Tunuslu araştırmacıdan Suriye çağrısı: Kadın kazanımları tehdit altında!

Suriye’de HTŞ şahsında kadın kazanımlarının yok edilmeye çalışıldığına dikkat çeken Tunuslu araştırmacı Hadami Mahjoub, “Uluslararası kuruluşlar, Suriyeli kadınların özgür bir yaşama kavuşması için ortak çaba göstermelidir” çağrısında bulundu.

ZOUHOUR MECHERGUI

Tunus- Suriye’de Esad hükümetinin çöküşüyle birlikte cihatçı grup Heyet Tahrir El-Şam (HTŞ) ülkenin yönetimine getirilirken, HTŞ’nin kadınlar aleyhine aldığı kararlar ve uygulamalar tartışmalara yol açtı. Suriye’de yaşanan gelişmeleri ajansımıza değerlendiren Tunuslu felsefe profesörü ve araştırmacı Hadami Mahjoub, Suriyeli kadınların Esad rejimine karşı uzun yıllardır haklarını elde etmek için mücadele yürüttüğünü söyleyerek, ancak bugün baskıların HTŞ eliyle sürdürüldüğünü aktardı.

‘Kazanımlar tehdit altında’

HTŞ’nin son açıklamalarının kadınların çalışma ve özgürlüklerine kısıtlamalar getirilme ihtimaline işaret ettiğini dile getiren Hadami Mahjoub, bunun da kadınların liderlik pozisyonlarından soyutlanmasına ve rollerinin geleneksel rollere indirgenmesine yol açabileceğini söyledi. Suriye’de farklı kimliklere sahip kadınların son 10 yılda eğitimden ekonomiye, siyasetten çalışma yaşamına kadar birçok kazanım elde ettiğini belirten Hadami Mahjoub, “Şu an bu kazanımlar tehdit altında ve kadınların uluslararası alanda desteklenmesi gerekiyor. HTŞ’nin uluslararası standartlara uygun olarak kadın haklarına uymaları için baskı yapılması” çağrısında bulundu. 

‘Suriyeli kadınların haklarının korunması gerekiyor’

Suriyeli kadınların karşılaştıkları zorluklara dair seslerinin duyulmasını sağlamak gerektiğini kaydeden Hadami Mahjoub, “Aynı zamanda kadınların taleplerini özgürce ifade etmelerine olanak tanıyan güvenli platformlar oluşturulmalı. Ayrıca bu kritik aşamada Suriyeli kadınların haklarının korunmasını da gerektiriyor. Uluslararası kuruluşları ve sivil toplum örgütleri, Suriyeli kadınların özgür bir yaşama kavuşması ortak çaba göstermeli. Kadınlar Suriye'nin karar alma süreçlerine katılmalı, zira herhangi bir dışlanma Suriye toplumunun ilerleme için temel bir fırsatı kaybetmesi anlamına geliyor” şeklinde konuştu.

‘Dayanışma değişimin yaratıcısıdır’

Kadın dayanışmasının gerekliliğini vurgulayan Hadami Mahjoub, “Feminist dayanışma, yalnızca mevcut adaletsizlikle yüzleşmek anlamına gelmez, aynı zamanda kadınların aktif olarak tüm süreçlere katılmasına olanak tanıyan ve yeni bir gerçeklik inşa etmek anlamına da gelir. Feminist dayanışma, sadece hakları savunmaya yönelik geleneksel bir hareket değildir, değişiminde yaratıcısıdırlar. Dayanışma kavramı, kadınların dünyayı iyileştirme gücünü yansıtan günlük bir yaşam biçimi haline gelecek şekilde yeniden formüle edilmelidir" dedi.

‘Kadınların hakları güvence altına alınmalı’

Suriye’de kadınların varlığını yok etmeye yönelik kimi yaklaşımların olduğunu belirten Hadami Mahjoub, sözlerine şöyle devam etti:

“Çatışma bölgelerinde kadınlar katliam, cinsel istismar gibi birçok ihlalin mağduru. Karar alma süreçlerindeki rolleri kısıtlanıyor. Bu gerçeklik kadınları birçok düzeyde karmaşık zorluklarla karşı karşıya bırakırken, feminizm bazen geleneksel toplumsal değerleri tehdit eden, aile bütünlüğüne ve sosyal yapıya yönelik bir tehdit olarak yansıtılmaya çalışılıyor. Fakat bu suçlamalara derinlemesine baktığımızda, feminizmin özünde aile istikrarına aykırı olmadığını görüyoruz. Tam tersine feminizm, kadınların eşit hale gelmesiyle uzun vadede aile istikrarını artıran kadını güçlendirmeyi amaçlıyor. Eğitim, çalışma ve siyasi katılım fırsatına sahip olan kadınların aileleri ve çocukları için daha iyi bir ortam sağlayabildiklerine tanık oluyoruz. Suriye’de demokrasinin güçlenmesi durumunda azınlık hakları korunacak, herkes için eşitlik ve adalet sağlanacaktır. Böylelikle Suriye hak ettiği ihtişamına geri dönecek. Bu bağlamda kadın haklarının güvence altına alınması ülkenin gelişmesinin temel garantisi olacaktır.”

‘Tunus’ta şiddet artıyor’

Tunus’u da değerlendiren Hadami Mahjoub, “Kadına yönelik şiddet oranları Tunus’ta iki katına çıktı. Kadın haklarıyla ilgili çıkarılan kanunlar önemli adımlar olarak görünüyor, ancak kanunların sahada uygulanmayışı alınan kararları havada bırakıyor. Tunus toplumu, şiddeti meşrulaştıran ve erkeklerin kadınlar üzerindeki kontrolünü meşrulaştıran değerleri yeniden üreten ataerkil bir sistemin tutsağı haline gelmiş. Tunus'ta kamusal alanda kadınlar şiddete maruz kalıyor. Hukuk ve toplum arasındaki bu çelişki kadına yönelik şiddetin azaltılmasını zorlaştırıyor. Çünkü kamusal alan, siyasi ve ekonomik gerginlikler, şiddet, çatışmaların ifade edilmesi ve çözülmesi için bir araç olarak tesis ediliyor, bu da toplumsal ilişkileri olumsuz etkiliyor ve kadınların en zayıf halka olarak hedef alınmasına yol açıyor” diye kaydetti. 

‘Şiddet olgusuyla yüzleşilmeli’

“Şiddet olgusuyla yüzleşmek için yasa çıkarmak yeterli değil” diyen Hadami Mahjoub, “Bunun yerine ataerkil değerleri ortadan kaldırmayı ve eşitlik kültürünü teşvik etmeyi amaçlayan eğitim, medya ve farkındalık programları aracılığıyla erk zihniyeti kökten değiştirmek için çalışmalar yapılması gerekiyor. Kamusal alan şiddetten arınmış bir alan haline getirilmeli, bunun içinde şiddetle yüzleşilmeli. Aynı zamanda yargının rolü güçlendirilmeli ve kanunların uygulanması için de mekanizmalar hayata geçirilmeli. Güvenlik alanları da eğitimden geçmeli ve kadınlara yönelik koruma merkezleri desteklenmeli. Böylelikle hukuki metinler somut bir gerçeğe dönüştürülebilir” sözlerine yer verdi.

‘Eğitim ve medya bu süreçte en güçlü araçlar’

Daha geniş ve sürdürülebilir bir etki sağlamak için sivil toplumu, eğitim kurumlarını ve medyayı bu çabalara dahil etmenin önemini vurgulayan Hadami Mahjoub, son olarak şöyle konuştu:

“Mevcut durumu değiştirmek için öncelikle kadınlara karşı ayrımcılığı teşvik eden kültürel kavramları değiştirmeye odaklanmalıyız. Kadın haklarıyla ilgili farkındalık yaratmak için eğitim ve medya bu süreçte en güçlü araçlardır. Tunus hükümetinin kadınlara yönelik istihdam olanaklarını artırması, toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden bir çalışma ortamını sağlaması ve ekonomik politikalar üretmesi için çalışıyoruz. Siyasi alanda ise, kadınların karar verici pozisyonlara gelmelerini sağlamak ve etkin katılımlarını kolaylaştıracak mekanizmaların sağlanması için çalışıyoruz. Kadınlara yönelik ayrımcılık sona ermelidir. Bunun için adil yasaların yanı sıra, hakim kültürde köklü bir değişiklik yapılması, ekonomik, sosyal ve siyasi fırsatlarda gerçek eşitliğin sağlanması da gerekiyor.”