EBÎR MUHEMED

Qamişlo – 21’inci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden canlandırmak için Kuzey ve Doğu Suriye ile Kürtlerin yaşadığı birçok coğrafyaya saldırı düzenleyen Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik bir saldırı başlatacağı ve işgal hattını birkaç kilometre daha geriye çekeceği gelen yorumlar arasında. Cizîr Bölgesi Kadın Meclisi Başkanı Evin Paşo, konuyla ilgili ajansımızın sorularını yanıtladı.

Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik olası bir saldırısı durumunda neler yaşanır?

Erdoğan açık bir şekilde sivilleri tehdit ediyor ve kimse sesini çıkaramıyor çünkü çocuklar bile dünyanın ve NATO'nun Erdoğan’a destek verdiğini biliyor. Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyine müdahale etmesi durumunda bölge halkının ve DAİŞ’in akıbetinin ne olacağı da kamuoyu tarafından merak ediliyor. Elbette bu olası saldırı, kargaşayı da beraberinde getirecek ve üçüncü dünya savaşının çıkma ihtimali yükselecektir. Ortadoğu halkının bir kısmı ve özellikle Kürdistan halkı büyük tehlike altında. Çünkü halk bu hassas süreçte dünyayı tehdit eden DAİŞ terörünün yeniden canlanmasını istemiyor.

"Türkiye Demokratik Ulus projesinden korkuyor”

Ortadoğu’da halkların baharı olarak adlandırılan devrimler patlak verdiğinde bu devrimler özgürlük amacıyla başlamış ve popüler olmuştur. Zamanla bu sistem değişerek iktidara geldi ve devletlerin hizmeti altına girdi. Egemen sistemler halkın soykırımını hedef alır ve bu amaçla hareket eder. Rojava’da da Kürt halkını kurtarmak, egemen hükümet sistemini kırmak, Kuzey ve Doğu Suriye ile Suriye'nin tüm bileşenlerini iktidardan kurtarmak amacıyla bir devrim başlatıldı. Bu temelde Rojava halkı özerk yönetimin himayesinde ve demokratik ulus projesinin uygulanmasında örgütlenerek kutsal bir çalışma yürütmüştür. Bu nedenle Türk devletinin nasıl bir kurt gibi saldırdığını görüyoruz ve bu da demokratik ulus projemizin Türk devletini ne kadar korkuttuğunu gösteriyor.

“Türkiye çeteleri tehdit olarak görmüyor”

Cebhat El-Nusra ve Ceş El- Hur Türkiye sınırına konuşlandı, Türkiye bunu neden bir tehdit olarak görmedi?

Cebhat El-Nusra ve Ceş El-Hur gibi çok sayıda terör gücü sınıra konuşlandırıldı ancak Türkiye bunu bir tehdit olarak görmedi. Suriye devriminin başlangıcında görünüşte Suriye halkının özgürlüğü için çalışan Cebhat El-Nusra ve Ceş El-Hur adlı birkaç oluşum kuruldu ve daha sonra bu oluşumların çizgileri değişti. Türkiye sınırına konuşlanan bu güçler Türkiye sınırında da mevzi alarak Kürt halkına ve Suriye'ye karşı ayaklanarak DAİŞ düşüncesiyle hareket etti. Türk devleti bunu kendi açısından bir  tehdit unsuru olarak görmedi. 2018 yılında bu terörist güçler çeşitli isimler altında Türk devletine açık desteklerini göstermiş ve şu anda aynı amaçla Türk devleti adına Suriye'nin kuzeyine ve doğusuna saldırmaya başladı. QSD savaşçıları tarafından sınır hatlarının teröristlerden temizlenmesinin ardından Türk devleti bunu gündeme alarak bu hattın Kürtlerin elinden alınması gerektiğini duyurdu. Çünkü Türkiye için bir tehdit unusuru olarak görülüyordu.

“DAİŞ’i yeniden canlandırmak istiyor”

Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye’yi işgal edip DAİŞ çetelerini yeniden canlandırmak istiyor. Özellikle Suriye'nin kuzey ve doğu bölgelerinde DAİŞ’li ailerin olduğu kamplar var ve Türk devletinin Suriye'nin kuzey ve doğu bölgelerine yönelik oluşturduğu tehdit, tüm dünya için bir tehdit unsurudur. Türk devleti topraklarımıza ve bölgelerimize saldırarak DAİŞ’i desteklemek ve yeniden canlandırmak istİyor. Aynı zamanda Ukrayna ve Rusya arasında çıkan krizden faydalanmak istiyor.

“Halk devrimci ruhla mücadelesini sürdürecek”

Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik yürüttüğü saldıralara karşı neler yapılacak, nasıl bir direniş sergilenecek?

Türk devleti dünyanın gözü önünde Cebhet El-Nusra, Cêş El- Hur ve DAİŞ çetelerini Türkiye sınırından geçirdi. Ayrıca Suriye'nin kuzey ve doğusundaki Hesekê kentinde Xiwêran hapishanesinde DAİŞ çetelerinin isyan etmesi üzerine Türk devleti çetelere yardım amacıyla  Suriye'nin kuzey ve doğu bölgelerine saldırmaya başladı. Aynı zamanda bölgelerimize yönelik yeni tehditlerin duyurulmasıyla birlikte DAİŞ Hol Kampı’nda hergün insanları öldürüyor. Bu olay aynı zamanda ortak plan yaptıklarını ve aralarındaki güçlü ilişkiyi de göstermektedir. Elbette büyük bir direnç ve fedakarlıkla Rojava’yı savunduk ve özgürleştirdik. Halkımız her zaman devrimci ruhuyla mücadele edecek ve her türlü tehdide karşı duracaktır.