Süveyda’da katliamın izleri boyalarla silinmeye çalışılıyor
Cihatçı HTŞ tarafından Temmuz ayında korkunç bir saldırıya maruz kalan Süveyda’da katliamın izleri boyalarla silinmeye çalışılıyor. Kadınlar, bunun aynı zamanda talan anlamına geldiğinin belirtiyor.

ROCHELLE JUNİOR
Süveyda- Süveyda’nın özellikle Mezraa beldesindeki kadınlar, ‘yeniden imar’ adı altında yürütülen çalışmaların gerçekte yaşananları gizlemek ve işlenen suçların izlerini silmekten başka bir şey olmadığını söylüyor. Temmuz ayında korkunç bir katliama tanıklık eden, hala kanın ve acının izlerini taşıyan duvarlar, şimdi boyalar ve çiçeklerle süslenmeye çalışılıyor. Ancak şu soru zihinlerden silinmiyor: Boyalı duvarlar, kaybedilen canların ve yaşanan derin acının üstünü örtebilir mi?
Siyasi aktivist İnas Naim, eski vali Mustafa Bekur’un bölgedeki varlığının halka hizmet ya da geri dönüşü kolaylaştırmak için olmadığını, “gerçekleri sistematik şekilde örtbas etmek” amacıyla olduğunu belirtiyor. Katliam ve zorla göç ettirmeden sorumlu olanların yeniden inşayı üstlenemeyeceğini söyleyen İnas Naim, “imarın sorumluluğu köy halkına aittir” diye ekliyor.
‘Suç duvarların boyanmasıyla silinmez’
Selva Kasım, Mustafa Bekur’un Mezraa’da ortaya çıkışını “katliamın izlerini kapatma girişimi” olarak yorumluyor ve “Suç, duvarların boyanmasıyla silinmez, vitrin süslemekle unutulmaz” diyor. Selva Kasım, uluslararası ve güvenilir bir insan hakları komitesinin acilen kurulması, suçların araştırılması, halkın köylerine dönmesi ve ölülerini defnetmesi için destek verilmesi gerektiğini vurguluyor.
‘Amaç yağmalama’
Nesibe Akubani ise yaşananlardan duyduğu derin acıyı şu sözlerle ifade ediyor: “Bizi koruması gereken yönetim, DAİŞ gibi davrandı; bizi evlerimizden sürdü, öldürdü, cenazelerimizi aşağıladı, evlerimizi yıktı.”
İki aydır devam eden sözde imar faaliyetlerinin gerçekte tarihi eserlerin ve yeraltı zenginliklerinin yağmalanmasına hizmet ettiğini söyleyen Nesibe Akubani, bu durumu “cehalet ve soykırım kültürü” olarak tanımlıyor.
‘Uluslararası soruşturma çağrısı’
Boyalı duvarlar ve yüzeysel imar görüntülerinin ardında hâlâ katliamların, zorla göçlerin ve yağmanın gerçeği yatıyor. Süveyda’da kadınlar "Mağdurlara adalet sağlanmalı, göç ettirilenler köylerine dönebilmeli, ölüler toprağa verilmeli ve hakikat uluslararası bir soruşturmayla ortaya çıkarılmalı” diye ifade ediyor.