Direniş ve sanatın buluşma noktası: 5’inci Rojava Film Festivali’ne sayılı günler kaldı

Rojava Film Komünü, 2016’dan bu yana film gösterim kültürünü güçlendiren ve kadınların öne çıktığı Rojava Uluslararası Film Festivali’nin beşinci ayağına hazırlanıyor. Festival, direniş ve ortak hikayeleri sinema aracılığıyla buluşturuyor.

SORGUL ŞÊXO

Qamişlo – Rojava Film Komünü, 6 yılın ardından 5. Rojava Uluslararası Film Festivali’ni büyük bir coşkuyla düzenlemeye hazırlanıyor. İlk Rojava Uluslararası Film Festivali, komünün kuruluşundan bir yıl sonra, 2016 yılında “Film Gösterim Günleri” adıyla gerçekleştirilmişti. Bu yıl festival, “Çîrokên Hevpar Sînemaya Azad” (Ortak Hikayeler Özgür Sinema) sloganıyla izleyicilerle buluşacak. Festival, 13–20 Kasım tarihleri arasında Qamişlo’daki Mihemed Şêxo Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Yönetmen Nadiya Derwîş, festivale ilişkin ajansımızın sorularını yanıtladı.

*Rojava Film Komünü bu yıl 5. film festivalini düzenliyor. Festival ilk kez ne zaman ve hangi koşullarda yapıldı? Böyle bir festivale neden ihtiyaç duyuldu ve sizce bugün 5. kez düzenlenmesine nasıl gelindi?

Festivalin ilk düzenlemesi 2016 yılında “Film Gösterim Günleri” adıyla yapıldı. İlk deneyimimizi böyle başlattık. Amacımız, Rojava’da ve çevresinde çekilen filmlerin bir araya getirilip gösterilebileceği bir platform oluşturmaktı. Böyle başladık, ancak ikinci yıldan itibaren etkinliği “Rojava Uluslararası Film Festivali” adıyla sürdürdük. Bu bölgede yönetmenlerin kendi dillerinde ve kültürlerinde film üretmeleri gerekiyordu. Bu nedenle başlangıç aşaması bizim için çok önemliydi.

Festival, film yapım kültürünü geliştirmek için bir platform haline geldi. Aynı zamanda hem Kürdistan içinde hem de uluslararası alanda bir iletişim ve etkileşim aracı oldu. Festivalin uluslararası bir boyut kazanması ve farklı ülkelerden, özellikle de Kürdistan’ın dört parçasından filmlerin yer alması büyük bir anlam taşıyor. Öncelikle bir “gösterim kültürü”nün yeniden gelişmesi gerektiğini düşünüyoruz, çünkü bu kültür uzun yıllar boyunca yok edildi. Bugün kendi dilimizde izleyip dinleyebileceğimiz filmler çok az. Bu nedenle, sinema alanında attığımız en önemli adımlardan birinin Rojava Uluslararası Film Festivali’ni düzenlemek olduğunu düşünüyorum. Her festivalde birçok önemli film gösterildi ve bu filmlerin yönetmenleriyle güçlü ilişkiler kuruldu. Rojava’da, bölge dışında ya da farklı ülkelerde gösterilen filmlerimiz, bu ilişkilerin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Bu tür bağların kurulması ve sürdürülmesi, sinema alanında ilerleyebilmemiz için gerekliydi.

*Festivalin amacı sadece film göstermek değil, aynı zamanda Rojava halkının devrimci kültürünü ve ortak yaşamını da yansıtmak. Sizce bu festival, Rojava’daki kültürel direniş ve sinema dili açısından ne ifade ediyor?

Festivalimizin amacı, Rojava’daki ve yurt dışındaki halklarımızın birbirlerinin hikayelerini görmeleri, ilişkiler kurmaları ve sinema dili aracılığıyla insanları bir araya getirmeleridir. Rojava’da çok sayıda direniş ve kahramanlık yaşandı, halk bu süreçleri bizzat deneyimledi ve bu direnişi kaydeden kameralarla birçok film çekildi. Kürdistan’ın dört bir yanından, Avrupa’dan ve dünyanın farklı ülkelerinden gelen yönetmenler de sinemalarıyla bu devrimin bir parçası oldu. Festivale katılamayanlar ise ülkelerinde gösterdikleri filmlerde Rojava direnişinin temasını işlediler. Amacımız sadece film göstermek değil, halkımızı ortak hikayelerle tanıştırmaktır. Devrim ve bölgede süregelen koşullar ve saldırılar ortasında, sinema, edebiyat, tiyatro, müzik ve folklor gibi kendi sanat festivallerimizi düzenleyebilmemiz büyük önem taşıyor. Her yıl düzenlenen bu festivaller sayesinde birçok farklı kültürü ve hikayeyi tanıma fırsatı buluyoruz. Bu da başlı başına büyük bir heyecan ve ilham kaynağı yaratıyor.

*Beşinci festivalin üzerinden uzun bir süre geçti. Bunun nedeni neydi? Sizce bu durum, kültürel ve sanatsal üretime yönelik sistematik bir saldırının parçası mı? Bu koşullar altında festivalin düzenlenmesinin önemi nedir?

İlk festivalin 2016 yılında yapıldığını belirtmiştik, ancak şu an 2025’teyiz ve beşinci festivalimizi düzenlemeye hazırlanıyoruz. Dört festival tamamlandı, beşincisini yapmayı planlıyorduk, fakat o dönem iptal edildi. Şimdi daha güçlü bir şekilde geri döndük ve beşinci festivalimizi gerçekleştirme zamanı. Festivalimiz, Ekim 2019’da Serêkaniyê ve Girê Spî şehirlerine yönelik Türk işgal saldırılarının yaşandığı günlere denk geldi. Evet, biz sinemacıyız, ancak saldırılar ve halkımızın yerinden edilmesi koşullarında insani sorumluluğumuzu ön plana çıkardık ve yerinden edilen insanlarla ilgilenmeye başladık. Ben de işgal altındaki Serêkaniyê’den gelen bir göçmenim. Beşinci festivalimizin gecikmesinin birinci nedeni Türk devletinin işgal saldırıları, ikinci nedeni ise Korona virüsünün patlak vermesiydi. Bu nedenle çok sayıda insanı bir araya getirip halkın ve katılımcıların sağlığını riske atamayacağımız için festivalimizi o dönemde düzenleyemedik.

Ancak yurtdışında, ilişki kurduğumuz ülkeler, etkinlik formatında düzenlenen Rojava Uluslararası Film Festivali’ne destek verdiler. Katılan filmler 55 şehirde gösterildi. Dolayısıyla festivale verdikleri destek, Türk işgaline verilen en önemli cevaptı. Biz de diyoruz ki, işgal kültürümüzü ve varlığımızı yok edemez. Saldırıların ardından hemen pratiğe geçtik ve film çekmeye başladık. Bitirmediğimiz birçok film vardı, bu nedenle onları tamamlayıp göstermek için çalışmak önemliydi. Festivalimizi artık iptal etmememiz veya yarım bırakmamamız gerektiğini gördük. Bu amaç ve coşku ile beşinci festivalimize hazırlanıyoruz. Festivale sayılı günler kaldı ve bu yıl çok heyecanlıyız, bu yıl festival farklı olacak.

*Rojava’daki kadın devrimi yalnızca siyasi bir devrim değil, aynı zamanda sanatsal ve estetik bir dönüşüm de yarattı. Festivalde kadın yönetmenlerin, senaristlerin ve oyuncuların yer alması bu değişimi nasıl yansıtıyor?

Kadınların hayatın her alanında, özellikle sanat ve sinema alanında varlığı büyük önem taşıyor ve kadınlar başrolleri başarıyla üstleniyor. Ele aldığımız hikayelerde kadınlar hem konu hem oyunculuk hem de kamera arkasında aktif rol oynuyor. Yaptığımız her filmde kadın çizgisini koruyoruz; senaryodan kostümlere, teknik detaylardan prodüksiyona kadar kadınlar sürecin her aşamasında yer alıyor. Festivalde gösterilecek kadın hikayelerinin de olumlu bir etki yaratacağını öngörüyoruz. Kadın çizgisinin varlığı, diğer birçok unsurun yanı sıra, ayrı bir dekor ve estetik yaratarak izleyici üzerinde kalıcı bir etki bırakıyor.

*Kadınların festivale yapımcı veya izleyici olarak katılımı yıllar içinde nasıl değişti? Sizce, kadınların sinema aracılığıyla ilettiği öz savunma ve özgürlük mesajı, toplum üzerinde nasıl bir etki yarattı?

Festivalde kadınların varlığı insanlara güç veriyor, ben de bundan kişisel olarak büyük bir enerji alıyorum. Yalnız olmadığımı ve yalnız hissetmemem gerektiğini biliyorum, yanımda kadın meslektaşlarım var. Fikirlerinden, görüşlerinden ve deneyimlerinden faydalanabileceğim insanlar mevcut. Bu, bir mesaj niteliğinde: kadınlar sanatlarını sinema aracılığıyla öne çıkarabilir ve henüz sinema alanına girmemiş kadınları güçlendirebilir. Kadın sanatçıların ve sinemacıların, diğer kadınlarla dayanışma içinde öne çıkarak güçlü bir kadın dayanışması yaratabilmeleri gerekiyor. Bu durumun olumlu bir etkisi oldu çünkü artık kadın yönetmenler ve senaristler var, kostüm ve teknik alanlarda da kadınlar aktif rol oynuyor. Bugün Rojava’da kadınlar sinema alanında sadece asistan olarak değil, sorumlu kişiler olarak yer alıyor ve erkeklerin yanında eşit bir şekilde çalışıyorlar. İyi bir adım atıldı, ancak bu süreç henüz tatmin edici değil, daha büyük adımlar atılmalı ve entelektüel ile bilimsel yönler güçlendirilmelidir.

*Festivale kaç ülke katılıyor? Kaç kadın yönetmen eserleriyle festivale dahil oluyor ve yurt içi ile yurt dışından nasıl bir ilgi gözlemleniyor?

Festivale katılacak kişi sayısını veremesek de, Kürdistan’ın dört bir yanından, HTŞ Geçici Yönetimi altındaki Suriye’nin iç bölgelerinden, Avrupa’dan ve diğer ülkelerden gönderilen filmlerin gösterileceğini söyleyebiliriz. Festivale büyük bir ilgi gösterildi, birçok yapımcı, hala bir devrimin yaşandığı ama aynı zamanda saldırıların sürdüğü bir bölgede, eserleriyle festivale katılmak istedi. Festival jürisinde 6-7 kadın yer alıyor. Kadın yönetmenler ve hikayeleri kadınlarla ilgili olan yönetmenler de festival kapsamında değerlendirildi. Festivalin koşullarına uygun olarak, kadınları konu alan 10’dan fazla film seçildi ve gösterilecek.

Festivale eserleriyle katılan çok sayıda kişi var ve davet ettiğimiz konuklar da var. Ancak sınır tarafında ortaya çıkacak sorunları bir şekilde çözmeye ve konukların Rojava'ya rahatça geçmelerini ve 5. Rojava Uluslararası Film Festivali'ne renk katmalarını sağlamaya çalışıyoruz.