Tekoşîn Ozan: Türkiye’yi demokratik temelde yeniden inşa etmeye hazırız

Barış ve Demokratik Toplum Grubu içerisinde yer alan Tekoşîn Ozan, “Değişim ve dönüşümü birlikte yapmaya, Türkiye’yi demokratik temelde yeniden inşa etmeye, kadınların öncülüğünde demokratik bir değişim süreci yaşamaya hazırız” dedi.

Haber Merkezi- KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat’ın da aralarında yer aldığı 30 kişilik gerilla grubu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 19 Haziran'da yaptığı tarihi görüntülü çağrı kapsamında 11 Temmuz’da Federe Kürdistan’ın Süleymaniye kentinin Dukan ilçesine bağlı Surdaş köyündeki Şikefta Casenê’de bir tören düzenleyerek silahlarını yaktı.

Bir iyi niyet ve demokratik çözüm yönünde irade beyanı amacıyla töreni düzenleyen Barış ve Demokratik Toplum Grubu içerisinde yer alan Tekoşîn Ozan (Esmen Ayaz) ANF’ye röportaj verdi.

Tekoşîn Ozan, törenle ilgili duygu ve düşüncelerini paylaşırken şöyle konuştu: “Duygularımız mücadelemizden bağımsız değil, mücadelemizin gelişimiyle bağlantılı olarak gelişiyor. İçinde bulunduğumuz durum ve tabii atılan adımlar, yeni bir mücadele aşamasına geçme, mücadele yöntemlerini geliştirme, zenginleştirme durumudur. Dolayısıyla yeni bir aşama olduğu için bir şeyleri bitirme tarzında değildir, mücadelenin bitmesi anlamında değildir. Bu nedenle duygularımız aslında değişen bir şeyler olduğunda her zaman içinde biraz hüzün barındırır ama yeni bir mücadele yöntemine başladığımız için kararlılık, heyecan vardır. Önderliğimizin çağrısına cevap vermekten kaynaklı coşku vardır. Bunu ne kadar yapabilirsek, derinleştirebilirsek o oranda bunun mutluluğu gelişir. Sürece kazandırmayacak duygular ya da aşırı nostaljiler, fazla hüzün, içinde bulunduğumuz durumu ifade etmiyor. Biz zaten bir iyi niyet adımı attık. Silahlarımızı imha ederken mücadelemizi durdurmuyoruz. İyi niyet adımı attık. Atılan iyi niyet adımı Türkiye’de demokratik entegrasyon yasalarının, demokratikleşme zemininin gelişebilmesi için zemin oluşturma, atmosferi olumluya çekme temelindeki bir adımdır. Son derece pozitif bir adımdır. Bu anlamda yeni süreci; demokratik ve özgürlükçü kılma konusundaki kararlılığı ifade eden bir adımdır. Önderliğe bağlılığın ifadesi olan bir adımdır. Önderliğin özgürlüğü çevresinde halkların, kadınların, bölgedeki tüm toplulukların özgürlüğünü hedefleyen, hatta dünya halklarının özgürlüğünü hedefleyen bir adımdır. Bu anlamda heyecanı ve kararlılığı ön plandadır.”

‘Biz sorunun çözümü için doğru adımları atmaya hazırız’

Tekoşîn Ozan, konuşmasında şu mesajlara yer verdi: “Biz silahlarımızı bırakmaya hazırız. Biz sorunun çözümü için doğru adımları, doğru zamanda ve doğru yerde atmaya hazırız. Değişim ve dönüşümü birlikte yapmaya, Türkiye’yi demokratik temelde yeniden inşa etmeye, kadınların öncülüğünde demokratik bir değişim süreci yaşamaya hazırız. Yaklaşımımız bu temelde.”

PKK’nin silahlı mücadele yönteminin sonlandırılmasının bazı çevreler tarafından “teslimiyet” olarak yorumlanmasına tepki gösteren Tekoşîn Ozan devamında şunları söyledi: “Bunun farklı biçimlerde, teslimiyet biçiminde tanımlanması, çözümsüzlük eksenli yaklaşımlardır. Sorun, PKK’nin silah bırakması sorunu değildir. Sorun, Türkiye’de demokratikleşme ve Kürt sorununun özgürlük temelinde çözülmesi sorunudur. Türkiye’de özgürlükler sorunudur. Halkların, kadınların, emekçilerin özgürlük sorunudur.  Bunlara gözünü kapatıp, göz ardı edip bu konuda ne siyasi ne yasal ne anayasal adım atmadan, sadece PKK’nin kendini feshetmesi veya silah bırakması üzerinden soruna tanım koyup, bunun çözümünü de o çerçevede sınırlandırmak ne PKK geleneğinin kabul edebileceği bir durumdur, ne halkımızın ulaştığı politikleşme, özgürlük anlayışı düzeyi bunu kabul edebilir ne de Türkiye’nin içinden geçtiği süreç, bölgesel süreç, bölgenin içinden geçtiği konjonktürel durum bunu kabul edebilir veya kaldırabilir. Çözüm eksenli yaklaşmak gerekir. Doğru olan budur. Buraya gelen her arkadaş da gönüllü temelde, kararlılıkla gelmiştir, Önderliğin başlattığı inisiyatife sonuna kadar katılmıştır.”

Kürt sorununun yalnızca Kürt halkını değil, Türkiye toplumunun tamamını ilgilendiren yapısal bir mesele olduğunu vurgulayan Tekoşîn Ozan, 50 yıllık mücadele tarihine atıfta bulunarak, yaşanan bedellerin hem Kürt halkı hem de Türkiye’nin tamamı için büyük kayıplara yol açtığını ifade etti.

Tekoşîn Ozan, “Savaşın Türk ekonomisine getirdiği yıkım, siyasal kurumlardaki kriz ve toplumsal parçalanma açıkça ortadadır” diyerek, Kürt sorununun çözümünün yalnızca silahların bırakılması ya da güvenlikçi yaklaşımlarla sınırlanamayacağını dile getirdi. Tekoşîn Ozan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu anlamda Kürt sorununun çözümü sadece Kürtlerin sorununun çözülmesi değildir; Türkiye halklarının, emekçilerinin, kadınlarının sorunlarının çözümüne dönük yaklaşım belirlemektir. Buna yönelik adımlar atmaktır. Bu anlamda genel bir demokratikleşme ve özgürleşme sorunu olarak tanımlıyoruz.”

‘Bu kadar güçlü bir dönüşüm sağlamak da bir mücadele gerektiriyor’

Tekoşîn Ozan, çözüm sürecinin ancak demokratikleşme ve özgürlük temelinde ilerleyebileceğini belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Kürt sorunu konusunda inkâr, imha ya da ‘terör’ tanımlamaları çözüm üretmedi. 50 yıllık deneyim bunun böyle işlemeyeceğini gösterdi. Bugün gelinen noktada hâlâ çözümü PKK’nin silah bırakmasına indirgemek, süreci daraltmak olur. Oysa asıl olan, yasal ve anayasal adımlarla toplumsal dönüşümü mümkün kılmaktır. Bunun turnusol kâğıdı, Kürt sorununa yaklaşımdır. Kürt sorunu konusunda inkâr, imha ya da “terörle” sınırlandıran tanımlamalar çözüm getirmez. Şimdiye kadar getirmedi. 50 yıllık bir deneyim var. Bundan sonra da getirmez. Eminim herkes bunun farkındadır. Herkes bunu böyle anlıyordur. Türkiye halklarının da zaten çözüme yaklaşımının olumlu olduğuna dönük çok fazla veri var. Kürt halkı zaten bu konuda son derece duyarlı, politikleşmiş bir halk. Ve gerçekten çözümden yana olan, demokratik zihniyeti önemli oranda gelişmiş olan bir halk. Dolayısıyla bu tablonun içerisinde durumu hâlâ PKK’nin silah bırakması ya da “terör” sorunu olarak tanımlanması çözüme katkı sunmaz. Doğru da olmaz. Doğru olan, sürecin gelişmesine dönük yasal-anayasal adımları atmak, bu konuda dilden tutalım yaklaşıma kadar kardeşlik üslubunu, dilini, kardeşlik yaklaşımını ve yasalarını geliştirmektir. Bu, ardından derinleştirilecek bir biçimde toplumun güçlenmesini sağlayabilecek, kendini örgütleme hakkını, kadınların özgürlük bilincini ve toplumsal yaşam içerisindeki duruşunu güçlendirebilecek örgütlenme, mücadele etme hakkını garanti altına almak gerekiyor. Bunların hepsi için mücadele gerekiyor. Bu kolay bir şey değil. Yani bu kadar güçlü bir dönüşüm sağlamak da bir mücadele gerektiriyor. Şu anda bizim burada yaptığımız tören de bir mücadele yöntemi aslında. Yani bir değişim-dönüşüm sürecine katkı sunma temelinde bir mücadele yöntemidir. Demokratikleşmeye dönük iyi niyet yaklaşımı gösterip adımların bu kulvarda atılmasına dönük ön açıcı bir yaklaşımdır. Umarız böyle devam eder.”