Pembe Ekim: Kanseri iki kez yenen Hanane’nin hikâyesi kadınlara umut oluyor
Kanseri iki kez yenerek hayata tutunan Faslı Hanane Al-Khamar, deneyimini dijital farkındalık, koçluk ve hasta rehberliği çalışmalarıyla diğer kadınlarla paylaşırken, erken teşhis ve pozitif inancın önemini vurguluyor.
HANAN HARITE
Fas- Ekim ayı, dünya genelinde Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak karşılanırken, bu dönemde şehirler pembeye bürünüyor, etkinlikler ve kampanyalarla toplumsal bilinç artırılıyor. Kanseri iki kez yenen Faslı Hanane Al-Khamar’in hikâyesi de birçok kadına umut oluyor. Ajansımıza konuşan Hanane Al-Khamar, iki kez kanserle yüzleştiğini ve iki kez de hayata daha güçlü ve inançlı bir şekilde geri döndüğünü anlattı.
Birçok kişinin kanseri ölümle eşleştirdiği bir dönemde, Hanane Al-Khamar, bu klişeyi yıkarak acıyı umuda, hastalığı ise yaşam için bir mesaj haline dönüştüren örnek bir kadın olarak öne çıkıyor. Mücadelesi, 2019 yılında göğsünde bir kitle tespit etmesiyle başladı; başlangıçta korku nedeniyle tedavisini erteledi, ancak hastalık ilerleyince pes etmedi ve savaşını sürdürdü. Hanane Al-Khamar "Korkudan dolayı kitleyi uzun süre görmezden geldim. Zamanında bir doktora görünseydim, tamamen alınma aşamasına gelmezdim ve hastalık tekrarlamazdı" dedi.
‘Kanser ölüm anlamına gelmez’
İlk iyileşmesinin ardından acısını bir umut mesajına dönüştürmeyi seçen Hanane Al-Khamar, kadınları erken teşhisin önemi konusunda bilinçlendirmek ve korku ile yanlış inançlarla mücadele etmek amacıyla bir dijital medya kanalını kurduğunu anlattı. Hala bazı kadınların kanseri ölümle eşleştirdiğini belirten Hanane Al-Khamar, “Bu ölümcül düşünce, birçok kişinin tıp onlara iyileşme şansı vermeden önce kendilerini yargılamasına neden oluyor. Fiziksel ve psikolojik zorluklara rağmen hastalığın beni kadınlığımdan veya hayata olan inancımdan mahrum bırakamayacağını göstermek istedim. Psikolojik faktörler tedavide büyük rol oynuyor; pozitif enerji ve inanç, kanser tedavisinin zorlu yan etkilerini hafifletebiliyor. Kanser ölüm anlamına gelmez; ışık ve inançla dolu yeni bir başlangıç olabilir. Erken teşhis hayatın altını çizer” diye konuştu.
‘Başka bir insan oldum’
İyileşmesinden iki yıl sonra, 2021’in sonunda hastalık bu kez karaciğerinde ve omuriliğinde nükseden Hanane Al-Khamar, “Hayatı tekrar seçtim ve kendime asla pes etmeyeceğimi söyledim. Doktorlar hastalığın son evresinde olduğunu belirtebilirdi, ama ben her zaman her şeyin mümkün olduğuna inandım. Hastalık, kendime daha iyi bakmayı ve zihinsel ile fiziksel sağlığıma öncelik vermeyi öğrenmemle birlikte beni içten dönüştürdü. Başka bir insan oldum; yeni aktivitelere katılmaya başladım ve hikâyemi başkalarıyla paylaşmanın önemini keşfettim. İnsanlara yardım etmek ve bir kadını tedavi olmaya teşvik etmek bana huzur veriyor” ifadelerinde bulundu.
Kanser hastalarına rehberlik etti
Bu deneyimin kendisinde yeni bir tutku yarattığını ifade eden Hanane Al-Khamar, sözlerine şöyle devam etti:
“VI. Muhammed Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde eğitimime devam ettim ve burada kanser hastalarına destek olmayı mümkün kılan ‘Kanserde Hasta Ortağı’ diplomasını aldım. Hastalıkla yaşadığım deneyimden sonra, kanser hastalarına rehberlik etmek için çalışmalarımı sürdürdüm. Bugün, yaşadıklarımı yaşayanlara yardım eden bir koç ve enerji şifacısı olarak görev yapıyorum. Birçok insanın acı ve korkularının üstesinden gelmesine destek oluyorum; acılarını hafifletiyor, hastalıkları hakkında farkındalık yaratıyor ve kanserle ilgili olumsuz inançlarla başa çıkmalarına yardımcı oluyorum.”
‘Karamsar düşünce hastalığın kendisinden daha tehlikeli’
Tıbbi tedaviye ek olarak bitki veya bitkisel reçeteler kullanmanın ciddi komplikasyonlara yol açabileceğine dikkat çeken Hanane Al-Khamar, kanserin mutlaka uzman gözetiminde ele alınması gereken bir hastalık olduğunu vurguladı. Toplumun hala hastalara acıma veya korku ile yaklaştığını belirten Hanane Al-Khamar, “Mastektomi hakkında konuştuğumda, bazı kadınların bu fikirden sanki yasak bir şey duyuyorlarmış gibi korktuklarını fark ediyorum. Bu algı, hastayı psikolojik olarak yıpratıyor ve tedaviye başlamadan önce pes etmesine neden oluyor. Kadınların erken taramadan kaçınmasının bir numaralı nedeni korkudur; çünkü kanseri ölümle ilişkilendiriyoruz. Bu karamsar düşünce, hastalığın kendisinden daha tehlikelidir” sözleriyle uyarıda bulundu.
‘Hastalık bir mesaj’
Hanane Al-Khamar, hastalığın bir ceza değil, bir mesaj olduğuna inandığını belirterek, “Hastalık, yenilgi değil, değişim için bir fırsattır. Kanserde kötülükten çok iyilik buldum; bana sabrı öğretti ve inancımı güçlendirdi. Çevrimiçi farkındalık çalışmaları sayesinde, artık Arap ve Avrupa ülkelerindeki kadınlardan, videolarımı izledikten sonra tedavi olmaya veya tarama yaptırmaya karar verdikleri için teşekkür mesajları alıyorum. Bir kadının benim sayemde hastalığıyla yüzleşmeye karar verdiğini gördüğümde, yapabileceğim en büyük şeyi başardığımı hissediyorum” dedi.
‘Hastalık ruhumu geri verdi’
Hanane Al-Khamar, hastalığın bir ceza değil, bir mesaj olduğuna inandığını dile getirerek, son olarak şu değerlendirmede bulundu:
"Hastalık, yenilgi değil, değişim için bir fırsattır. Kanserde kötülükten çok iyilik buldum. Bana sabrı öğretti ve inancımı güçlendirdi. Çevrimiçi farkındalık yaratma faaliyetleri sayesinde, artık Arap ve Avrupa ülkelerindeki kadınlardan, videolarını izledikten sonra tedavi olmaya veya tarama yaptırmaya teşvik ettiğim için teşekkür mesajları alıyorum. Bir kadının benim sayemde hastalığıyla yüzleşmeye karar verdiğini okuduğumda, yapabileceğim en büyük şeyi başardığımı hissediyorum.
Kanser de tıpkı diğer hastalıklar gibi; sadece sabır ve inanç gerektiriyor. Dördüncü evrede, yani çok ileri evrede ikinci kez teşhis konuldu, ancak tedavi gördüm ve kendime iyi baktım ve bugün buradayım, dört yıldır mükemmel bir sağlıkla yaşıyorum. Kanser ölüm anlamına gelmez, aksine yeni, daha iyi ve daha güzel bir hayatın başlangıcıdır. Kanser saçlarımı ve sağlığımın bir kısmını aldı, ancak ruhumu geri verdi. Bana hayatın gün sayısıyla değil, içinde beslediğimiz sevgi ve inançla ölçüldüğünü öğretti.”