Avukat Ceylan Hemê: Cihatçı HTŞ, kıyı şeridinde ve Süveyda'da insanlığa karşı suç işliyor
Avukat Ceylan Hemê, cihatçı HTŞ'nin Suriye’nin Süveyda kentinde işlediği suçlara dikkat çekerek, “HTŞ’nin işlediği suçlar, insanlığa karşı işlenen suçlardır. Uluslararası hukuka göre cezalandırılmaları gerekiyor" dedi.

SORGUL ŞÊXO
Qamişlo - Hegemonik devletler, kendi çıkarları doğrultusunda yeni planlar çizerken, IŞİD ve El Kaide çeteleri yeni yüzlerle halklara ve uluslara karşı soykırım suçları işliyor.
Bu çeteler yıllarca Suriye'de büyük suçlar işledi ve işlemeye devam ediyor. Bu suçları Suriye geçici yönetiminin medyası “İslam” adı altında gizliyor, yani meşrulaştırıyor.
Alevilerin katledilmesinin ardından bu kez Dürzilerin yaşadığı Süveyda kenti hedef alındı ve burada her gün cinayetler işlendi, ancak failler serbest ve cezasız bırakıldı.
Avukat Ceylan Hemê, cihatçı HTŞ’nin işlediği suçlar ve uluslararası kamuoyunun sessizliğine ilişkin ajansımıza konuştu.
‘Çeteler Suriye topraklarını parçalıyor’
Ceylan Hemê, Colani’nin ülke geleceği için bir çözüm olmadığını “yeni bir isim ve kıyafetle geri dönen bir terörist” olduğunu söyledi. Ülkede işlenen suçlara işaret eden Ceylan Hemê, “Suriye toprakları sahipsiz bırakıldı ve çeteler toprakları böldü” dedi.
'IŞİD'in geri dönüşü siyasi bir karardır'
Ceylan Hemê, mevcut yönetimin IŞİD zihniyetiyle hareket ettiğini belirtti ve Alevi ve Dürzi kadınlara yönelik suçlara dikkat çekti. Ceylan Hemê, “IŞİD'in geri dönüşü dini bir karar değil, siyasi bir karardır. Son aylarda Alevilere ve Dürzilere karşı işlenen katliamlar, insanlığa karşı işlenmiş suçlardır. Kadınlara yönelik soykırım suçu da tüm insanlığa karşı işleniyor” ifadelerini kullandı.
'Suriye ve Süveyda kıyıları, toplumlara karşı organize suç zincirinin yeni halkalarıdır'
Ceylan Hemê, Suriye ve Süveyda kıyılarında işlenen suçları, özgür toplumlara karşı örgütlü suçlar zincirinin yeni halkaları olarak nitelendirerek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün işlenen suçlar, diğer halklara karşı işlenen suçların bir devamıdır. Êzidîlerden Kobanê, Efrin ve Serêkaniyê Kürtlerine kadar. Aynı senaryolar, saldırılar, aynı zihniyete sahip yeni insanlar, halkları yok etme planları yürütüyor. İnsanları işkenceye ve zorla yerinden etmeye maruz bırakıyorlar. Hukuken bu saldırılar, Roma sisteminin temelleriyle bağlantılı olan insanlığa karşı savaş suçlarıdır ve bu suçlular uluslararası hukuka göre cezalandırılmalıdır."
'Koruma Sorumluluğu ilkesi hayata geçirilmedi'
Ceylan Hemê, bu süreçte sorulması gereken birkaç soruyu hatırlatarak şunları söyledi: "Sorularımız sadece suçun ne olduğu ve suçu kimin işlediğiyle sınırlı olmamalı. Asıl soru, bu suçları kimin örtbas ettiği, bu suçların işlenmesine kimin yardım ettiği, bu suçlar karşısında kimin sessiz kaldığıdır. 2005 yılında Birleşmiş Milletler ve bir dizi devlet, devletlerin öncelikli olarak halklarını soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve etnik temizlikten koruma sorumluluğuna sahip olduğunu belirten ‘Koruma Sorumluluğu (RtoP)’ ilkesini benimsedi. Bir devlet bu sorumluluğu yerine getirmezse, uluslararası toplum etkilenen halkı korumak için müdahale etmekle yükümlüdür. Bu ilke ne uygulamaya konuldu ne de etkinleştirildi. Şengal’de Efrîn'de ve bugün Süveyda'da uygulanmadı."
‘Bazı bölgesel ve uluslararası güçler bu suçların bir parçası’
Ceylan Hemê, Suriye halkına karşı işlenen suçların bazı bölgesel ve uluslararası güçlerin ortaklığı ile gerçekleştiğini belirterek, “Bazı bölgesel ve uluslararası aktörler bu suçların bir parçası. Siyasi örtü, maddi ve silah yardımı ya da bu suçlara sessiz kalmaları bugün dünyada işlenen suçların bir parçası yapıyor onları” ifadelerini kullandı.
Ceylan Hemê, HTŞ'nin yönetime gelişinin yeni krizlere yol açtığını ifade ederek, “Topluma dini bir silahla kendini dayatan diktatör bir otoritedir. Halkın iradesi olmadan kararlar dayatıyor, aldığı kararlar meşru kararlar değil. Çünkü insan hakları ve insancıl hukuka göre, halkın iradesi olmadan görevden alınan veya karar alan her hükümet gayrimeşru bir hükümet ve karardır” şeklinde konuştu.
'Özerk Yönetim, Suriye'nin sorunlarının çözümü için bir örnektir'
Ceylan Hemê, Suriye yönetimine dair umutlarını şu sözlerle dile getirdi: "Suriye'yi yönetenlerin demokratik projeleri olmalı. Tüm halkların, ulusların ve bireylerin haklarını yasa ve anayasalarına yazmalı ve korumalılar. Suriye, ademi merkeziyetçi bir sistemle yönetilmeli. Yaşanan mezhep savaşlarına bir sınır koymak gerekiyor. Özerk Yönetim projesinde, bu örneğin tüm Suriye'ye hizmet edebileceğine dair umut görüyoruz."