocuklarından ayrılmak zorunda kaldığını dile getiren Bêrîvan Heydar, sözlerine şöyle devam etti: "Tanıdık bir ailenin yanında kalıyorduk ama saldırılar nedeniyle dışarı çıkamadık. Haleb'e gitmemize izin vermiyorlardı. Daha sonra Haleb'deki araç konvoyuna bir kez daha ulaşmaya çalıştık ve bir sayesinde Haleb'e ulaştık. Yaklaşık 15 gündür çocuklarımızdan uzakta yaşıyoruz. Bir annenin çocuklarından ayrı kalması çok zor” dedi.
‘Kadınları katlettiler’
15 günün ardından 16 Aralık'ta Hesekê'ye ulaştıklarını ifade eden Bêrîvan Heydar, “Yolculuk sırasında pek çok acı ve olaya tanık olduk. Çeteler tarafından çok sayıda insan katledildi, çocuklar soğuktan hayatını kaybetti. Kimsenin dışarı çıkmasına izin verilmedi. Özellikle kadınlara saldırdılar, kadınları katlettiler ve bu katliamı insanlara gösterdiler” dedi.
Katliama karşı uluslararası güçlerin sessizliğine tepki
Uluslararası toplumun yaşananlara karşı sessizliğine tepki gösteren Bêrîvan Heydar, "Uluslararası devletlerin ve toplumun, kadınlara, çocuklara ve tüm halklara yönelik yaşanan bu saldırılara karşı sessiz kalmaması ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Bütün insanlar barış içinde bir arada yaşama hakkına sahiptir. Biz kadınlar sonuna kadar mücadele etmeli ve ayağa kalkmalıyız. Umarım bir an önce herkes ailesine kavuşur ve bir daha göç yaşanmaz" diye belirtti.