Hatay’da konteyner kadınlar için hem ev hem geçim kaynağı
Hatay’da kadınların yaşadığı zorluklara dikkat çeken kuaför Naime Dede “Diyelim bir müşteri geldi ve tam saçını yapıyorsunuz ya da bir şeyler yaparken elektrik kesildi. Bir şekilde toplamaya çalışıyorum. Toplayamasam da mecburen o şekilde gidiyor” dedi.
BINEVŞ STÊRK
Hatay- Maraş merkezli iki yıkıcı depremin üzerinden yaklaşık 3 yıl geçmesine rağmen etkilerini halen yaşayan Hatay’lı kadınlar, artık konteynerde kalmak istemiyor. Elektrik ve su kesintileri günlük hayatı önemli derecede olumsuz etkiliyor. Özellikle kuaförler bu olumsuz etkilerden nasibini alıyor. Kadın kuaförleri elektrik ve su kesintileri nedeniyle zor bir süreç yaşıyor. Bunlardan biri de, Naime Dede. Antakya doğumlu, 38 yaşında ve bir çocuk annesi olan Naime, yaşadığı zorlukları ajansımıza anlattı.
Deprem sırasında evinde olduğunu aktaran Naime, “Çok kötü bir geceydi. O gece gerçekten hani sabah olmadı derler ya, öyle bir şeydi yani. Bizim için sabah olmadı o gece. Çok korktuk. Evden çıkabileceğimizi hiçbir şekilde düşünemedik. Çünkü en son ben çıkarken artık duvarlar dökülüyordu” dedi.
‘Serada 35 kişiyle beraber kaldık’
Sonra hemen eşimin annesine gittiklerini, oranın bahçesinde bir seranın olduğunu belirten Naime, şunları söyledi: “Serada 35 kişi kadar kişiyle beraber sabaha kadar kaldık. O geceyi öyle geçirdik. Yaklaşık bir sene çadırda kaldık. Çok zordu. Kış vakti yağmur yağdığı zaman her yer su oldu. Zaten eşyamız çok fazla yoktu. Hep yardımdan topladığımız eşyalarla idare ettik. Çünkü hiçbirimiz evlerimize geçemiyorduk artık. Yani çadırda yaşamak çok zordu. Farelerden tutun kedilere bir sabah uyandığında kediyi başucunda görebiliyordun yani. Bir sene sonra konteynera geçtim. Yalnız konteyner da o kadar sağlıklı bir yaşam alanı değil. Hâlâ konteynerda kalıyorum bu arada. Evim orta hasarlı. Şu an yapılıyor. Şu an maddi durum olmadığı için kiraya gidecek durum olmadığı için konteynerda yaşıyorum.”
‘İkinci el de olsa bir klima bulup taktırmak zorunda kaldım’
İşyerinin de konteyner olduğuna dikkat çeken Naime, normal bir iş yerine göre konteynerin dezavantajlarının çokluğuna vurgu yaptı ve ekledi: “Mesela yazın çok fazla sıcak oluyor. Aşırı derecede sıcak oluyor. Klimasız hiçbir şekilde çalışamıyorsun. Terden müşterin de oturamıyor. Yaptığın iş görünmüyor. Ben de mecburen ikinci el de olsa bir klima bulup taktırmak zorunda kaldım. Kışın üstünü kapatmasaydın sular altındaydı. Bildiğin sanki dışarıdaymışsın gibi su akıtıyordu.”
‘Çeşmeden çamur akıyor hazır su tüketmek zorunda kalıyoruz’
Elektrik ve su kesintilerinin çok fazla olduğunu dile getiren Naime, bunun da işini çok olumsuz yönde etkilediğini söyledi. Naime, “Yaşamımızı da etkiliyor. Şu an bir çeşmeyi bile açtığımız zaman çeşmeden bildiğin çamur akıyor. Yani suyunu dahi içemiyoruz. Yemeklerimize dahi hazır su almak zorunda kalıyoruz. Ya da arıtılmış su. Yani biz yemeklerimizin hiçbirine çeşme suyunu kullanamıyoruz” diye konuştu.
‘Tam müşterinin saçını yaparken elektrik kesiliyor’
Yaptığı işin özellikle elektrik ve suya bağlı olduğunu dile getiren Naime, durumun vahametini şu sözlerle anlattı: “Diyelim bir müşteri geldi ve tam saçını yapıyorsunuz ya da bir şeyler yaparken elektrik kesildi. Bir şekilde toplamaya çalışıyorum. Toplayamasam da mecburen o şekilde gidiyor. Yapacak bir şey yok. Çünkü benim elimde herhangi bir şey yok. O yüzden bırakıyor ya da gidiyor yani. Bazen 2-3 saat, 4 saat, 5 saat elektriksiz kalıyoruz. Hatta burada öyle ama birkaç yerde de ertesi güne kadar elektrikler gelmeyebiliyor. 2-3 gün gelmediği günler oluyor. Bazı yerlerde de böyle. Su bir hafta. Mesela benim biraz daha ileride konteyner kent vardı. Abartısız bir hafta. Ne elektrik verdiler ne su verdiler onlara.”
‘Burada düzelen hiçbir şey yok ve insanlar perişan halde’
Naime’nin evi de konteyner şu anda. 21 metrekareye sığmaya çalıştığına dikkat çeken Naime, “Çok sağlıklı bir ortam değil. Çocuğum için de aynı şekilde sağlıklı bir ortam değil. Ama dediğim gibi şu an durum yok ve inanın şu yani burada o kadar insan bu durumda ki. Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Hani iyileştik, her şey düzeldi diyorlar ya. Ama burada düzelen hiçbir şey yok. İnsanlar perişan halde. Yani sadece ayakta kalmak. Beklentilerimizin çeyreği karşılanmadı. İnsanlara TOKİ verildi ama o TOKİ’ler de yağmura teslim oldu. Bütün her yeri sel bastığını gördük yani. Bunu herkes kendi gözleriyle gördü. Yerleşen insanlar da perişanlar” diye konuştu.
’Çocuğun çıkabileceği, gezebileceği, oyun oynayabileceği hiçbir alan yok’
Çocuklar için bir oyun alanının olmayışından da şikayetçi olan Naime, çocuğunun yaşadığı sıkıntıyı şu sözlerle anlattı: “Maalesef çocuğum hiçbir şekilde oynayamıyor. Çünkü oyun alanı yok. Ne bir parka götürebiliyorsun ne de başka yere. Zaten her yer toz, duman ve çamur. Yani bizim yaşadığımız eski çocukluk nerede, şu an çocuklarımızın yaşadığı çocukluk nerede? Diyorlar ya hani çocuklara telefon, tablet vermeyin diye. Ama çocuğun çıkabileceği, gezebileceği, oyun oynayabileceği hiçbir alan yok. Maalesef ki hiçbir şekilde yok. Ve çocuk sıkılıyor. Ne yapacağını bilmiyor. Konteynerda eşim ve oğlumla kalıyorum. İşyerinin hemen yan tarafında da avlu gibi bir yer yaptık. Burası bu arada kaynanamın eski eviydi. Depremde yıkıldı. Biz de buraya konteyner koyduk. Kaynanam, kayınbabam, eşim, ben, çocuğum beraber yaşıyoruz. Sağ olsun yardımseverler sayesinde aldık.”
‘Ürün temin etmek çok zor’
Ürün temini konusunda çok sorun yaşadıklarını aktaran Naime, bunun nedenini de şu sözlerle açıkladı: “Çünkü burası sonuçta bir deprem bölgesi. Çünkü burada istediğimiz hiçbir şey alamıyoruz. Ne giyim ne market, her şey bizden uzakta. Araç olmazsa yürüyerek zor satın alınabiliyor. Mesela burada canım bir şey istedi haydi alayım diyemiyorsun. En çok giyim ürünleri temin etmekte zorlanıyoruz? Bir giyim için buradan İskenderun'a kadar gittiğimiz günler oluyor. Çünkü yok burada. Olsa da o kadar pahalı ki. Esnaflarımızı da anlıyorum ama çok fazla pahalıya satıyorlar artık. Diyorsun ki, buradan alacağıma gezerim, şehir dışından alışverişimi yapar, geri dönerim.”
‘Gelecekten umutlu değilim’
Burada herkesin mağdur olduğunu ifade eden Naime, “Gelecekten umutlu değilim maalesef. Ama inşallah diyoruz. İnşallah her şey düzelir. Ama böyle giderse burada en az bir 10 yıl daha burasının düzeleceğini düşünmüyorum. Kadınlara sesleniyorum. Hele de genç kızlarımıza diyorum ki, lütfen kendi ayaklarınızın üzerinde durun. Bir şekilde bir şeyleri yapmaya çalışın. Evde oturarak ya da birilerinden bir şey bekleyerek hiçbir yere varamayız. O yüzden herkesin kendi ayaklarının üstünde durabilmesini istiyorum” diye konuştu.