Süveyda’da kadınlar hedefte: Özgürlük sesleri daha da yükseliyor
Kadın hakları savunucusu Fathia Nasri, Süveyda’da kadınların soykırım boyutunda yaşadığı felaketlere dikkat çekerken “Süveyda’daki kadınların yükselttiği özgürlük sesi, hepimiz için daha güvenli ve birleşik bir Suriye’nin umududur” dedi.

İHLAS HAMRUNİ
Tunus - Suriye krizinin kalbinde yer alan Süveyda kenti, kadınların kimliklerine göre katledildiği, kaçırıldığı ve zorla kaybedildiği bir yer olarak öne çıkıyor. Suriyeli kadınlar, toplumsal koruma yükünü omuzlarında taşırken, kentte artan mezhepçilik ve şiddet ortamında insani ve güvenlik temelli büyük zorlukların merkezine yerleşmiş durumda.
‘Toplumsal güvenlik tehdit altında’
Tunus İnsan Hakları Savunma Derneği Üyesi ve kadın hakları aktivisti Fathia Nasri, Süveyda’daki durumun kadınlar üzerindeki etkilerine dair ayrıntılı bir değerlendirme sunarak, adaletin tesisi, toplumsal barışın korunması ve insan haklarına dayalı birleşik bir Suriye’nin inşasının gerekliliğini vurguladı.
Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ettiğini belirten Fathia Nasri, mezhep çatışmaları ve insan hakları ihlallerinin Süveyda’da toplumsal güvenliği tehdit ettiğini söyledi. Devrim öncesi Suriye’yi ziyaret ettiğini, başkent Şam’da sanat, kültür ve halklar arası uyumun hâkim olduğunu ifade ederek, bu çeşitliliğin bir zamanlar Suriye'nin güzel yüzü olduğunu anlattı. Halkın özgürlük ve demokrasi talepleriyle sokaklara dökülmesini meşru bulduğunu vurgulayan Fathia Nasri, Tunus’taki devrimin Arap Baharı’nın kıvılcımı olarak bu bilinci güçlendirdiğini söyledi. Bugün ise İsrail’in müdahalesi ve sivil altyapıların bombalanmasının durumu daha da vahim hale getirdiğini belirtti.
‘Savaş suçu ve soykırım boyutunda ihlaller’
Süveyda’nın Ürdün sınırında yer alan stratejik bir kent olduğunu ve yaklaşık 600 bin kişinin yaşadığını belirten Fathia Nasri, son olayların bu kenti adeta bir “kimliğe göre öldürme ve ağır insan hakları ihlalleri sahnesine” çevirdiğini dile getirdi. “Bu bir savaş suçu ve soykırımdır” diyen Fathia Nasri, kimi aşiretlerin karşı karşıya getirilmesi, 80’den fazla kadının zorla kaybedilmesi ve kadınlar ile çocuklar arasında artan ölüm oranlarının durumun vahametini ortaya koyduğuna dikkat çekti.
Bu suçların hedefinde özellikle Dürzi toplumunun olduğuna işaret eden Fathia Nasri, mezhep çatışmalarını körükleyen yapıların Suriye’yi parçalamak isteyen İsrail’in çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Süveyda'nın, Fransız işgaline karşı direnişin sembolü olan Sultan Paşa el-Atraş gibi isimlerle tarihsel bir değer taşıdığını hatırlattı.
‘İnsani felaket yaşanıyor’
Fathia Nasri’ye göre, Süveyda’da yaklaşık 40 köyün yakılması, insanların zorla yerinden edilmesi ve çok sayıda sivilin katledilmesi bir insani felaketi gösteriyor. Fathia Nasri kadınların rejime ve geçici yönetime karşı gösterilere katılmalarının, Suriyeli kadının mezhepçiliğe ve şiddete karşı direnişini simgelediğini söyledi. “Kimliğe göre öldürme sanal dünyada bile var ve bu korkunç” şeklinde konuşan Fathia Nasrii Süveyda’daki kadınların direnişin ve adalet talebinin merkezinde olduğunu söyledi ve kadınların isyan bayrağını kentte yükselttiğini belirterek, gerçek bir demokrasi için din ile siyasetin ayrılması gerektiğini vurguladı. Zorla yerinden edilen ve sistem eleştirileri nedeniyle hedef alınan kadınların “ulusal bir çığlık” attığını ifade eden Fathia Nasri, Süveyda’da uluslararası bağımsız komisyonların katılımıyla büyük bir konferans düzenlenmesini, bu suçları işleyenlerin yargılanmasını ve zorla kaybedilen kadınların akıbetinin araştırılmasını talep etti.
‘Suriye’nin gerçek bir demokrasiye ihtiyacı var’
Fathia Nasri, kadın haklarının, bir toplumun gelişmişliğinin göstergesi olduğunu ifade ederek kadınlara saygı, cinsiyet eşitliği ve çocukların korunmasının medeni toplumların temeli olduğunu anlattı. Kadının kamusal rolündeki her geri adımın, Suriye toplumunun bütünlüğünü etkileyeceğine işaret eden Fathia Nasri, bu tahribatın onarılması için uzun soluklu ve ciddi çabalar gerektiğini vurguladı. Fathia Nasri son olarak “Suriye’nin gerçek demokrasiye, kadın haklarına ve ulusal birliğe ihtiyacı var. Süveyda’daki kadınların yükselttiği özgürlük sesi, hepimiz için daha güvenli ve birleşik bir Suriye’nin umududur” şeklinde konuştu.