Tunus Demokratik Kadınlar Derneği’nden açıklama

Tunus Demokratik Kadınlar Derneği, bir aylık faaliyetlerinin durdurulması sonrası yayımladığı açıklamada mücadeleyi sürdüreceklerini duyurdu.

Tunus- Tunus Demokratik Kadınlar Derneği, faaliyetlerinin bir ay süreyle askıya alınması kararının, kadınların seslerini doğrudan hedef alan ve sivil toplumu susturmaya yönelik bir girişim olduğunu vurgulayarak, adil bir toplum inşa etmek ve kadınların temel haklarını savunmak için mücadeleye devam edeceklerini açıkladı.

Tunus Demokratik Kadınlar Derneği, her yıl 25 Kasım ile 10 Aralık arasında, dünya genelinde Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddete Karşı 16 Günlük Aktivizm kampanyası kapsamında bir açıklama yayımladı ve tüm kadınlarla dayanışma içinde olduklarını duyurdu.

‘Kadınların sesinin susturulmasına izin vermeyeceğiz’

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Tunus Demokratik Kadınlar Derneği olarak, kadınlara yönelik tüm şiddet biçimlerine karşı yürüttüğümüz 16 Günlük Aktivizm kampanyamıza bu yıl olağanüstü bir atmosferde başlıyoruz. Bu yalnızca sivil ve siyasi alana yönelik artan ihlaller ve baskılar nedeniyle değil, aynı zamanda derneğimizin 30 günlük zorunlu faaliyet askısından sonra çalışmalarına yeniden başlaması nedeniyle de istisnai bir dönemdir. Bu süre boyunca dernek merkezlerimiz ve şiddet mağduru kadınlar için danışma–yönlendirme merkezlerimiz kapalı kaldı.”

Açıklamada, bu zorunlu kesintinin kadınlar üzerindeki etkisinin hala bilinmediği, ancak faaliyetlerin askıya alınması kararının kadınların sesini hedef alan doğrudan bir saldırı ve sivil toplumu sindirme girişimi olduğu vurgulandı ve  “Dernek bugün, uzun yıllara dayanan mücadele ve direniş tecrübesine geri dönüyor. Kadın haklarını ve demokrasiyi savunan feministler olarak, çalışmalarımızı ve sivil faaliyetlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” denildi.

Dernek ayrıca, “Kadınlara ait mekanların ve şiddete maruz kalan kadınların danışma merkezlerinin kapatılmasını kabul etmiyoruz. İnsan hakları savunucularının cezalandırılmasını da reddediyoruz. Devlet, sivil toplumdan korkan bir güce dönüşmemeli; aksine onunla etkileşim kurmalı ve uzmanlığından yararlanmalıdır” ifadelerine yer verdi.

Tunus Demokratik Kadınlar Derneği, bu süreçte sivil toplumun maruz kaldığı baskılar nedeniyle, kendileriyle dayanışan ve sonrasında faaliyetleri askıya alınan ortağı Barâa Çocuk Derneği başta olmak üzere, faaliyetleri dondurulan tüm derneklerle dayanışma içinde olduklarını belirtti. Açıklamada ayrıca, “Derneklere yönelik karalama kampanyası yürüten herkesi uyarıyoruz: Dernekleri şeytanlaştırmaya ve onların denetim ve hak savunuculuğu rolünü hedef almaya son verin. Bu yapılar toplumumuzun köklerinin bir parçasıdır; halkın ihtiyaçlarını ve iradesini yansıtan bir penceredir” ifadelerine yer verildi. Dernek, yaptıkları çalışmaların hak ihlallerinin ortaya çıkarılmasına ve kadınların şiddet ve katliamdan korunmasına katkı sunduğunu vurguladı.

Sivil topluma yönelik baskının etkileri

Açıklamada, bazı sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini askıya alan yargı kararlarının siyasi nitelikte olduğu ve yargı kisvesi altında meşrulaştırıldığı belirtildi. Bu durumun büyük bir sapma ve hukuk güvencelerinin yok edilmesi anlamına geldiği ifade edildi.

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “Baskı altında kalan bir sivil toplum, kadınların daha da kırılganlaşmasına yol açmaktadır. Yoksulluk genişliyor, işsizlik artıyor, kirli bölgelerde (Gabes) ciddi hastalıklar yayılıyor; devlet ise acil önlemler almak yerine bu bölgeleri yavaş bir ölüme terk ediyor. Bu krizler büyürken, en kırılgan grupları - başta kadınları - koruyacak sosyal politikalar üretmek yerine yeni cezaevleri inşa etmeyi tartışıyoruz.”

Dernek, kadınların özellikle iç bölgelerdeki ekonomik politikaların yükünü taşıdığını ve en çok bu kadınların şiddet ve ayrımcılığa maruz kaldığını vurguladı.

Kadınların seslerini susturma girişimleri

Açıklamada, ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, siyasi ve sivil faaliyetler nedeniyle tutuklu bulunan kişilerin sayısının arttığı ve muhalif seslere yönelik baskının tırmandığı belirtildi. Ayrıca medya üzerindeki kontrol, artan yoksulluk ve işsizlik, sağlık sisteminin çöküşü ve yürütmenin aşırı güç kullanması sonucunda anayasal kurumların ve yargı bağımsızlığının etkisizleştiği ifade edildi. Açıklamada “Çeşitli sosyal gruplarla yakın çalışan sivil alanların kapatılması, bu hizmetlerden yararlanan kesimleri cezalandırmak anlamına geliyor” denildi.

‘Tunus’un demokratik geleceği için mücadelemiz sürecek’

Tunus Demokratik Kadınlar Derneği, yargının sivil ve siyasi toplumsal bileşenlere karşı kullanılmasına son verilmesi, başta 54 sayılı baskıcı kararname olmak üzere, tüm baskıcı düzenlemelerin kaldırılması ve tüm siyasi - sivil tutukluların serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Ayrıca, yargı bağımsızlığını güvence altına alacak anayasa mahkemesi ile yüksek yargı konseyinin kurulmasını ve Tunusluların sağlığını tehdit eden çevresel felaketleri azaltacak çevre politikalarının uygulanmasını talep etti.

Dernek, “Daha adil, özgür ve çoğulcu bir demokratik Tunus için yürüyüşümüz devam ediyor; kadınların dışlanmadığı, muhalif görüşlerin hapsedilmediği bir Tunus için” ifadelerine yer verdi. Açıklamanın sonunda, kadın hakları savunucusu Boşra Belhaj Hamida’ya yönelik zorunlu sürgün ve adli - siyasi takibatın sona ermesi, eski bir bakanın yolsuzluk iddiasına dayalı açtığı dava nedeniyle verilen gıyabi hapis cezasının kaldırılması ve tüm mağdurlar için adalet talep edildi.