‘Ağaç kıyımı devam ederse Zagros’un tüm ekosistemi tehlikeye girecek!’

Serdeşt ve Bane ormanlarındaki ağaç kıyımını değerlendiren Ekolojist Şlier, “Bu süreç devam ederse sadece Serdeş ve Bane ormanları değil, Zagros’un tüm ekosistemi tehlikeye girecek” uyarısında bulundu.

NESİM MUHAMMED KHAWA

Bane- Doğu Kürdistan’ın Serdeşt ve Bane kentlerindeki ormanlar son yıllarda tahrip ediliyor. Mafya çeteler tarafından asırlık ağaçlar kesilerek satılıyor. Askeri noktalara yakın olmasına rağmen bu çetelere herhangi bir müdahalenin olmaması hükümet yetkililerinin de doğa talanına ortak olduğunu gözler önüne seriyor.

Konuyla ilişkin görüştüğümüz Ekolojist Şlier, ormanların gasp ve talana göz yumulduğunu söyleyerek, ağaç kesiminin uzun vadede ekosistemin bütününe zarar vereceğini kaydetti.

Ağaç kesiminin organize bir iş olduğuna dikkat çeken Şlier, şunları belirtti:

“Bu mafya grupları, ormandaki ağaçları büyük çapta kesmek için gelişmiş ekipmanları kullanıyor. Bunlar arasında ağır makineler ve özel testereler bulunuyor. Ağaç kıyımını son derece organize şekilde yapıyorlar. Ağaçları düzenli olarak ve yüksek hacimlerde kesip yüklüyorlar. Bu ağaçlar daha sonra ham odun olarak büyük şehirlere naklediliyor veya yasa dışı pazarlarda yüksek talep gören yakacak odun üretmek için kaçak olarak kullanılıyor. Bu yaygın tahribat, denetim eksikliğinden ve bazı durumlarda yerel güçlerin bu gruplarla iş birliğinden kaynaklanmaktadır.”

‘Ormansızlaşma hedefleniyor’

İran askerlerinin denetiminde ağaçların kesildiğine vurgu yapan Şlier, hükümet görevlilerinin de bu mafya grupları ile ortak hareket ettiği endişesini taşıdıklarını kaydederek, “Çeşitli raporlar, bölgede kontrol noktaları bulunmasına rağmen kaçakçıların kolaylıkla bu kontrol noktalarından geçebildiğini, hatta yıkımın gerçekleştiği yerlerin çoğunun bu kontrol noktalarına birkaç yüz metre ila birkaç kilometre uzaklıkta olduğunu gösteriyor. Bu, öncelikle denetimin olmadığını, ikinci olarak askeri güçlerin bu kaçakçılara suç ortağı olduğunu ve onlardan rüşvet aldığını, çoğu durumda bunu güvenlik bahanesiyle meşrulaştırdığını gösteriyor. Her iki durumda da sonuç aynı: daha fazla ormansızlaşma ve çevresel yıkım hedefleniyor” dedi.

‘Köklü bir yaklaşım değişimine ihtiyaç var’

Şlier, orman tahribatına ilişkin çözüm önerilerini şöyle belirtti: “Öncelikle bölgenin izlenmesi ve kontrolünde köklü bir yaklaşım değişikliğine ihtiyaç var. Sorumlu kurumların bu konularla daha ciddi ilgilenmesi ve mafya faaliyetlerine son vermesi gerekiyor. Ayrıca yerel halkın bilgilendirilmesi ve kamu denetiminin güçlendirilmesi bu tahribatların azaltılmasında önemli rol oynayabilir. Öte yandan çevre aktivistleriyle daha yakın iş birliği yapmak, onların deneyim ve bilgilerinden yararlanmak da bu krizin azaltılmasına yardımcı olabilir.”

‘Zagros’un tüm ekosistemi tehlikeye girecek’

Güvenlik adı altında ormanların talan edildiğini söyleyen Şlier, bu politikalar sonucu daha büyük bir doğa kıyımının yaşanabileceği uyarısında bulundu. Şlier, “Bölgede ‘askeri kontrol’ adına uygulanan ‘güvenlik’ projeleri maalesef ormanların yok edilmesinde çok yıkıcı bir rol oynamıştır. Güvenlik kurumları orman alanlarını temizleyerek bölge üzerinde daha fazla kontrol sağlamaya çalışıyor, ancak bu politikalar doğanın yok edilmesine ve hassas ekosistemlerin yok olmasına mal oluyor. Bu süreç devam ederse sadece Serdeşt ve Bane ormanları değil, Zagros’un tüm ekosistemi tehlikeye girecek. Bu sorun sadece çevreyi tehdit etmekle kalmıyor, zamanla yerel halkın yaşamını da olumsuz etkileyecek” şeklinde konuştu.