Gazzeli Amar Ammar: Gazze benim evim, bu toprakları terk edemem

Kızını doğurduğu gün gazeteci eşini kaybeden Gazzeli Amal Ammar, "Kalmaya karar vermek kahramanca değildi ama bu kararı almam gerekiyordu. Burası benim evim, benim yerim. Ayaklarımın altından kaysa bile bu toprakları terk edemezdim” diyor.

NAGHAM KARAJAH

Gazze- İsrail 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana aralıksız bir şekilde Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarına devam ediyor. En temel ihtiyaçlarına ulaşamayan Filistinliler yetersiz beslenme ve yerinden edilmeyle mücadele ederken bir bir yakınlarını kaybediyor. Bombalamaların yanı sıra Gazze Şeridi’nde yemek ve su da adeta insanlara karşı silah olarak kullanılıyor. Yerle bir olmuş Gazze sokaklarındaki yerlere saçılmış taşların her biri Filistinlilerin yaşadığı acıyı anlatıyor.

Amal Ammar’ın yaşadıkları Gazze’de neredeyse her kadının yaşadığı trajediden farksız. Kuzey Gazze'deki Al-Sahaba Tıp Kompleksi'nde harap olmuş ameliyathanenin duvarları arasında bekleyen Amal Ammar, büyük bir acı içinde bebeğini dünyaya getirmeye çalışıyordu. Sabah saat 9.00’ı gösterdiğinde üçüncü çocuğunu doğuran Amal Ammar, bu anın aynı zamanda bir kaybı da hatırlatan tarih olacağını bilmiyordu. Saldırıda yaralanan eşi gazeteci Yahya Subaih, eşi henüz doğmuş olan kızlarına son kez sarılmış ve hayatını kaybetmişti.

‘Gerçek her şeyden hızlıydı’

Bebeğinin doğumunun hemen ardından yas tutmaya başlayan Amal Ammar yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor:

“Eşim sanki bu kucaklamanın ilk ve son olduğunu hisseder gibi derinden ağladı. Doğumunu kutlamak için şeker getirmeye gitmişti ama şekerleri kendi kanıyla kaplı bir şekilde bana geri döndü. Boğuluyormuş gibi hissettim. Çığlık atmak, telefonumu alıp onu aramak istedim ama gerçek herhangi bir aramadan daha hızlıydı. Bebeğim doğduğu gün kocamı kaybettim. Büyüdüğünde ona hayatının ilk gününün babasının son günü olduğunu nasıl anlatacağım? Ona onun kucaklamasının bir yaşam vaadi değil, daha ziyade tekrarlanamayan bir veda olduğunu nasıl açıklayacağım?"

Eşinin her zaman Gazze’de yaşananları belgelemeye çalıştığını anlatan Amal Ammar, eşinin yaşamını yitirmesiyle her şeyin bir anda bir anıya dönüştüğünü ifade ediyor. Amal Amar eşinin aralarında kadınlar ve çocukların da olduğu 45 kişi ile birlikte hastane yolunda saldırıya maruz kaldığını ve hayatını kaybettiğini söylüyor.

Topraklarını terk etmedi

Yaşadığı acının ilk olmadığını dile getiren Amal Ammar, savaşın başlamasından bu yana, açlığa, kuşatmaya ve bombardımana rağmen güneye kaçmayı reddederek kuzey Gazze'de kalmayı seçti. Amal Ammar, "Kalmaya karar vermek kahramanca değildi ama bu kararı almam gerekiyordu. Burası benim evim, benim yerim. Ayaklarımın altından kaysa bile bu toprakları terk edemezdim. Yiyecek ve içecek için güneye kaçamazdım. Bu çilenin geçeceğinden emindim” diye konuşuyor. Çocuklarına kimi zaman hayvan yeminden yaptığı ekmekleri yedirmek zorunda kaldığını belirten Amal Ammar, "Çocuklarımıza ekmek yapmak için hayvan yemini öğüttük. Hiçbir pişmanlığım olmadı. Açlık yerinden edilmekten daha kolaydır ve karanlık köklerinden koparmaktan daha merhametlidir" diyor.

Kelimeler acıyı tarif etmeye yetmiyor

2023 yılının aralık ayında kardeşi, kız kardeşi ve çocuklarının bombalamalar sonucu hayatını kaybettiğini söyleyen Amal Ammar, her ölüm haberinde yeniden ölmüş gibi hissettiğini ifade ediyor. Tüm bu kayıplarla baş ederken bir yandan da artan fahiş fiyatlara rağmen ayakta kalmaya çalıştığını anlatan Amal Ammar, “Evlerimizden tahliye ediliyoruz ve sonra sanki davetsiz misafirlermişiz gibi onlara geri dönüyoruz. Ödeyecek hiçbir şeyimiz ve yiyecek hiçbir şeyimiz yok. Yine de hayatta kaldığımız için cezalandırılıyormuşuz gibi kiranın iki katını ödememiz isteniyor” şeklinde konuşuyor.

Amal Ammar, son olarak adeta yaşadıklarına isyan ediyor ve sözlerini "Yaşamak, bir gelecek inşa etmek ve farklı bir yarın hayal etmekten başka hiçbir günah işlemedik. Ama onlar bizim bu hayali kurmamızı bile istemiyorlar. Bu ne suç? Hangi günahı işledik?" diye sonlandırıyor.