Türkiye’nin işgal bölgelerine yapmak istediği evlerin arka planı ne?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de işgal edilen yerlere bir milyon göçmen için ev yapmayı planlıyor. Konuya ilişkin Kongra Star yöneticisi Gulîxan Tahir, bu bölgelerdeki hak ihlallerine dikkat çekerek, karara karşı tutum sergilenmesi gerektiğini söyledi.

SORGUL ŞÊXO

Hesekê-  Suriye kriziyle birlikte Avrupa ülkelerine ve Türkiye'ye göç akışları her geçen gün artıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Efrîn’de yaptığı gibi Serêkaniyê ve Girê Spî gibi işgal edilen yerlere ev yapma emri verdiği ve Türkiye’deki bir milyon Suriyeliyi buralara yerleştirmeyi planladığı belirtiliyor. Konuya ilişkin Kuzey ve Doğu Suriye’deki Hesekê’ye bağlı Til Temir ilçesi Kongra Star yöneticisi Gulîxan Tahir, değerlendirmelerde bulundu.

Suriye krizinin başlama nedenine değinerek konuşmasına başlayan Gulîxan Tahir, “Arap Baharı 2011 yılında Tunus'ta başladı ve Mısır ile Suriye'ye sıçradı. Halk devlet zihniyetine karşı ayaklandı. Ayaklanmalarda halk yeniden devletin milliyetçilik ve ırkçılık zihniyeti ile karşı karşıya kaldı. Birçok insan katledildi, binlerce kişi de tutuklandı. Tutuklananları çoğu bugün hala Suriye cezaevlerinde tutuluyor. Zaman içerisinde ayaklanmalar daha da büyüdü ve hatta Suriye’nin tamamı ayaklandı” dedi.

“Devletler çıkarlarını düşündü”

İran ve Türkiye dahil çok sayıda devletin bu ayaklanmaları kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak, Suriye’de egemenliğini sağlamak istediğini vurgulayan Gulîxan Tahir, şu şekilde konuşmasını sürdürdü:

“Çünkü Suriye'de yaşayan halklar ülkelerinin toprak ve yer altı zenginliklerinden mahrum bırakıldılar. Bu durum insanların daha fazla haklarını talep etmesine ve ayaklanmanın yayılmasına neden oldu. Türk devleti eskiden beri Suriye topraklarını bölme planları olduğundan kaynaklı bu halk ayaklanmalarını fırsata dönüştürmek istedi. Halka yönelik bombardımanlar sonucunda Türkiye'nin sınırlarını açması için fırsat doğdu ve Suriye'den Türkiye'ye göç dalgası başladı. Türkiye'nin sınırlarını açmadaki amacı, insanları Suriye rejiminin baskılarından kurtarmak ya da bombardımandan kurtarmak değildi. Onları Avrupa’ya karşı kullanmak istediği için sınırlarını açtı. Ülkelerine giden gençleri eğiterek çete olarak kullandı. Nerede ihtiyaç varsa onları oralarda kullanıyor. Kuzey ve Doğu Suriye'de ilan edilen Demokratik Özerklik halkların birliğini sağladı. Türk devleti bu birliği o çetelerin eli ile yıkmak istedi. Türk devleti, halkın başlattığı ayaklanma ve devrimin rengini değiştirerek, onların birbirine karşı savaşmasına ve birbirini öldürmesine yol açtı.”

“Türkiye ve ortaklarına hizmet ediyor”

Erdoğan'ın Suudi Arabistan ile görüşmesine dikkat çeken Gulîxan Tahir, “Erdoğan birkaç gün önce Suudi Arabistan ile görüştükten sonra işgal altındaki topraklarda bir milyon Suriyeli mülteciyi yerleştirecek evler yapma kararı aldı. Bu planda sadece Türk devleti var diyemeyiz. Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan var ve hatta Filistin’de buna destek oluyor. Bu göçmenleri yerleştirme Türkiye ile ortaklarına hizmet ediyor ve ayrıca bölgenin demografik değişimine de ortaklık ediyor” ifadelerini kullandı.

“Erdoğan seçim hesabı yapıyor”

Bir milyon Suriyeli göçmenin Türkiye’den çıkması ve geri dönmesinin ardından derin planların olduğunu vurgulayan Gulîxan Tahir, “Erdoğan seçim hesabı yapıyor. Çünkü Suriyeli mültecilerin Türkiye'ye yerleştirilmesi ve onların Türkiye’de uzun süre kalması Erdoğan egemenliğine hizmet etmiyor. Erdoğan, son birkaç yılda halkını kaybetti. Bu yüzden bu adımla kendini temize çıkarmak ve güvenini kazanmak istiyor. Bölge halkını göç ettiriyor. Suriye'nin diğer şehirlerinden Türkiye'ye gelen göçmenleri, iktidarlarını korumak için gerçek halktan (Afrin, Girê Spî ve Serêkaniyê) boşaltılan bu bölgelere yerleşmek istiyorlar” diye konuştu.

“İşgal bölgelerinde işkence bitmiyor”

Gulîxan Tahir, Erdoğan'ın “kurtarıldı” dediği işgal altındaki topraklarda çok sayıda ihlallerin olduğuna dikkati çekti.

“Erdoğan güvenli ve kurtarılmış bölgeden bahsediyor. Herkes bir oraya gidip görsün bakalım orada neler yaşanıyor? Kadın ve gençlerin neler yaşadıklarına ve ne gibi ihlallerle karşı karşıya kaldıklarına baksınlar. İşgal bölgelerinde katledilme, kaçırma, tecavüz eksik olmuyor. Erdoğan’ın bir milyon mülteciyi yerleştireceği buralarda günlük olarak cezaevlerinde çeteler ve Türk devleti, kadın, genç ve erkeklere işkence ediyor. Kadınlara yönelik şiddet olgusu hiç azalmamıştır. Türk devleti, Lozan Antlaşması bitmeden işgal ettiği yerleri Türkiye'nin topraklarına dahil etmek ve İskenderun gibi Türk hakimiyetinde bir şehir haline getirmek istiyor. Temel amaç kentleri oranın yerel halkından boşaltarak, yerlerine başkalarını yerleştirmektir. Yine bölgenin tarihini yerlerini çalmak ve bölgenin çehresini değiştirmektir.”

“Ciddi ve güçlü tutum şart”       

Bir milyon göçmenin yerleştirilme projesinin kolay bir iş olmadığını dile getiren Gulîxan Tahir, “Erdoğan'ın bugün bölgeye karşı yürüttüğü ve Suriye topraklarını Türkiye'ye dahil etmek istediği plan bir-iki yıllık bir plan değildir. Tarihi bir plandır. Bu nedenle İnsan Hakları Örgütleri, hukukçular ve uluslararası güçler, Kuzey ve Doğu Suriye’nin demografik yapısının değiştirilmesini kabul etmemelidir. Türkiye ile işbirliği yapmamalıdır. Sessiz kalmamalı ve sorumluluk almalıdır. O kadar evin kurulması kolay bir şey değil. Bu bölgenin tüm demografisini beraberinde değiştiriyor. Bu yüzden Erdoğan’ın bölgedeki planlarına karşı ciddi ve güçlü bir tutuma ihtiyaç var” şeklinde konuştu.