Haber Merkezi- İsviçre Parlamentosu, 17 Aralık’ta 2014 yılında IŞİD çetelerinin Êzidî toplumuna yönelik gerçekleştirdiği katliamı resmen soykırım olarak tanıdı. Bu kararın ardından Êzidî Özgür Kadın Hareketi (TAJÊ) Diplomasi Komitesi, İsviçre Parlamentosu’na bir mektup gönderdi.

“Türkiye’nin işgali ve DAİŞ’i yaşatmaya devam etme çabaları, özellikle Irak ve Şengal’deki Êzidî toplumu için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır” denilen mektupta, DAİŞ çetelerinin ve onların iş birlikçileri olan KDP ve Türk devletinin uluslararası bir mahkemede yargılanması talep edildi.

‘DAİŞ, bir vahşetle Êzidî toplumuna saldırdı’

Soykırım ve yeni katliamların önüne geçmek için Türk devletinin işgallerinin durdurulması gerektiğine vurgu yapan TAJÊ, “Tarihte Ermeni, Êzidî, Asuri-Keldani, Kürt, Hıristiyan ve daha birçok halk, yok edilme amacıyla onlarca kez soykırıma uğramıştır. Êzidî toplumu, bu halklardan biridir ve tarih boyunca 74 kez ferman yaşamıştır. Mezopotamya topraklarında kök salmış Êzidî inancı, binlerce yıldır diğer inançlarla birlikte yaşamış ancak hiçbir inanç, toplum veya kültüre zarar vermemiştir. Bu köklü kültür, 74 kez egemenlerin hedefi olmuş ve soykırımlara maruz kalmıştır. Dünyanın tanıklık ettiği en büyük soykırımlardan biri, 3 Ağustos 2014 tarihinde DAİŞ çetelerinin Şengal’deki Êzidî toplumuna yönelik gerçekleştirdiği katliamdır. DAİŞ, dünya kamuoyunun gözleri önünde eşine az rastlanır bir vahşetle Êzidî toplumuna saldırmış ve soykırım yapmıştır” dedi.

‘DAİŞ, KDP ve Türk devleti hâlâ uluslararası bir mahkemede yargılanmamıştır’

Soykırımın üzerinden 10 yıl geçtiğini ve bu süre zarfında 14 ülkenin, 3 Ağustos 2014’te yaşananları resmen soykırım olarak tanıdığını ifade eden TAJÊ, “Elbette bu önemli ve tarihi bir adımdır. Son olarak, 17 Aralık 2024’te İsviçre Parlamentosu da bu katliamı resmen soykırım olarak kabul etti. TAJÊ olarak bu gelişmeyi önemli ve anlamlı buluyoruz. Ancak, Şengal’deki Êzidî toplumuna karşı DAİŞ çetelerinin gerçekleştirdiği suçlara dair birçok araştırma ve inceleme yapılmasına rağmen, bu suçların sorumluları olan DAİŞ, KDP ve Türk devleti hâlâ uluslararası bir mahkemede yargılanmamıştır. Bu durum, DAİŞ’in yeniden canlanması ve yeni soykırımların yaşanması tehlikesini doğurmaktadır” diye belirtti.

TAJÊ, mektubun devamında şu ifadelere yer verdi: “Bugün Irak ve Suriye’de DAİŞ çetelerinin uyuyan hücreleri bulunmaktadır. Türk devleti, lojistik, eğitim ve diğer destekleriyle DAİŞ’i güçlendirmekte ve yaşatmaktadır. Bu durumu Suriye ve Rojava Kürdistanı’nda Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî ve son olarak Şehba ile Minbic gibi bölgelerde net bir şekilde görebiliyoruz. Bu bölgeler Türk devleti tarafından işgal edilmiş ve burada DAİŞ zihniyetiyle hareket eden gruplar faaliyet göstermektedir. İnsanlar her gün kaçırılmakta, öldürülmekte ve zorla göç ettirilmektedir. Kadınlar sistematik olarak şiddet, tecavüz ve cinayetlere maruz kalmaktadır. Son olarak, Şehba’da Türk devletine bağlı çeteler kadın ve çocukları hedef almış ve katletmiştir. Bu işgal altındaki bölgelerde soykırım devam etmektedir; Êzidîler, Kürtler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve diğer topluluklar katliamlara maruz kalmaktadır. Günlük olarak devam eden bu katliamların önüne geçmek için Türk devleti ve çetelerinin işgali durdurulmalı, DAİŞ’e karşı mücadele güçlendirilmelidir.

Türk devletinin DAİŞ’i yaşatma çabaları Irak ve özellikle Şengal’deki Êzidî toplumu için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle, TAJÊ olarak, DAİŞ çeteleri ve onların iş birlikçileri olan KDP ile Türk devletinin uluslararası bir mahkemede yargılanmasını talep ediyoruz. Soykırım ve yeni katliamların önüne geçmek için Türk devletinin işgaline son verilmelidir.”