Yemenli kadınlar: Daha ne kadar yürütülen müzakerelerin dışında kalacağız?

Yemen’de devam eden çatışmalar ile insani kriz sürüyor. Özellikle esir ve tutukluların değişimi konusunda birçok müzakere yürütülürken kadınların bu sürece dahil edilmemesine Yemenli kadınlar “Kadınlar ne kadar bu sürecin dışında kalacak?” diye soruyor.

RANİA ABDULLAH

Yemen – Yemen’deki hükümet güçleri ile Husi’ler arasında başlayan çatışmalar on yılını doldururken karşılıklı alınan esir ve tutsaklar önemli bir noktayı oluşturuyor. Umman'ın başkenti 6 Temmuz’da Maskat'ta, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi himayesinde yürütülen müzakereler sonucunda, Husi grubu ile Yemen hükümeti arasında esir takası anlaşması imzalandı. Bir sonraki tur görüşmelerin iki ay sonra yapılacağı belirtilirken akla ilk gelen soru gözaltına alınan ve kaçırılan kadınlar bu esir takası listelerine dahil edilecek mi?

İnsan hakları savunucularının defalarca yaptığı çağrılara rağmen sonuç alınamayan önceki tutuklu değişimlerinde kadınlar yer almıyordu.

Yemenli kadınlar esir değişiminde yer almıyor

Pek çok Yemenli kadın aktivist ve gazeteci, Umman’ın başkenti Maskat'ta gerçekleştirilen önceki ve yakın tarihli müzakerelerde tutuklu kadınların ötekileştirilmesi ve dışlanması konusundaki memnuniyetsizliklerini dile getirdi.

Yemen Kadın Medya Ağı'nın başkanı, gazeteci ve insan hakları aktivisti Buşra Al-Amiri, kadınların müzakerelere dahil edilmemesini, deneyim eksikliği de dahil olmak üzere çeşitli nedenlere bağlıyor.  Buşra Al-Amiri, özellikle erkek zihniyetine vurgu yaparak, müzakere edenlerin erkek olması ve kendi zihniyetleri ile kadınların yaşadıkları sorunları ikincil ya da öncelikli olmayan konular olarak görmesini önemli bir etken olarak belirtti. Kaçırılan kadınların sivil olduğunu dile getiren Buşra Al-Amiri, “Koşulsuz serbest bırakılmalı, kadınların tutuklu listelerinde yer almalarının kendi çıkarlarına olmadığını iddia eden erkekler var. Bu tutum doğru değil ve kaçırılan kadınların isimleri derhal yayımlanmalıdır” şeklinde konuştu.

‘Kadınların serbest bırakılması için baskı uygulanmalı’

Buşra Al-Amiri, Maskat'ta yapılan son müzakerelerin kaçırılan kadınların listesinin dahil edileceğine işaret etmediğini ancak ilgili otoriteler ve uluslararası kuruluşların gözaltına alınan kadınların serbest bırakılması talebi için baskı yapması durumunda umudun devam edeceğine inanıyor. Buşra Al-Amiri, “Mevcut ve gelecekteki müzakerelerin tutuklu kadınlarıda kapsaması gerekiyor bu konu için baskı yapmak insan hakları örgütlerinin, kadın sorunlarıyla ilgilenen kuruluşların ve uluslararası toplumun görevidir. Tüm taraflar kadınları serbest bıraksın” dedi.

Buşra Al-Amiri,  kadınları sürekli yüz üstü bıraktıklarını ve toplumun utanç verici sessizliği olduğunu sözlerine ekleyerek, şunları söyledi: “Sivil toplumun eylemsizliği karşısında, bugün onları destekleyecek, maruz kaldıkları durumdan ve ihlallerden kurtaracak bir sese ihtiyaçları var. Adalet ve eşitliğin sağlanması için cinsiyetlerine bakılmaksızın tüm tutukluların istişarelere dahil edilmesi gerekiyor. Bunun önemi konusunda daha fazla farkındalık yaratılmalıdır.”

‘Kadın tutukluların durumu kötü’

Buşra Al-Amiri, her iki tarafta da kadın tutukluların sayısına ilişkin kesin bir rakam olmadığını belirterek, özellikle Husilerin son aylarda sivil toplum kuruluşlarında çalışan kadın ve erkeklere yönelik geniş bir tutuklama furyası yürüttüğüne işaret etti. 

Husi hapishanelerindeki kadın tutukluların durumunun kötü olduğunu kaydeden Buşra Al-Amiri, şöyle konuştu: “Tutuklu kadınların adil yargılanma, sağlık hizmetlerine erişim gibi temel haklarından mahrum bırakılıyor. Çoğu zaman psikolojik ve fiziksel işkenceye maruz kalıyorlar ve kendilerine atfedilen suçlamaların yanı sıra, insanlık onurunu ihlal edecek şekilde muamele görüyorlar. Taciz ve tecavüze uğruyorlar. İdam cezasına yol açabilecek vatana ihnet gibi suçlamalarla da karşı karşıya kalıyorlar. Tutukluların aileleriyle iletişimden mahrum bırakılmaları daha da artıyor ve onları ailelerine zarar vermekle tehdit ediyorlar. İstediklerini itiraf etmemeleri halinde ailelerine ve sevdiklerine zarar vermekle tehdit ediyorlar.”

‘Kadınlar muhalefet ederse kötü muamele ile karşı karşıyalar’

Yemen'de sivil bir işletmede çalışan Sema Ahmed müzakerelerde kadınlardan bahsedilmemesinin nedenini şu şekilde açıklıyor: ‘Kadınlara yönelik suçlamaların çoğu ‘namus’ konusudur. Kadınları her türlü girişimden izole etme taktiğidir bu durum aynı zamanda. Bu kadınları her türlü etkileşimden dışlama taktiğidir, çünkü kadınlara kendilerinin ve ailelerinin acıları dikkate alınmaksızın kötü muamele yapılıyor. Eğer muhalefet ederlerse tehdit, taciz ve tecavüz ile karşı karşıya kalıyorlar.”

‘Kadınlar ne kadar müzakere süreçlerinin dışında kalacak?’

Gazeteci Şaima Ramzi  bu müzakerelerin kalıcı barışa ulaşmak için önemli adımlardan biri olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Ancak bu önemli müzakerelerde yer alan tutuklu kadınların, herhangi bir suç işlediklerine dair hiçbir delil olmadan hala cezaevlerinde tutulduğunu görüyoruz. Siyasi ve ideolojik bağlılık ve fikir özgürlüğü, kadınların tutuklanması veya onlara ciddi suçlamalar getirilmesi için bir gerekçe değildir. Gözaltı merkezlerindeki kadınların, sorunları barışla ilgilenen uluslararası forumlarda ele alınmamış. Kadınlar  Yemen vatandaşları oldukları için müzakerelere dahil edilmeli. Kadınlar ne kadar süre barış ve müzakere süreçlerinin dışında kalacak?” diye sordu.