Süveydalı kadınlar gözaltında uğradıkları işkenceyi anlattı

Süveyda’dan Rakka’ya gitmek üzere yola çıkan kadın aktivistler, bir grup silahlı kişi tarafından gözaltına alındı ve ağır ihlallere maruz kaldılar. Yaşadıkları işkencelere sessiz kalmayacaklarını belirten kadınlar, yaşananları belgeleyeceklerini söyledi.

LAMİS NASİR

Şam – Suriye’nin Süveyda kentinden yola çıkan bir grup kadın aktivist, sivil güçlendirme temalı bir eğitim çalıştayına katılmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye’nin Rakka’ya gitmek isterken silahlı bir grup tarafından alıkonuldu. Aktivistler, Humus yakınlarında yollarının kesilmesinin ardından gözaltına alındı. Gözaltına alınan kadın aktivistler daha sonra İdlib kentindeki Harem Cezaevi’ne götürüldü.

Ajansımıza konuşan bazı kadınlar, gözaltı sürecinde mezhep ve cinsiyet temelli fiziksel şiddet, hakaret, ölüm ve cinsel saldırı tehditleri ile karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. Psikolojik baskının da yoğun olarak uygulandığı gözaltı sürecinde, kadınların maruz kaldığı muamele, ülkede süregelen insan hakları ihlallerini ve özellikle kadın hakları savunucularının karşılaştığı riskleri bir kez daha ortaya koydu.

‘Ölümle tehdit edildik’

Tutuklanan aktivistlerden Safaa Shuja, yaşadıkları süreci şu sözlerle anlattı: “Humus’taki bir kontrol noktasında silahlı kişiler tarafından durdurulduk. Erkekleri biz kadınlardan ayırdılar. Bize hakaret ettiler, darp ettiler ve konuşmamıza izin vermediler. Hakkımızda belirsiz ve temelsiz suçlamalar yönelttiler. Oysa biz sadece sivil bir eğitim çalıştayına katılmak üzere yola çıkmıştık. Hiçbir açık gerekçe olmadan tutuklandık. Başlarımızı giysi parçaları ve siyah çantalarla örtmeye zorladılar. Ardından bizi kelepçeleyerek bir otobüse bindirdiler. Sarmada’ya vardığımızda, silahlı kişiler bizi öldüreceklerini söylüyordu. Yaklaşık beş saat boyunca derin bir dehşet yaşadık, o anlarda ölüm, hayatta kalmaktan daha olası görünüyordu.”

Safaa Shuja, gözaltı sürecinde yetkililerden birinin “Size daha fazla zarar vermememiz yönünde emir aldık, ancak Rakka’ya neden gittiğinizi ve Kürtlerle herhangi bir bağınız olup olmadığını bilmek istiyoruz” dediğini ifade ederek, ayrı ayrı sorguya alındıklarını söyledi.

‘Bu korkuya teslim olmayacağız’

Herhangi bir resmi suçlama yöneltilmeden ve yargı süreci işletilmeden serbest bırakıldıklarını belirten Safaa Shuja, Serbest kalmamıza rağmen yaşadıklarımız bizde derin psikolojik izler bıraktı. Ancak bu korkuya teslim olmayacağız. Evet, zor bir süreç geçirdik ama bu durum bizi geri çekilmeye zorlamayacak, tam tersine çalışmalarımıza daha sıkı sarılacağız. Sessiz kalmayacağız. Bu yaşananlar belgelenmeli ve dünya, kimliğimiz ve fikirlerimiz nedeniyle hâlâ gözaltına alınabildiğimizi ve aşağılandığımızı bilmeli” şeklinde konuştu.

‘Diğer kadınlar da işkenceye maruz kalmıştı’

Cezaevinde hücrelere kameraların yerleştirildiğini söyleyen Safaa Shuja, “Cezaevi görevlisi bir kadın bizi aşağılayıcı bir şekilde aradı ve sürekli bizimle alay etti. Gözaltı merkezinde çeşitli bölgelerden getirilen diğer kadın tutuklularla tanıştık. Bunlardan bazıları işkenceye maruz kalmıştı, bazıları ise tek kişilik hücrelerde tutuluyordu. Bir genç kadın kendisine yapılan muameleye itiraz etti, bu yüzden onu disiplin cezası olarak yeterli ışık ve yiyecek olmayan tek kişilik bir hücreye koydular" dedi.

‘Dürzi olduğumuzu öğrendiklerinde hakaret ettiler’

Gözaltına alınanlar arasında yer alan sivil toplum aktivisti Rima Azzam ise, "Dürzi olduğumuzu öğrendikleri anda bize dini hakaretler ve mezhepsel küfürler yağdırdılar. İçlerinden biri, 'Siz domuzsunuz, şeyhleriniz hain, sizi kendi yolumuzla yetiştireceğiz' dedi. Dini kimliğimiz nedeniyle baskı gördük. Yolculuk boyunca başımızı öne eğik tutmaya zorladılar. İçlerinden biri bizi 04.30 sıralarında öldüreceklerini söylüyordu. Tüm bu sözleri duyabiliyorduk. Ölmeye hazırdım ama maruz kalacağımız aşağılanmaya hazır değildim. Sürekli olarak sözlü tacize maruz kaldım” sözleriyle yaşadıklarını anlattı. 

Cinsel saldırı tehdidi

Gözaltından çıkan kadınlardan biri olan Ranim El-Rıdvan, yaşadıklarını şu sözlerle aktardı:
“Diğerleri gibi fiziksel olarak şiddet görmedim, ancak sürekli sözlü tacize maruz kaldım. Ben dini aidiyetimi kendim seçmedim, neden bunun için cezalandırılıyorum? Yaşadıklarım, şehrimin sınırları dışında artık güvende hissedemememe neden oldu. Artık seyahat etmeye cesaret edemiyorum. Yolculuklardan, kontrol noktalarından, şehrimizin dışındaki her şeyden korkar olduk. İçimize tarif edilemez bir korku işlendi.”

Bu tanıklıklar, özellikle sivil toplum alanında faaliyet gösteren Suriyeli kadınlara yönelik sistematik hak ihlallerinin bir örüntüsünü gözler önüne seriyor. Aktivistler, bölgede etkili olan Heyet Tahrir El-Şam (HTŞ) ve onunla bağlantılı silahlı grupların baskısı altında kalmış durumda. Maruz kalınan ihlallerin büyük bir bölümü, mezhepsel ve cinsiyet temelli ayrımcılığa dayanıyor.