Kalıcı bir barışa giden yolda kadınların dönüştürücü rolü tartışıldı

Savaşla iç içe olan bölgelerden kadınlar bir çevrimiçi toplantıda bir araya gelerek savaşların sona erdirilmesi ile sürdürülebilir barışın inşası için kadınların önemini vurguladı.

ŞEHLA MUHAMMEDİ

Haber Merkezi – “Namus Cinayetlerini Durdurun Kampanyası” girişimiyle, aralarında kadın hakları savunucusu Elahe Emani, Hindistan’dan “Nergisler” örgütünün kurucusu Tamanna Satya, “Toplumsal Güçlendirme ve Sosyal Girişimcilik İnisiyatifi”nin Başkkanı Salmia Ramadan, Türkiye Kadın Partisi Eşbaşkanı Fatma Aytaç, Genç Barış Kurucuları Ağı Koordinatörü Vera Elmolla, kadın hakları savunucusu Lama Drabati ve sosyal tarihçi Melihe Maghazi’nin katılımıyla, “Sürdürülebilir Barışta Kadınların Rolü” başlıklı bir çevrimiçi bir toplantı düzenlendi.

 ‘Kadınların deneyimleri barış için vazgeçilmez’

 Toplantının açılış konuşmasını Namus Cinayetlerini Durdurun Kampanyası Sözcüsü Dr. Rızvan Mukaddem yaptı. Rızvan Mukaddem, savaşla iç içe olan ülkelerden gelen altı kadın konuşmacının katılımının önemine vurgu yaparak, bu kadınların seslerinin, deneyimlerinin ve perspektiflerinin yalnızca yaşadıkları zorlukları anlamak için değil, aynı zamanda barış ve uzlaşma yaratma gücünü anlamak için de vazgeçilmez olduğunu söyledi. Kadınların her zaman şiddeti sona erdirme, toplulukları iyileştirme ve kalıcı barışı tesis etme çabalarının ön saflarında yer aldığını vurgulayan Rızvan Mukaddem, buna rağmen çoğu zaman resmi barış müzakerelerinden dışlandıklarını ifade etti. Rızvan Mukaddem, kültür ve sınırların ötesinde, kadınların tam katılımı ve liderliği olmadan barışın sürdürülebilir olamayacağını dile getirdi.

 ‘Kadınlar barışın aktörleri’

 Toplantının moderatörlüğünü yapan kadın hakları savunucusu Elahe Emani, konuşmasında tarihten bu yana kadınların çoğu zaman tanınmadan ve tehlikelere rağmen barışın mimarları ve adaletin cesur sesi olduklarını dile getirdi. Elahe Emani, dünyada bugün yaşanan savaşlar, göçler ve siyasi istikrarsızlık bağlamında bu buluşmanın anlamına işaret ederek Afganistan, Filistin, Suriye, Lübnan, Türkiye, Hindistan, İran ve Ukrayna’daki kadınların savaşın ortasında barışı talep ettiğini anlattı. Elahe Emani, kadınların sadece şiddetin sona ermesini değil, aynı zamanda toplumu dönüştürecek vizyonlar sunduğunu kaydederek “Barış yalnızca silahların susması değil, uzun süredir bastırılan seslerin yükselmesidir” dedi. Toplantının kadınların yalnızca savaşın mağduru değil, aynı zamanda barışın aktörleri, hafızanın taşıyıcıları ve geleceğin mimarları olduğunu gösterdiğini de ifade etti.

 Hindistan’da kadınların mücadelesi

Toplantıya Hindistan Keşmir’den katılan ve “Nergisler” adlı barışçı örgütün kurucusu olan Tamanna Satya, kadınların sürdürülebilir barışa giden yolda dönüştürücü rolünü anlattı. Tamanna Satya, “Kadınlar sınır bölgelerinde çocuklarının eğitimi için savaşa rağmen çaba gösteriyor. Onlar aileleri inşa ediyor ve barışın öncüleridir” derken, erkek egemen geleneklere karşı çıkan kadın liderliğinin önemini vurguladı ve kadınların barış masasında yer almaya çalışırken dirençle karşılaştıklarını belirtti.

‘Kadınların mücadeleleri birbirine bağlıdır’

Salmia Ramadan da, kadınların çatışma bölgelerinde hem en büyük şiddet hedefleri hem de kriz anlarında ilk tepki verenler olduklarına işaret eden konuşmasında “Barış, bir hayal değil, günlük bir gerekliliktir. Onur, güvenlik ve şiddetten arınmışlık gerektirir” dedi. Filistin gibi yerlerde kadınların evlerini, yaşamlarını ve küçük işletmelerini yeniden inşa ederek sosyal dokuyu iyileştirdiklerini, adaletsiz sistemlere karşı direndiklerini hatırlatan Salmia Ramadan, “Kudüs’ten Gazze’ye, Kabil’den Tahran’a kadınların mücadeleleri birbirine bağlıdır” şeklinde konuştu.

Türkiye’de kadınlar: Direnişin ve barışın ön cephesi

 Fatma Aytaç ise son yıllarda artan cinsiyet temelli şiddete ve devletin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine dikkat çektiği değerlendirmesinde “Kadın hareketi zayıflatılmak isteniyor. Ama kadınlar hâlâ direnişin ön safında. Mitingler düzenliyor, dayanışma ağları kuruyor ve eşit bir gelecek talep ediyorlar” dedi. Ülkede son birkaç aydır yürütülen barış sürecine dikkat çeken Fatma Aytaç, hükümete ve milliyetçi koalisyona güvenilemeyeceğini söylerken, “Kadınlar barış sürecinde aktif bir güç olarak tanınmalı. Barış kadınsız eksiktir” ifadelerini kullandı.

‘Kadınlar arasında dayanışma bir gerekliliktir’

Vera Elmolla ise Lübnan’daki kadınların görünmeyen yükleri taşımasına rağmen ulusal karar süreçlerinden dışlandığını ifade etti. “Barış kadınlar olmadan korunamaz” diyen Vera Elmolla, Güney Lübnan’da kadınların savaş sonrası toplumları yeniden inşa etmek için gayriresmî yardım ağları oluşturduğunu, mezhepçi ayrımları aştıklarını ve yeni liderlik biçimleri geliştirdiklerini söyledi. Vera Elmolla, ayrıca bölgesel kadın dayanışmasının barış için zorunlu olduğunu belirtti.

‘Diktatörün düşmesi, kalıcı barış anlamına gelmez’

Lama Drabati de Suriyeli kadınların savaşın en çok zarar görenleri ama aynı zamanda ilk barış kurucuları olduklarını anlattı. Lama Drabati, “Kadınlar sadece mağdur değil, çözümün parçası. Onlar çatlakları onarır, değişimi başlatır” derken Suriye’de diktatörlük sonrası dönemde kadınlar dışlandığı için kalıcı barışın sağlanamadığını ifade etti. Lama Drabati, “Kadınların müzakere masasında olması barış anlaşmalarının başarı şansını yüzde 35 artırıyor” diye konuştu. Kadın hakları savunucularına yönelik baskıya rağmen umut ve direnişin devam ettiğini dile getiren Lama Drabati bunun için üç temel önceliği ise şöyle sıraladı:

“*Kadınların barış süreçlerinde karar verici olarak yer alması.

*Kadın ağlarının bölgesel düzeyde güçlendirilmesi.

*Kadın liderliği için uzun vadeli yatırım ve destek.”

‘Kapsayıcı toplumlar inşa etmeliyiz’

Son olarak Melihe Maghazi de İran ve İsrail arasında yaşanan 12 günlük savaşta en çok acıyı kadınların ve çocukların çektiğini, ancak bu süreçte insan dayanışması ve kadınların direnciyle ışık doğduğunu belirtti. BM’nin 1325 sayılı kararı kadınların barışa katılımını güvence altına alsa da pratikte bu katılımın çoğunlukla yok sayıldığını anlatan Melihe Maghazi, “Kadınlar karar verici olduklarında barış daha kalıcıdır, çünkü onların bakış açıları toplumdan ve yaşamdan gelir” dedi. Melihe Maghazi sürdürülebilir barışın ancak adalet, onur ve güvenliğin sağlandığı koşullarda mümkün olacağını vurgulayarak “Savaşı önlemek, sona erdirmek kadar önemlidir. Kapsayıcı toplumlar ve kadınların eşit katılımı bunun anahtarıdır” diye ifade etti.

Toplantı, kadınların dayanışma çağrısı ve savaşların sona erdirilmesi ile sürdürülebilir barışın inşası için benzer bölgesel toplantıların artırılması gerektiği vurgusuyla sona erdi.