Nûjiyan Kadın Film Festivali: Dört bir yandan kadınların sesini buluşturdu
Qamişlo’da gerçekleştirilen Nûjiyan Kadın Film Festivali, birçok ülkeden onlarca kadını beyaz perdenin önünde buluşturdu. Kadınların ortak hikayeleri olduğu gibi farklılıkları olduğunu da gösteren festivale katılanlar, memnuniyetlerini dile getirdi.

BÊRÎVAN ÎNATÇÎ
Qamişlo- Nûjiyan Kadın Film Festivali, 25-31 Mayıs tarihleri arasında Kuzey ve Doğu Suriye’nin Qamişlo kentinde gerçekleştirildi. Festival, Kürdistan’ın dört parçası ile İran, Afganistan, Avrupa ülkeleri, Portekiz, Ermenistan, Güney Amerika ve Arap ülkelerinden gelen 40 filmle kadınların ortak hikâyelerini sinema da buluşturdu.
Uluslararası festivallerde yer alan filmlerin de gösterildiği festival süresince, kadın yönetmenlerin sinema çalışmaları ve kadın sineması üzerine paneller düzenlendi. Ayrıca, Türk devletinin saldırısında yaşamını yitiren gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın fotoğraf sergisi açıldı.
KDP kadın yönetmenlerin Rojava'ya geçmesine izin vermedi
Festivalde, Rojhilat (Doğu) ve Başur (Güney) Kürdistan’dan kadın yönetmenlerin de katılımı bekleniyordu. Ancak KDP, Sêmalka Sınır Kapısı’ndan geçiş izni olmasına rağmen kadınların girişini engelledi. Tüm engellemelere rağmen birçok kadın, festivalde yer almak üzere Kuzey ve Doğu Suriye’ye geldi.
Festivalin merkezi Azadî Parkı
Festival programı, öğleden sonraları Mihemed Şêxo Kültür Merkezi’nde, akşamları ise Qamişlo’daki Azadî Parkı’nda devam etti. Parkta, kadınların el emeği ürünleri de sergilendi.
Her yaştan izleyici festivaldeydi
Açık havada film gösterimleri özellikle gençler tarafından yoğun ilgi gördü. Her yaştan izleyici, film seanslarına katılarak festival atmosferini paylaştı. Festival süresince Şengal’de hayatını kaybeden oğlunun yer aldığı Şengal Süvarileri filmini izlemek için bekleyen bir annenin duygusal anları da dikkat çekti.
Öne çıkan filmler
Festivalde gösterilen önemli filmler arasında, Ermeni soykırımını anlatan “Aurora’s Sunrise” ve IŞİD’in Êzidî halkına yönelik soykırım saldırısını konu alan “Hêza” belgeseli yer aldı. “Hêza” belgeselinde, 2014’te yaşanan fermandan sonra Şengal’e dönen ve Şengal Kadın Savunma Birlikleri (YJŞ) komutanı olan Hêza’nın mücadelesi anlatılıyor.
Diğer dikkat çeken filmler arasında, Ürdün’den üç kadının hayatını konu edinen “Anqa”, “A Picture to Remember” ve Afganistanlı kadınların hikayesini konu alan “Sima’s Song” da festivalde yer aldı.
Festival kadınların dayanışmasını güçlendirdi
Festival, farklı ülkelerden kadınların ortak acılarını ve direnişlerini ortaya koyarken, kültürel ve sanatsal çalışmalarını bir araya getirdi. Kadınların dayanışmasına önemli katkı sağlayan etkinlik, kadınların sesini daha güçlü duyurmasına vesile oldu.
'Burayı daha iyi tanımak istiyorum'
Festivale Portekiz’den katılan Olhares de Mediterraneo Kadın Film Festivali Eşbaşkanı Silvia de Marco ve İtalya’dan festivale katılan Fotoğrafçı Isabella Balena, festivale hakkında ajansımıza konuştu.
Silvia de Marco yaptığı çalışmalar hakkında şunları söyledi: "Olhares de Mediterraneo Kadın Film Festivali’nin eşbaşkanıyım. Bu, Portekiz’in en eski kadın film festivali. 2014’te başladık ve bu 12'nci yılımız. Programı oluşturuyorum ve prodüksiyona yardımcı oluyorum."
Kuzey ve Doğu Suriye'ye ilişkin gözlemlerini de dile getiren Silvia de Marco, "Bence buradaki durumu anlamak için bir hafta yeterli değil. Buraya gelmeden önce biraz okudum ve burada yaşanan mücadeleyi ve tarihi araştırdım. Çünkü bunun uzun bir hikaye olduğunu biliyorum. Şimdi buradayım ve daha fazlasını anlamak ve tanımak istiyorum. Festivalden sonra bir hafta daha burada kalmaktan mutluyum. Bölgeyi daha iyi anlamak için buradan insanlarla sohbet etmek istiyorum" dedi.
'Seçilen filmler ilgi çekici'
Festivalin genel atmosferi hakkında konuşan Silvia Marco, "Şimdi festivalde birlikteyiz ve buradan çok fazla enerji alıyorum. Birçok şeyle ilgilenen birçok kadın görüyorum" dedi ve şöyle devam etti:
"Bu çok güçlü bir duygu ve burada çok önemli işler yapan ve dünyada bir şeyleri değiştirebilecek işler yapan insanlar olduğunu görüyorum. Ama aynı zamanda, şehrin dışında normal bir hayat görüyorum. Anlamak istiyorum çünkü festivalin dışında çok önemli şeyler olduğunu biliyorum. Ve ben burayı daha iyi tanımaya ihtiyaç duyuyorum.
Bu çok önemli bir festival. Rojava, Kadın Filmleri Festivali çok önemli bir adım. Aynı zamanda seçilen filmler de çok ilgi çekici. Bazı filmler çok güçlü. Bazen yaşamın kendisi zor olduğu için belki de daha sade bir film izlemek istediğimi düşünüyorum.
Ama sonra nedenini anlıyorum. Bunları festivalimizde de gösteriyoruz. Çünkü bunun çok önemli olduğunu biliyoruz. Bu yüzden film seçiminin çok ilgi çekici olduğunu söylüyorum. Ayrıca festival için ortak program yaptığımızı da söylemek istiyorum. Bu yüzden festivalimiz ve buradaki festivalin birbirini desteklemesinden çok gurur duyuyorum."
Silvia de Marco, festival de genç kadınların katılımına dikkat çekerek, şunları dile getirdi:
"Çok önemli bulduğum bir şey, birçok genç kadının festivale katılması, film çekmesi, resim yapması. Ayrıca birkaç seminer düzenledik ve bu bana gerçekten ilerleme kaydedildiğini ve geleceğimizin farklı olacağını düşündürüyor. Sinemanın bir iletişim aracı ve bir dönüşüm aracı olarak çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü anlattığımız hikayeler ve onu nasıl anlattığımız, toplumun değişimi için çok önemlidir.
Sinema kadınları bir araya getirebilir
Ana akım hikayeleri (birçok tarafa hitap eden hikayeler) öğrendik. Kazananlar tarafından yazılmış tarihi öğrendik. Şimdiye kadar hiç sesi duyulmamış insanların sesini duyurma zamanı. Bir bakıma kendi sinemanızı yapın, kendi filminizi yapın, tıpkı Rojava halkı için yapılan filmlerin olduğu gibi. Burada tavrımızı göstermek çok önemli, biz buradayız. Bu bizim hikayemiz. Bu inşa ettiğimiz gelecek. Bu sinema çok açık bir iletişim yöntemi. Bu yüzden çok önemli ve çok güçlü olabilir, çünkü bir yandan insanların duygularını etkiliyor. Ama aynı zamanda bilgi de veriyor, çünkü her filmde bir hikaye var. Biz olaylar hakkında konuşuyoruz. Bu olaylardan oldukları gibi bahsedebilirsiniz. Ama aynı zamanda insanları hassas bir şekilde dahil edebilirsiniz.
Bizi davet ettiği için Nûjiyan Kadın Film Festivaline teşekkür etmek istiyorum. Beni ve arkadaşım Sara'yı davet ettiği için. Bizim için büyük bir onur. Burada olmak bizim için çok farklı bir deneyim. Bunu sadece sizinle tanıştığım için söylemiyorum. Bunu gerçekten kalbimde hissediyorum. Çok harika insanlarla tanıştık. Geri döndüğümde kalbimin burada kalacağından eminim.”
'Birbirimizi tanımak için iyi bir fırsattı'
Fotoğrafçı Isabella Balena da duygularını şu şekilde dile getirdi: "İtalya'da Rojava Kadın Devrimi’ni duyduk ve bu yüzden burayı ve kadınların burada yaptığı her şeyi tanımak istiyorum. Bunu kendi gözlerimle görmek ve bu konu hakkında bir belge film yapmak için buraya geldim. Burada bulunan örgüt ve kurumları tanıma fırsatım olmadı. Çünkü herkes bu festival ile meşgul ve filmler izliyoruz. Ama çok ilginç bir örgütlenme var.
Özellikle Batı uygarlığından gelen insanlar olarak bizim için ilginç. Burada neler olup bittiğini görmemiz için çok iyi bir fırsat. Bu yüzden yaptığınız şeyin toplum için harika bir fırsat olduğundan eminim. Sadece Rojava için veya bunun için değil. Bu dünya içinde büyük bir fırsat."
‘Rojava’daki güçlü kadınların neler yaptığını görebiliyoruz’
Isabella Balena son olarak şöyle konuştu:
"Bu festival ilk kez düzenleniyor. Ancak bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum çünkü Rojava’daki bu güçlü kadınların neler yaptığını görebiliyoruz. Sinema, yönetmenler veya televizyon yönetmenleri çok şey yapıyor. Bu nedenle, Batı dünyası ve genel olarak dünya için bunun buradaki durumu tanımak için büyük bir fırsat olduğuna inanıyorum. Aynı zamanda, burası kadınların dünyayı tanıması için de bir fırsat. Görebildiğim bir şey çok güçlü bir örgütlenme. Ancak, festivalleri geliştirmek için her zaman bir fırsat vardır. Ben son olarak sadece Bravo diyebilirim."